English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Kurtulus

Kurtulus traducir portugués

1,040 traducción paralela
Kurtuluş.
Graças à Deus!
Kurtuluş ordusunu mu çağırayım?
O Exército de Salvação?
Ta Kien bölgesinin silahlı kurtuluş güçleri 300 küsur kukla askeri öldürdü, yaraladı ve esir aldı. Burası Pekin Radyosu.
As forças armadas da libertação da província de Ta Kien mataram e capturaram mais de 300 soldados fantoches.
Gördüğün gibi benden kurtuluş yok.
Vês? Não te livras de mim.
Buzdolabının 9 taksiti kalmışken Mozambik Kurtuluş Cephesi'ne nasıl katılayım?
Como posso me juntar à FRELIMO, tendo nove prestações do frigorífico para pagar?
Tek kurtuluş umutları o köprü.
A única esperança de salvação é a ponte.
Anlaşılan bu adamdan kurtuluş yok.
Não consigo fugir àquele homem.
Ebedi kurtuluş, dünyevi zevklerden daha iyidir, evlat.
A salvação eterna é melhor que a felicidade terrena.
Kurtuluş mu?
Salvação?
O eller, senin o yetenekli ellerin çocuğun tek kurtuluş şansı.
Essas mãos, as suas mãos habilidosas. Você pode ser a sua única salvação.
İkimiz birden ölürsek, kurtuluş olur.
Se ambos morrermos, boa viagem.
Buzdolabının 9 taksiti kalmışken Mozambik Kurtuluş Cephesi'ne nasıl katılayım?
Como posso ir juntar-me à FRELIMO, tendo nove prestações do frigorífico para pagar?
- Dün gece... Kendimi şımartmak için Kurtuluş Ordusu oteline gittim.
- Bem, ontem à noite, dei-me ao luxo de ficar num albergue do Exército de Salvação.
Ayrıca delil olarak yüz pudrası ve Kurtuluş Ordusu yatakhanesi var.
E temos os indícios do pó e do albergue do Exército de Salvação.
Kurtuluş Ordusu'ndaki kızların makyaj yaptığını sanmıyorum.
As raparigas do Exército de Salvação não usam maquilhagem.
Bir gece önce, Blaney, Kurtuluş Ordusu'nun yatakhanesinde yatmış.
Não, o Blaney dormiu anteontem num albergue do Exército de Salvação.
Haklı mıyım? - Tabi ki. Hepimiz için bir kurtuluş.
Claro, é um grande consolo para todos nós e para o povo.
Kurtuluş Günü!
O Dia da Libertação!
Direniş gazilerine Kurtuluş Madalyası takacak.
Apresentará as Medalhas da Libertação aos veteranos da Resistência.
İşte burada umut ve kurtuluş kapısı görüyorum.
Porque aqui encontramos a porta da esperança e da salvação.
Kurtuluş ne zaman ve nasıl gelecek bilemiyoruz.
Ainda não sabemos como surgirá a libertação, nem quando surgirá, mas nada é mais certo do que isto :
Kurtuluş, yakın gibi.
Parece que a libertação está perto.
Özgürlükçü Kurtuluş Cephesi hala kuzey eyaletleri k ontrol ediyor mu?
A Frente Unida de Libertação ainda controla as províncias do norte?
Robertson Özgürlükçü Kurtuluş Cephesi'yle ilişkili.
Robertson está ligado à Frente Unificada de Libertação.
Hoş bir kurtuluş olacak.
Será um alívio desejado.
İyi haberlerim var. Karım için bir kurtuluş olabilir.
A minha mulher pode ser salva.
25 NİSAN 1945 - KURTULUŞ GÜNÜ
25 DE ABRIL DE 1945 O DIA DA LIBERTAÇÃO
Sanırım o günleri hep özledi. Ve onun için bir kurtuluş olabilecek olan profesyonellikten vazgeçtiği için pişmandı.
Acho que ela teve sempre saudades desses tempos e arrependia-se de ter abandonado a profissão que lhe poderia ter dado uma maior liberdade.
Bakın, biraz önce Bill'in getirdiği ve yeraltı kurtuluş örgütleriyle ilgili olan korkunç görüntüler izledim.
Acabo de ver imagens de um programa especial, que o Bill está a fazer sobre o submundo revolucionário.
Bakın, elimizde kendini Evrensel Kurtuluş Ordusu diye adlandıran ve soyduğu bankaları kameraya çeken bir çeşit saplantılı grup var.
Temos um bando de radicais desajeitados, o Exército Ecuménico de Libertação, que se filmam a si próprios enquanto assaltam bancos.
Nihaî kurtuluş elimizde.
A Revelação Final está à vista!
Biz Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'ni temsil ediyoruz.
Representamos a Frente Popular para a Liberatação da Palestina.
Tapınağın üzerinde durup, Kurtuluş anının geldiğini bildirecek.
Ele erguer-se-á no telhado do templo e proclamará que o momento da libertação chegou.
Kurtuluş yakın.
Que a salvação vem aí.
Her yer polis kaynıyordur. Kurtuluş Ordusu'na git.
Vai ao Exército de Salvação?
Kurtuluş Ordusu mu?
Ao Exército de Salvação?
Kurtuluş Ordusu'na git ve orada...
Vai ao Exército de Salvação e arranja...
Tek kurtuluş yolun kendine göre doğru olanı yapmak. Senden beklenileni yapmak çıkar yol değil.
Tony, você só sobreviverá fazendo aquilo que considera certo... e não o que outras pessoas querem que você faça.
Ölüm onlar için kurtuluş.
A morte é a sua única libertação.
St. Louis, Missouri'deki "Kurtuluş Kilisesi'nden"... "canlı yayımladığımız"... ayin şarkılarına yer veren "bu pazarki program sona eriyor".
Termina assim, a Hora de Gospel dominical... ao vivo da igreja Evangélica... na Divina Salvação, em St.
Ne yaparsak yapalım, beladan kurtuluş yok.
O que quer que façamos, teremos sempre problema.
Ama kurtuluş için çok geç değil.
Mas não é tarde para ser salvo.
- Kurtuluş için çok geç değil.
- Não é tarde para ser salvo.
Swansea seyahatiniz duyuruldu bile. - Bundan kurtuluş yok.
A sua visita a Swansea foi anunciada, consta no programa, não pode faltar.
Belki de, bir yüzyıllık bir kurtuluş.. yüzde 1 den az..
Probabilidade de sobrevivência em um século, menor que 1 %.
Burada da bir yüzyılda kurtuluş ümidi... yüzde 1 den az...
Probabilidades de sobrevivência em um século, também aqui menores que 1 %.
Kurtuluş Ordusu'nu çağırayım.
O Exército de Salvação.
- Kurtuluş.
- Resgate.
Bu kurtuluş arayışına hayatlarımızı koyduğumuzdan... Tanrı'dan günahlarımızı bağışlamasını istiyoruz... Ölüm anında... ruhlarımız reddedilmesin diye son kutsal ayinimizi yapıyoruz.
Já que estamos preparados a abrir mão de nossas vidas na busca desta empreitada, devemos pedir absolvição final a Deus agora, caso sejamos negados o último sacramento na hora da morte.
Tek kurtuluş yolu buydu.
É a única maneira de sobreviver.
Charlie, her zaman suçun, korku gibi olduğunu ve bize yok olmak için değil kurtuluş için verildiğini söyler.
Charlie sempre diz que a culpa é como o medo : Serve para a sobrevivência, não para a destruição.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]