English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ P ] / Peki o zaman

Peki o zaman traducir portugués

4,128 traducción paralela
Olmak istediğiniz şey gibi büyüyebilirsiniz ya da yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Peki o zaman neden kuma bir çizgi çekiyorsunuz?
Disseram-me que poderia crescer e ser o que quisesse, que poderia fazer o que quisesse fazer então porque é que há uma linha que nos separa?
Peki o zaman.
Tudo bem.
- Peki o zaman. Gelecekte ama.
No futuro.
Peki o zaman ne olacak çocuklar?
E o que acontecerá depois, rapazes?
Peki o zaman sen kendi payını kendin ayarla.
Administra a tua própria merda.
Peki o zaman yüce Edward Darby ne söyleyecek? Makul şüphelerin dışında suçun kanıtlanana kadar suçsuzsun.
Então o que é que o grande Edward Darby tem para dizer?
Peki o zaman neden öldürmeye çalıştı?
Então porque o fez ela?
Peki o zaman nasıl bulacağız?
Então como é suposto voltarmos lá?
Peki o zaman.
Está bem, então.
Peki o zaman o kadar zeki olmayan yarı tehlikeli bir adam nasıl oluyor da Tampa'da böyle iş yapabiliyor?
E como é que um homem pouco inteligente e semi perigoso gere o crime organizado aqui em Tampa?
Tamam peki o zaman sana bir soru soracağım ve bunu bir kez soracağım.
Então vou fazer uma pergunta, e só vou perguntar uma vez.
Peki o zaman "mezuniyet" nedir?
O que será que "vai concluir"?
- Peki o zaman saldırıları neden yaptı?
Não são mutuamente exclusivas.
- Peki o zaman.
- Sim, quero.
- Peki o zaman bana orada ne olduğunu anlat, Bay Call of Duty.
Mostra o que tens, Sr. Call of Duty.
Peki o zaman artıkların artıklarına ne oldu?
Então o que aconteceu com os restos dos restos?
Peki o zaman neden 14 yıl sonra filmi çalmak istediler?
Mas por que roubar o filme agora, 14 anos depois?
Peki o zaman kim yaptı?
Emntão, quem é que o fez?
Peki, o zaman resimle sen çıkamazsın.
Então, não pode ser você a sair com ele.
- Oldu o zaman. - Peki sen sadece... ayrıca...
- Está bem!
Peki tamam. Kalsın o zaman.
Está bem, deixe-o ficar então.
Peki bu Bay Peller'ın zaman çizelgesine nasıl uyacak?
Como é que isso se encaixa com o Sr. Peller?
- Peki, o zaman.
- Está bem então.
Tamam. Peki ya FSB'deki adamın bizi buradan zamanında çıkaramazsa?
E se o homem do SSF não nos tirar a tempo?
Peki, o zaman hadi dans edelim.
Bem, então vamos dançar.
- Peki dokuz bozuk birimi nasıl açıklıyorsunuz o zaman?
Então, como explica as nove unidades que falharam?
Peki, öldüğü zaman DBS'yi nasıl kapattı o zaman?
Depois, consegues explicar como é que ele desligou o DBS depois de estar morto.
Peki ya üretim için zaman çizelgen nedir?
E o teu cronograma de produção?
İyi, peki hemen sonrasında o zaman.
Logo depois, então.
- Peki, seni aşağılık herif. O zaman hazır olsan iyi olur, çünkü sana tekmeyi- -
É bom que te prepares, porque estou prestes a dar...
Peki barış zamanı ne yapıyordun? - Ben aktörüm.
E o que fazias durante o tempo de paz?
- Peki, söyle o zaman geçen gün orada ne yapıyordun?
- Ok, então diz-me, o que estavas a lá a fazer no outro dia?
- Peki, o zaman bir şey olursa ararsın.
- Avisa-me se aparecer algo.
Peki, o zaman siz moruklar, bizim sokak sanatımıza mal mal bakın.
Aqui vai um monte de novas sensações, pessoal!
Ne o zaman peki?
Então, do que se trata?
Peki, o zaman bu telefonu saklaman gerekecek.
Vais ter que continuar assim.
Demek Sophie, yardıma ihtiyacı olduğu zaman gizli vampir sevgilisine gitmedi. Peki ya ne yaptı?
Se a Sophie não recorreu a ti, o seu amante secreto vampiro, quando mais precisava, então o que fez?
Peki, o zaman hızlı hareket etmeliyiz.
Vais precisar de agir depressa.
O ne zaman olacak peki?
Quando será isso?
Peki, o zaman neden- - Neden Billy'nin iş teklifini reddettin?
Muito bem, então porque é que tu, uh, porque é que tu recusaste o emprego que o Billy te ofereceu?
Peki o zaman, lütfen, aydınlat beni.
Ok, bom, então explica-me, por favor.
Peki, o zaman kendisi ailenin yüz karası.
Ok, então, temos aqui a ovelha negra da família.
Peki ya sen, Ferrari'ni ne zaman feda edeceksin?
E, diz-me lá, quando é que pensas sacrificar o teu Ferrari?
Peki. Zor yoldan yapacağız o zaman.
Pronto, vamos fazer isto de outra forma.
Peki, eğer paramızı alan oysa, o zaman tüm bu maskaralık niye?
Se ela quer o nosso dinheiro, porquê esta farsa?
Peki, o zaman.
Está bem, então.
Peki, ona ulaşmamız lazım o zaman.
temos de ir ter com ele.
Peki, şunu sorayım o zaman.
Está bem. Deixe-me perguntar algo.
Peki, kocanızı en son ne zaman gördünüz? Üç gün önce.
Quando foi a última vez que viu o seu marido?
Peki ne yapalım o zaman?
Onde é que ficamos, então?
Peki, o zaman bana bir çekim almalısınız.
Então, deves-me uma fotografia disto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]