English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / A little something

A little something traduction Turc

5,763 traduction parallèle
It's just a little something I like to call...
Sadece şey demeyi sevdiğim bir...
Well, let me tell you a little something.
Sana bir şey diyeyim o zaman.
- What's that? - It's a little something I used to sell in my shop in New Orleans.
- Eskiden New Orleans'daki dükkanımda sattığım küçük bir şey.
We need your help with a little something at rehab.
Rehabilitasyondaki bir konuda yardımına ihtiyacımız var.
I was wondering if you might come in and play a little something?
İçeri gelip bir şeyler çalamaz mısın diye merak etmiştim de?
So you gonna come in and play a little something for ol'Frank? Yeah.
- Frank için bir şeyler çalacak mısın?
Everybody likes to do a little something special every now and then for their mom.
Herkes annesi için özel bir şeyler yapmak ister.
These are just a little something to help me focus.
Odaklanmama yardımcı olması için alıyorum.
So I made you a little something to remember her by.
Ben de sana onu hatırlayacak bir şey yaptım.
Yeah, a little something.
Evet, birazcık.
We've all written a little something down to express how we feel.
Düşüncelerimizi ifade etmek için hepimiz bir şeyler yazdık. Ben başlıyorum.
Hey, Peter, you want a little something to put in that orange juice? What?
Peter portakal suyunun içine sert bir şeyler ister misin?
Now as far as food goes, I'm just having them bring those fucking Pu Pu platter joints with a little something-something for everybody.
Yemeğe gelince de Pu Pu tabağı yanında herkese birkaç bir şeyler getirtiyorum.
- Oh, we also got them a little something.
- Onlara ufak bir şey de getirdik.
Honey, you have a little something on your face.
Tatlım, suratında küçük bir şey var.
Why would he move a sneaky little ho-bag thief into his beach house unless he was getting a little something-something on the side?
Neden bir sinsi küçük bir hareket olur Onun plaj evine ho-bag hırsız o biraz başlamıştı sürece tarafında şey-bir şey?
Got you a little something, too.
Ben de sana bir şey aldım.
This is a little something for the big man.
Burada koca oğlan için birşey var.
It's a little something I had made for the holidays to give the workers at the company.
Şirketteki elemanlara bayram vakti vermek için hazırladığım bir şey.
A little something to whet the appetite of our razor-toothed friends below.
Aşağıdaki sivri dişli arkadaşlarımızın iştahını açmak için küçük bir atıştırmalık.
Are you sure you don't want to come in... and have a little something to drink before you go?
Gitmeden önce içeri gelip bir şeyler içmek istemediğinden emin misin?
And he asked me to find out a little something about Iver that might help get him fired.
Ve bana onun hakkında ufak da olsa bir şeyler bulmamı istedi. Ki onu kovabilsin diye.
Have it in your hearts to just give me a little something.
Gönlünüzden koparsa bana küçük bir şeyler verir misiniz?
I have something that I think you'd like a little more than that.
Sanırım ondan, biraz daha çok sevebileceğin bir şeyim var.
I don't know, something about it makes me feel a little uncomfortable.
Bilmiyorum ama bu konuda içime sinmeyen bir şey var.
I'd like to think we have something a little different.
Bizim biraz daha farklı bir şeye sahip olduğumuzu düşünmek istiyorum.
And I do want to sing with you, but how about something a little more rock and roll?
Ve seninle şarkı söylemek istiyorum ama aklımda biraz daha sert bir şeyler vardı.
If real theory is that I want to do something a little bit more than two times everything that everybody else is doing!
Gerçek teori herkesin yaptığı her şeyi iki katı fazla mı yapmaktır?
I'm leaving work a little early and I have to tell you something.
İşten biraz erken çıkıyorum ve sana birşey söylemeliyim.
I just felt like I needed a little extra something. I wanted something playful, but not juvenile playful, right?
Sanki fazladan birşeye ihtiyacım varmış gibi hissediyordum neşeli birşeyler, ama çocukca olanından değil, değil mi?
Oh, I'm afraid I've got something a little less passive in mind for you.
Korkarım aklıma senin için daha az pasif şeyler var.
But if you do feel something I think you should think about this a little bit longer.
Ama bir şeyler hissediyorsan bence bunu biraz daha düşünmelisin.
See, I always found that if you just laid out the facts for a guy, treated him with a little respect, maybe give him a chance to redeem himself, earn something'back... He'd make the right choice.
Ben hep insana fırsat verip ona biraz saygı gösterildiğinde suçunu affettirmek ve itibarını geri kazandırmak için şans verildiğinde doğru olanı yapacağını düşünmüşümdür.
Let's do something classic, a little kiss.
Biz biraz daha klasik takılalım olur mu?
I'm gonna need a little help with something.
Bir konuda ufak bir yardım lazım.
Do you think I might have something a little bit stronger?
Biraz daha kuvvetli bir şey alsam mı sence?
[man 2 speaking Swahili ] We will now give you a little something... [ laughing]
Şimdi sana küçük bir şey vereceğiz.
Well... roam the streets a little bit. Just sniff out clues. Let me ask you something.
Sokakları dolaşıp ipuçlarının kokusunu almak istiyorum.
But do a little digging and I'm sure you'll uncover something.
Ama biraz araştırmayla bir şeyler bulacağına eminim.
Personally, I think it might have been something a little... sStranger.
Benim fikrimi sorarsanız, sanırım bu biraz garip olabilir.
I just crave something a little different.
Sadece biraz daha farklı bir şeyi arzuluyorum.
It's a little something for you.
Açsana.
I have determined that your piece came from a bottle with a base radius of a little over an inch... something like one of these apothecary bottles.
Kırığın, taban yarıçapı 2,5 cmlik bir şişeden geldiğini belirlemem. Bu eczane şişelerinden biri gibi.
Something just as artistic, but maybe a little less challenging.
Böyle artistik bir şey olsun ama daha az ilgi çekici. Hey!
Yeah, or maybe something a little more positive.
Evet, ya da biraz daha pozitif bir şey olsun.
He waited there for a few days, you drove him into town in your van to try to abduct his daughter, and something went wrong and Doug hurt Gabby and you were left with a dead little girl and you thought you knew how to get rid of her.
Birkaç gün orada bekledi, kızını kaçırmak için onu kamyonetinle şehre götürdün işler ters gidince Doug, Gabby'yi öldürdü sen de ölü bir kızla bir başına kaldın ve cesetten nasıl kurtulacağını bildiğini sandın.
Personally, I would've gone for something a little more subtle.
Şahsen ben olsam daha ince bir şey yapardım.
But, um... a little difficult seeing something like that coming, right?
Ama... biraz zor gören O, doğru geliyor gibi bir şey?
I was hoping something a little more romantic.
Biraz daha romantik olur diye düşündüm.
Maybe something a little deeper?
Belki biraz daha özel bir şey?
Not that I'm trying to pick holes, but in the 15 years a deranged killer spends hiding in the attic, you'd think he'd want to do something a little more heinous
Açık yakalamak istediğimden değil de, manyak bir katil 15 yılını çatı katında geçirecek. Sizce de kilerden yiyecek çalmaktan daha çirkin şeyler yapmak istemez miydi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]