English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / About the case

About the case traduction Turc

2,083 traduction parallèle
You heard about the case?
Lütfen John, yorgunum.
This better be about the case.
Dava ile ilgili olsa iyi olur.
We should have a little chat, you know, about the case and everything.
Aslında, dava hakkında biraz konuşmalıyız.
But all Judge Kamalei remembers about the case was the flood of appeals that came after his verdict.
Ama Yargıç Kamalei'nin davayla ilgili tek hatırlayabildiği hükümden sonra bir dolu temyiz talebi geldiği.
About the case or your girlfriend?
durumunda ya da kız arkadaşı hakkında?
However, outside this room, if you withhold information about the case, you and your company will be held fully accountable.
Ama odanın dışında vaka konusunda bilgi gizlerseniz siz ve şirketiniz her şeyden sorumlu tutulacaksınız.
Ask me about the case.
Dava hakkında bir şeyler sor.
Are you sure this is about the case, and it's not just about two accomplished, ambitious women, letting their personal animosity get in the way of their professional duty?
Bunun iki başarılı ve hırslı kadının ; kendi kişisel düşmanlıklarını profesyonel işlerine taşımaları değil de davayla ilgili olduğuna emin misin?
- So you know about the case.
Davadan haberin var o hâlde.
Now, look, this is not... This is about the case, OK?
Bak, bu sadece dava hakkında, tamam mı?
- Not about the case.
- Davayla ilgili değil.
Or were you all there to talk about the case?
Dava hakkında mı konuşuyordunuz?
- I'm talking about the hair, just in case.
- Saçına uygun bir şeye binmen de fayda var.
In any case, we don't have to worry about complaints from the heirs.
Komadan kurtulsa bile, hiçbir şekilde bizi şikayet edemeyecektir.
Mmm. Okay, what was the case about?
Dava ne hakkındaydı.
Mr. President, what do you have to say about the Jessica case?
Bay başkan Jessica olayıyla ilgili ne söyleyeceksiniz?
Uh-huh. - What about the Cardello case?
Peki, Cardello davası ne olacak?
When the civilians find out about this, they are going to panic, and in this case, I cannot blame them.
Sivillerin bundan haberi olursa paniğe kapılırlar, bu durumda onları suçlayamam.
I'll do the case for free. How about that?
Davana ücretsiz bakacağım.
Leonard's wife might have been the final stressor, but this case is about guilt. It's about responsibility. And, emotionally, this all comes back to Keane's son.
Leonard'ın karısı son tetikleyici olabilir ama bu dava suçlulukla, sorumululukla ilgili ve duygusal olarak her şey Keane'nin oğluna bağlanıyor.
Um, yeah... about that. The case coming to an end and all.
Aa, şey davanın bitmesi demişken.
The Morrigan was lying about being in love with Jason so I would take the case.
Morrigan davayı kabul etmem için Jason'a aşık olduğu yalanını söylemişti.
I was just consulting with Dyson about the Russian Strangler case.
Dyson'a asılan bir rus davası hakkında bilgi veriyordum.
I know the timing couldn't be worse, but, uh, working on Ben's case has stirred up a lot of questions about where I come from.
Biliyorum zamanlama bu kadar kötü olabilirdi ama Ben'in vakasında çalışırken nereden geldiğimle ilgili bir sürü soru aklıma geldi.
Or am I the only one here thinking about this case?
Yoksa davayı düşünen tek ben miyim?
It's quite dark and the pilot is worried about flying the plane in case he can't see anything.
Hava kararmaya başladı ve pilot, geceleyin uçağı uçurabileceğinden endişeli. Bir şey göremiyor çünkü.
The bottom line is, all the FBI cares about is making their splashy case against the Rulanti crime family.
Sonuç FBI'ın tek umursadığı şey Rulanti mafya ailesine karşı olan sansasyonel davaları.
She can work the case with you, but you cannot, under any circumstances, tell her about Sammy's status.
Seninle birlikte çalışabilir. Ama hiçbir şekilde ona Sammy'nin durumu açıklayamazsın.
Unless there's some special on aged meats I don't know about, would you please remove your great-grand Maw Maw from the deli case?
Eğer oradaki benim bilmediğim bir yaşlı et biçmi değilse lütfen Maw Maw'ı dolabın içinden çıkarır mısın?
Have you told Mr. Wilson about the most interesting aspects of the case?
Dr. Yang de ona işin adabını gösteriyor. Umarım Bay Wilson'a vakanın en ilginç yönlerinden bahsetmişsindir.
If you'd tell me more about the other patients'case history, it could prove immensely helpful to the investigation.
Diğer hastaların geçmişleri hakkında da bana bilgi verebilirseniz, Soruşturma için oldukça faydalı olabilir.
I'm calling about the CMC con case.
Sizi CMC dolandırıcılık davası için aradım.
So I'm eager to hear what you have to say about the bullets in my sister's case.
Ablamın davasındaki kurşunlarla ilgili söyleyeceklerinizi sabırsızlıkla bekliyorum.
I didn't wanna get into it over the phone in case your hunch about the super was right.
Senin süper hakkında önsezinin doğru olma ihtimaline karşı. telefonda o konuya girmek istemedim.
Although I am a little happy right now to have a platform to talk about the outcome of a case that I was recently a juror on, The Scranton strangler.
Geçenlerde jüri üyeligini yaptigim "Scranton Canisi" davasinin sonuçlari hakkinda konusma firsati buldugum için mutlu olsam da durum bu.
Well now, I'd say, it's about five years after the Brown case.
Brown Davası'nın üzerinden 5 yıla yakın bir zaman geçmişti.
About the Hartley case.
Hartley davası hakkında.
I just got a call from the State Department about your case. - What should I know?
Şu davayla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı'ndan aradılar.
This debate is not about the Rosie Larsen case.
Bu oturumun konusu Rosie Larsen olayı değil.
- But I have to wrap up this case. - That's exactly what you said about the other case...
Diğer olay için de aynen bunları söylemiştin.
There's a young lady here to see you about the Milli Skye case.
Milli Skye davası için seni görmek isteyen genç bir bayan var.
And by the way, weren't we talking about a murder case here?
Bu arada biz cinayet davasından bahsetmiyor muyduk?
Your Honor, just quickly... this case is not about the opposing counsel.
Sayın Hakim, dava muhalif avukatla ilgili değil.
He's on my case about the budget.
Bütçe konusunda beni sıkboğaz ediyor.
Because the case can be closed as an accident, which means you have one less homicide to worry about.
Çünkü dosyayı kazara ölüm diyerek kapatabilirsin. Yani düşüneceğin cinayetler bir tane azaldı.
And in case you missed any of the action, this is the kind of thing we're talking about.
Herhangi bir aksiyonu kaçırma ihtimalinize karşı bu bir çeşit sohbet havasında olacak.
We've always presumed this case was about Lisa, because... well, it's impossible to ignore the drama of a bride killed on her wedding day.
Bu davanın hep Lisa'yla ilgili olduğunu varsaydık çünkü nikah gününde öldürülen bir gelini görmezden gelmek imkansız.
- In case the police call about Ian.
- Polis, Ian'la ilgili ararsa diye. - Anladım.
Is it about the guitar case?
Gitar kılıfı hakkında mı?
The case about the climate minister's Cadillac has erupted.
İklim Bakanının Cadillac'ı meselesi çığırından çıktı.
Just'cause Regina knew about the girls being switched we have no case anymore?
Sırf Regina kızların değiştiğinden haberi var diye artık dava açamayacak mıyız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]