All the best traduction Turc
4,100 traduction parallèle
I wish you all the best, ma'am.
Yolunuz açık olsun, hanımefendi.
All the best. - Thank you.
- Teşekkür ederim.
All the best.
- Kolay gelsin.
Wish you all the best.
Bütün iyi dileklerimle.
All the best lawyers practice in Delhi.
Tüm iyi avukatlar Delhi'de.
All the best white ladies named "A."
Bütün beyaz güzellerin ismi "A" ile başlar.
All the best places will be booked.
Bütün güzel yerler dolmuş.
And all the very best.
- Çok iyi olun
I've already preselected all the options from the best stores.
En iyi mağazalardan bütün seçenekleri çoktan seçtim.
And that's the best kind of all.
O en iyisidir.
Guys, guys... and I mean this in the very best possible way... all of your friends look like various stages of Kenny Rogers.
Millet, millet... olası en iyi şekliyle söylüyorum ve ciddiyim bütün arkadaşlarınız, Kenny Rogers'ın farklı aşamalardaki hallerine benziyor.
All we do is stay here, wait for Chase to come back from the gym, then we show him how cool we are, and boom, he'll wanna be best friends with us forever.
Tek yapacağımız burada oturup Chase'nin spordan dönmesini beklemek. Sonra ona ne kadar havalı olduğumuzu gösteririz ve bum! Sonsuza dek bizimle dost olmak isteyecek.
One of the best things about all of this the fact that have now made four new best friends.
Bu işin en güzel... yönlerinden biri... dört yakın... dost edinmiş olmam.
Best to have all the facts.
Evet, en iyisi bütün gerçekleri elde etmek.
Just because you're the best labor and delivery nurse in this hospital, and you've been with me all through my pregnancy, and I hired you, there is no reason you should be here to help me get to the end.
Bu hastanede en iyi doğum hemşiresi olduğun ve tüm hamileliğim boyunca benimle ilgilendiğin için kovulduğunu düşünürsek zaten burada kalıp bana yardım etmen için hiçbir sebep yok.
Dragging her all over the hospital wasn't the best idea.
Onu hastanede oradan oraya sürüklemek pek iyi bir fikir değildi.
They all say that the best thing to do is to get back to a normal routine as fast as possible.
Yapılacak en iyi şeyin en kısa sürede eski rutine dönmek olduğunu söylerler.
It is considered the best Bordeaux vintage of all time.
Tüm zamanların en iyi Bordeaux şarabı kabul edilir.
I took an unbiased look at all the proposals and I went for the best presentation at the best price.
Tüm tekliflerin de tarafsız bir bakış aldı ve en iyi fiyata en iyi için sunum gitti.
I made attempt to dissuade my husband, but he thought it best to have streets cleared of all but city guard, until the rebellion has been quelled.
Kocamı vazgeçirmeye çalıştım ama isyan bastırılana dek sokaklarda şehir muhafızları hariç kimse kalmamasını daha uygun buluyor. - Bu gece kalacak yeriniz var mı?
In fact, that's the best idea I've had all day.
Açıkçası bu bugün verdiğim en iyi karar olur.
You guys are the best, and it really is so nice to have you all here in one place together.
Çok iyisiniz. İyi ki hepiniz buradasınız.
All right, well, who's the best superhero?
Tamam, en iyi süper kahraman kim peki?
Look, we all thought Continuing surveillance was the best move.
Hepimiz gözetlemeye devam etmenin en iyi hamle olacağını düşünüyoruz.
Natak loves the best hunter of them all!
Natak dünyanın en iyi avcısına âşık oldu!
CANNING : So, Mr. Hayden... you probably had the best available view of all the shenanigans at Lockhart / Gardner...
Bay Hayden... muhtemelen Lockhart / Gardner'daki bütün hilekârlıkları en iyi görebilme şansını yakaladınız.
You had the best view of all the goings-on at Lockhart / Gardner?
Lockhart / Gardner'da olan olayları en iyi şekilde görme şansı yakaladınız?
All right, well, not the absolute best.
- Tamam, yani en iyisi demeyelim.
The girl who you've been slagging off to us all night is your best friend?
Bize bütün gece sürtüklüklerini anlattığın kız, en yakın arkadaşın mı?
The Pittmans can spray their chaos all over me, but ray Jay is doing his best to clean up his act, and I will not have him messed with.
Pittman'lar kendi kaoslarını bana aktarabilirler. Ama Ray Jay bir yola girmek için elinden geleni yapıyor. Onunla oynamalarına izin vermem.
What I mean is what I have is the youth my dad doesn't, and the enthusiasm agility, speed, can-do attitude and dynamism that youth brings. Just lay it down the best you can, that's all I ask.
Layığıyla döşe başka bir şey istemem.
All this... is the very best from our rich soil.
Tüm bunlar... zengin topraklarımızdan en iyisi.
Your pa, he's gonna work this out, though- - what needs to be done for the best of all of us.
Baban bu işi halledecek,... hepimizin iyiliği için yapılması gerekenleri yapacak.
But believe me, I... I would not be asking you to go through this if I did not believe that what Pegasus Horizons offers is the best thing for all of us.
Ama inanın bana Pegasus Horizons'ın bize sunduğu şeyin hepimiz için en iyisi olduğuna inanmasam sizden bunlara katlanmanızı istemezdim.
This is the best news I've heard all year. I'll see you there, OK?
Bu sene aldığım en iyi haber bu.
We have to play the hand we're dealt, it'll all work out for the best.
Bize dağıtılan kartları oynamak durumundayız... Her şey yoluna girecek.
Best to tie up all the loose ends.
Her şeyin böyle bitmesi daha iyi.
If you don't get that there's some objective place from which we can all start, which we call science, a place where we get rid of our biases and get back to what we can observe it you don't think that's the best place to start these conversations from then where do you start them from?
Hepimizin başlangıç noktası alabileceği, önyargılarımızdan kurtulup gözlemlerden yola çıkabileceğimiz bir yer olan bilim dediğimiz tarafsız bir bölgenin olduğunu anlamıyorsanız bu tartışmaları başlatmak için en uygun yerin burası olduğunu düşünmüyorsanız o hâlde nereden başlatıyorsunuz?
A Diony and Mamalida the best mothers of all times.
Diony ve Mamalida tüm zamanların en iyi anneleri.
Your father was one of the world's best art thieves, and he had all the treasures he could want.
Baban dünyanın en iyi sanat hırsızlarından biriydi. İsteyebileceği tüm hazinelere sahip oldu.
You know, it's for the best that my show is over and you've quit and we're all going our separate ways.
Aslında, böylesi daha iyi, programımın bitmesi ve işi bırakman ve yollarımızı tamamen ayırmamız.
Oh, Annie, it all worked out for the best. Besides, she's a grown woman.
Hem o yetişkin bir kadın.
Well, that's a beautiful message to read to our employees, but perhaps it's best to wait until we've made all of the personnel changes.
Çalışanlarımıza okumak için oldukça güzel bir mesajdı. Ama belki de en iyisi personel revizyonunu tamamlamayı beklemek olacak.
All I said is that love is about doing what's best for the one your love.
Tek söylemek istediğim şey aşk, sevdiğin kişi için en iyi olanı yapmaktır.
I now understand that the best thing I can do for the Universe is to eliminate all life and replace it with emotionless machines like my loyal Manhunters.
Şimdi anlıyorum ki evren için yapacağım en iyi şey bulunan tüm yaşamı yok etmek ve yerine tıpkı benim İnsan Avcılarım gibi duygusuz makineler koymak.
Best thing about ashes, they all look the same.
Küllerin en iyi yanı da bu. Hepsi birbirine benziyor.
Once we get to the campsite, I get this thing all set up, you're gonna see, best RV ever made.
Kamp alanına gidince, bu şeyi kuracağım, sen de şu ana kadar yapılan en güzel karavanı göreceksin.
But it all worked out for the best, because I think that I've painted the perfect thing, which is the history of us.
Ama iyi oldu, çünkü bence mükemmel resmi buldum : bizim tarihçemiz.
Mm-hmm. And after they graduate, his best friend gives him an all-access pass to the... bright lights, big city.
Mezun olduktan sonra en iyi arkadaşı ona parlak ışıklara, büyük şehre giriş anahtarını veriyor.
I now understand that the best thing I can do for the Universe is to eliminate all life.
Şimdi anlıyorum ki evren için yapabileceğim en iyi şey tüm yaşamı ortadan kaldırmak.
All the best.
Her şey gönlünce olsun.
all the world's a stage 17
all the way up 39
all the time in the world 18
all the way home 19
all the time 1146
all the way down 60
all the way back 32
all these years 280
all the single ladies 21
all the while 44
all the way up 39
all the time in the world 18
all the way home 19
all the time 1146
all the way down 60
all the way back 32
all these years 280
all the single ladies 21
all the while 44