English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / All the better

All the better traduction Turc

1,958 traduction parallèle
All the better for seeing you, darling, you know. Rock star metabolism.
Rock yıldızı metabolizması.
All the better.
- İyi ya!
If anyone learns anything it'd be all the better.
Birisi bir şeyler öğrenirse bu çok daha iyi olur.
You have large hands - all the better to conceal things with.
Geniş ellerin var, hepsinden daha iyisi de bir şeyleri gizlemek için.
Ifwe're soaked to the skin, then all the better.
Ciltlerimizi beyazlatırsak çok daha iyi olur.
- All the better!
- Ne güzel.
You have to just be prepared for the worst. and if it sounds great. all the better. but you can't let it throw you off.
Kendini en kötüsüne göre hazırlaman gerekiyor, eğer sesler güzelse, sorun yok, ama seni dağıtmasına izin vermemelisin.
Better still, the doctor and the midwife, as potential murderers, y had also perpetrated all the other crimes.
Daha da iyisi, potansiyel katil olan doktor ve ebenin diğer suçları da işlemiş olabileceği iddiasıydı.
And now we have the chance - the certainty - of solving all our problems and living better when we're old.
İşte şimdi, bütün sorunlarımızın üstesinden gelme ve yaşlandığımızda daha iyi şartlarda yaşama şansımız var.
Oh, my gosh, Lonnie, I think all the changes you made to the script are so much better than the original.
Aman Tanrım Lonnie, bence yaptığın değişiklikler orijinalinden çok daha iyi oldu.
There was Émilienne D'Alençon, who fancied herself as an actress, but was better known as the woman who'd all but bankrupted King Leopold II of Belgium.
Émilienne D'Alençon... Oyuncu olarak bilinmesine rağmen daha çok Belçika Kralı II.Leopold'u beş parasız bırakmasıyla tanınır.
You better take all the fucking shit I bought you.
Sana aldığım her bir boku da götürsen iyi olur.
LESLIE : You better tip well for all the time I've spent.
Harcadığım bu kadar vakit için iyi bahşiş bıraksan iyi edersin.
add to our cause all Christians in the city, decent people, better to fight for me.
Dürüst insanlar benim için savaşmaya hazır.
The sooner we clear it up, - the better for all of us.
Ne kadar çabuk temizlersek, hepimiz için daha iyi olur.
Cold comfort, when the prize was the Seeker, but better than no comfort at all.
Asıl ödül Arayıcı iken bu züğürt tesellisi ama hiç olmamasından iyidir.
Yeah, mommy seems to think that her little boy needs to be better-looking, oh, and got all the brochures, too.
Evet, anneciği küçük oğlunun daha yakışıklı görünmesi gerektiğini düşünüyormuş ve bu broşürleri de almış.
Well, you're better than I am at remembering all the details of our...
Ayrıntıları hatırlama konusunda benden daha iyisin.
And being off all of them for the past few days, I have to say I'm feeling much better.
Ve bir kaç gündür, onları kullanmadığım halde, şunu söylemeliyim ki kendimi daha iyi hissediyorum.
Anything's better than a teenager driving, but don't worry, it'll take Henry a while to get all the cars online.
Her şey yeni yetmelerin araç kullanmasından daha iyidir. Endişelenme ama. Henry'nin tüm araçları hazırlaması biraz zaman alacak.
Nah, Stuart, this is better than automatics, they jam all the time.
Hayır, Stuart, bu otomatik olanlardan daha iyi onlar sürekli tutukluk yapıyor.
Well, we better all hope it works the first time because, I'll tell you,
İlk seferde işe yaramasını umut edelim.
It's better than fighting all the time.
Sürekli kavga etmekten daha iyi bir durum.
All right, well, we better take them out of the picture before they get that far.
Pekala, o kadar gelişmeden önce yok etsek iyi olur.
- It's better than the sexy witch. - And best of all, the proceeds go to charity.
Seksi cadı kostümünden daha iyi.
But the thing is, all his notes just made the work better.
Ama bu şey, tüm yorumları oyunun daha iyi olmasını sağladı.
The fact remains, had I overlooked that and welcomed her into the family, she wouldn't have kept me at arm's length all during Jake's formative years and I'd have a better relationship with him today.
Doğruya doğru. Onu hoşgörüp ailemize kabul etseydim Jake'in çocukluk yıllarında onu benden sakınmazdı ve torunumla daha iyi bir bağımız olabilirdi.
ALL THE PEOPLE WHOSE LIVES WERE MADE BETTER,
Senin sayende daha iyi yaşayan insanlar.
So... that man must be a doctor making the bloody man all better?
Peki.. .. o adam doktor olmalı o zaman.. .. yaralı adamı iyileştirecek değil mi?
It's better--all the fun, none of the work.
Eğlence kısmında kalıp, işten uzak kalman en iyisi.
All right, before I send this, I'd better, un-beady the eyes.
Pekala, göndermeden önce, gözleri tam açsam,
Hey, look, if it makes you feel any better, we're all on the wrong side.
Bakın, eğer kendinizi daha iyi hissettirecekse hepimiz yanlış taraftayız.
I think we would all sleep a lot better in our beds if there weren't quite so many secrets in the world.
Dünyada bu kadar çok sır olmasaydı belki yatağımızda daha rahat uyurduk.
All she wanted was to make the world a better place.
Tek istediği dünyayı daha da güzelleştirmekti.
If all priests were like you, the world would be better.
Bana sorarsanız her din adamı sizin gibi olsa dünya cennet olurdu.
Not better or worse, not different, not separate, but all the same.
Daha iyi ya da kötü değil, farklı değil, ayrı değil ama hepsi aynı.
but it's all for the better.
Ama böylesi daha iyi.
No better way to shame a first-time petty lawbreaker than by plastering their picture all over the paper.
Baba, gitmeden önce ödevime... -... yardım eder misin? - Hayır!
Then you better knock off all the Jewish stuff. Well, all right.
Peter, Dagobah System'e gitmelisin
If you can hang in there and you really love'em, it gets better all the time.
Eğer dayanabilirsen ve gerçekten seviyorsan zaman geçtikçe herşey daha iyi oluyor.
Good advertising makes food taste better, makes the car run better, change the perception of all
Harika reklamcılık yemeğin tadını daha iyi yapıyor. Arabaları daha iyi gösteriyor. Herşeye bakış açımızı değiştiriyor.
Jim replies, "Well, Robby gets better and better all the time".
"Robby her seferinde daha da iyi çalıyor." Bu yanlışlıklar komedisine rağmen davanın şakaya gelir yanı yoktur.
I think we will get a much better response if we reveal all the details.
Bütün detayları açığa çıkarırsak, daha iyi bir sonuç elde edebileceğimizi düşünüyoruz.
Unless you are about to give me a better parking space, I can't take all the credit for that.
Bana daha iyi bir park yeri vermeyi düşünmüyorsanız tüm övgüyü kendime almak istemem.
Save the rest of your earnest little "I can make it all better" act and leave, okay?
geri kalan ciddi minik "her şeyi düzeltebilirim" rolünü al ve git buradan, tamam mı?
# My milkshake brings all the boys to the yard # And they're like, it's better than yours
Milkshake'im bütün erkekleri bu tarafa getiriyor ve onlar şöyle diyor
# My milkshake brings all the boys to the yard # And they're like, it's better than yours, damn right... Are they getting undressed?
Milkshake'im bütün erkekleri bu tarafa getiriyor o sizinkilerden daha iyi, çok doğru, o sizinkilerden daha iyi soyundular mı?
And there were games and food and by the end of the day Enemies became friends and we all felt better about ourselves.
Oyunlar oynadık, yemekler yedik, günün sonunda düşmanlar dost olmuştu.
Well, I ain't been a lot of places but better here than all the places I've been.
Pek yer gezdiğim söylenemez ama burayı bulunduğum her yere tercih ederim.
Given the same choice, knowing it would better the lives of so many, I would do it again. All for the greater good.
- Elime aynı fırsat geçse pek çok hayatı kurtaracağını bilsem yine aynı şeyi yapardım.
If the Devil is stuck with him for all eternity, the whole world is a lot better off.
Eğer Şeytan sonsuza dek onunla kalırsa, dünya daha iyi bir yer olabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]