As we speak traduction Turc
2,164 traduction parallèle
My heart's racing as we speak!
Kalbim feci şekilde atıyor!
We're planning a rescue operation as we speak.
Şu anda bir kurtarma operasyonu planlıyoruz.
Working on that as we speak.
Siz konuşurken ben çalışıyorum.
And even as we speak, he is unwittingly walking this little trojan horse into the scif room on the 7th floor.
Şu anda biz konuşurken, o farkında bile olmadan Truva Atı'nı yedinci kata götürüyor.
He's preparing to dissolve her body right now. Probably flushing her system as we speak.
Şu anda cesedin işine son veriyordur, biz konuşurken sistemini boşaltıyordur.
His spirit is in the room as we speak.
Ruhu burada.
Tywin Lannister marches north as we speak.
Tywin Lannister şu anda kuzeye ilerliyor.
I expect they're both trying to get into the repair shop as we speak.
Biz bahsedince hepsinin tamirciye gelmek isteyeceğinden şüphem yok.
He could be destroying evidence as we speak.
Biz konuşurken kanıtları ortadan kaldırıyordur belki de.
He might be high-tailing it as we speak.
Biz konuşurken adam kaçıyor olabilir.
Well, son, works as we speak.
Tamam evlat, konuştuğumuz gibi!
- No, he's being bailed as we speak.
- Hayır, şu sıralar kefaleti ödeniyor.
That old bird could be poisoning our tea as we speak.
- Ama biz konuşurken o yaşlı kuş çayımıza zehir atabilir.
Because someone is stealing the SIN numbers from my computer as we speak.
Çünkü biz konuşurken birisi bilgisayarımdan SIN numaralarını çalıyor.
Copies of the wire recordings are being made as we speak.
- Kayıtların kopyalarını şu anda çıkarıyorlar. Elimizde sesi mevcut.
Our courier is hand-carrying it onto the flight right as we speak.
Biz konuşurken kuryemiz elde taşımalı çantasıyla uçağa biniyor.
Our courier is hand-carrying it as we speak.
Biz konuşurken kuryemiz onu taşıyor. Sean!
Alex is aerosolizing the virus as we speak.
Bir konuşurken Alex virüsü havalandırmaya karıştırıyor.
Yes. Director Higgins is having a laparoscopic cholecystectomy as we speak.
Müdür Higgins, safra kesesi ameliyatında şu anda.
The Mai are searching for the order's assassin as we speak.
Konuştuğumuz gibi Mai'ler Komuta'nın suikastçısını arıyor.
Sterling's probably being tortured as we speak.
Biz konuşurken muhtemelen Sterling işkence görüyor.
Well, you know, you need to do a lot of extra work when the other side is bringing in the hotshot ringer senator who is staying at my house and standing in my kitchen as we speak.
Fazladan işler yapman gerekiyor, muhalefet gözde senatörü işin içine sokarken, ki şu an evimde kalıp konuşurken mutfağımda dikiliyor.
I'm wearing one of his thongs as we speak.
Konuştuğumuz gibi onun tangalarından birini giyiyorum.
And as we speak, underground you're having about ten million proton-antiproton collisions occurring every second.
Biz konuşuyorken, yeraltında saniyede 10 milyon proton-antiproton çarpışması oluyor.
Just a powerful neurotoxin that is coursing through your bloodstream as we speak.
Sadece konuştuğumuz anda damarlarından yüksek miktarda nörotoksin akıyor.
As we speak, Jenna is squeezing out the last golden droplets of her once promising career.
- Konuştuğumuz sırada, Jenna'nın bir zamanlar, - umut veren kariyerinin altından son damlacıkları dışarı atılıyor.
As we speak, Jenna is sitting at home, with no Game Show Network, no MTV2, no Univision.
Konuştuğumuz gibi Jenna evde, Game Show Network, MTV2, Univision'dan yoksun bir şekilde kalıyor.
The new European commissioner is being selected as we speak.
Danimarka'nın yeni Avrupa delegesi şu anda seçiliyor.
As we speak.
Gün be gün.
... as we speak, is changing its course and possibly heading south.
... gemi şu anda rota değiştirdi ve muhtemelen güneye yol alıyor.
He makes ready to go to the Isle of the Blessed as we speak.
Konuştuğumuz gibi Kutsanmış Ada'ya gitmeye hazırlanıyor.
Being delivered as we speak.
Şu an geliyor.
Uh, Tao is placing the tracking device on Decker's car as we speak - - as long as we have access to the wires.
Konuştuğumuz gibi, Tao Decker'ın aracına takip cihazını yerleştiriyor. En kısa sürede dinlemeye başlayabiliriz.
Gene Sharp's tactics and theories are being practiced on the streets of Syria as we speak now.
Biz bunları konuştuğumuz sırada Gene Sharp'ın taktikleri ve teorileri Suriye caddelerinde uygulanıyor.
The team is on its way to the airport as we speak.
Takım konuştuğumuz gibi havalimanı yolunda.
I'm plotting a route from our location to the airport as we speak.
Bulunduğumuz yerden havaalanına bir yol haritası çıkartıyorum.
I just wanted to let you know that your plan is being implemented as we speak.
Sadece planının konuştuğumuz gibi işlediğini bilmeni istedim.
Your buddies are being cuffed and taken downtown as we speak.
Arkadaşların tutuklandı ve sorgulanmak üzere merkeze götürüldü.
She's in her second year of Harvard Law, meeting with the partners as we speak.
Harvard hukuk'ta ikinci sınıfta ve biz konuşurken o ortaklarla tanışıyor.
Uniforms are en route as we speak. Rice :
Ekipler şu anda oraya gidiyor.
Enjoying the fantasy as we speak, sir. - Too bad it can't last.
Bu fantezinin tadını çıkartıyorum efendim.
We are creating hybrid monsters as we speak.
Biz hibrid canavarlar yaratıyor Konuştuğumuz gibi.
Your, uh, headhunter's lining up your replacement as we speak.
Senin kafa avcıların biz konuşurken yerine geçecek kişiyi ayarlıyorlar.
Our forces are working to retrieve it as we speak.
Biz konuşurken ordularımız onu almaya çalışıyorlar.
We have a team doing that even as we speak.
Bunları konuştuğumuz sırada bir takımımız Xi Peng'i arıyor.
My team is confirming the diagnosis as we speak.
Konuştuğumuz esnada ekibim tanıyı doğruluyor.
Unis are escorting to SRU as we speak.
Devriyeler de planladığımız gibi SRU'ya eşlik ediyor.
ESU's looking for it as we speak.
Biz konuşurken ESU, onu arıyor.
Please call me as soon as possible, or better yet, maybe you should drive up here so we can speak in person. It's, uh, about your mother.
Lütfen beni hemen arayın, ya da direk buraya gelin yüzyüze konuşmamız gerekiyor.
Walking off his g6 as we speak.
- Miami'ye hoşgeldiniz, Bay Fisk.
can and is transferred from one group to another as we speak.
Şiddet içermeyen mücadelenin nasıl yapılacağı bilgisi öğrenildi ve bir gruptan diğer tüm gruplara yayıldı.
as well 1566
as well as can be expected 32
as well as 27
as well you know 20
as we discussed 31
as we agreed 25
as we both know 23
as we all know 92
as we know 83
speaking 300
as well as can be expected 32
as well as 27
as well you know 20
as we discussed 31
as we agreed 25
as we both know 23
as we all know 92
as we know 83
speaking 300
speak 840
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speak louder 29
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speak louder 29