At the house traduction Turc
8,815 traduction parallèle
- At the house.
- Evde.
- It's not at the house.
- Evde değildi.
We used to play in the street, where we all had the gates at the house.
Sokakta, evimizin önünde duvarla top oynardık.
We're still trying to make sense of what happened at the house.
Simon. Onu arıyoruz. Hala evde olanları anlamlandırmaya çalışıyoruz.
We found his body at the house- - we think Simon killed him.
- Öyle miydi? - Evde cesedini bulduk.
I'll be back at the house in about half an hour.
Yarım saat sonra evde olurum.
I'll meet you back at the house?
Evde buluşuyoruz değil mi?
Anyway, I was hoping you wouldn't mind waiting at the house for Luke's tutor.
Sorun olmazsa eve gidip Luke'un öğretmenini bekler misin diyecektim.
I was hoping you wouldn't mind waiting at the house for Luke's tutor.
Sorun olmazsa eve gidip Luke'un öğretmenini bekler misin diyecektim.
All his clothes are boxed up at the house.
Bütün elbiseleri evde kutulanmış duruyor.
They found their remains at the house.
Evde onların kalıntılarını buldular.
It would be good for you to wait at the house, Oh Ri Jin. Why?
– Oh Ri Jin, evde beklemeniz daha iyi olur. – Neden?
Who? He was with me at the house.
- Evde benimle birlikteydi.
The day before the murder Morris attempted a delivery at the house, but Lucy didn't answer the door.
Cinayet işlenmeden bir gün önce Morris eve bir şey getirmiş ancak Lucy kapıyı açmamış.
Everyone's looking at the house.
Herkes eve bakıyor.
She hasn't slept at the house all week.
Bir haftadır eve gelmiyor.
You had a meeting with Manager Sung here at the house 13 years ago.
13 yıl önce Müdür Sung'la evde toplantı yapmıştınız.
He showed up at the house.
Eve geldi.
The slumber party at Gibbs'house.
Gibbs'in evindeki uyku partisi.
Many questions after yesterday's incident at the White House, with the revelation that an extraterrestrial being had taken harbor inside the body - - but reports are trickling in that the visitors used the broadcast to send some kind of message.
Dün Beyaz Saray'da yaşanan bedeni ele geçiren dünya dışı varlığın açığa vurmasının ardından çok soru... Sızan haberler, ziyaretçilerin bir mesaj yollamak için canlı yayını kullandıklarını...
What you did at the White House, were you sending out a signal?
Beyaz Saray'da sinyali yollayarak ne yaptın?
I went to his house at 7 : 30 in the morning, knocking on his door.
Sabah 7 : 30'da evine gittim, kapıya vurdum.
Like I say, they're at the end of my road, they're outside my house with cameras, and everything.
Dediğim gibi, yolumun sonundalar, evimin hemen dışında kameralar ve daha niceleri.
Well, what, uh, happened at the house is, uh...
Evde olan şeyler.
Did you ever see her at the house?
Onu evde gördün mü?
The other big change at home was Fidelma, Dessie and Baby Rose had finally spread their wings and made a new nest of their very own in Dessie's mother's house.
Evdeki bir diğer büyük değişiklik ise, Fidelma Dessie ve bebek Rose'un nihayet yuvadan uçmaları ve Dessie'nin annesinin evinde kendi hayatlarını kurmalarıydı.
The house is at the top of a hill.
O ev tepenin zirvesinde.
The bastard's at the salvatore house.
- Şerefsiz herif Salvatore'ların evinde.
- I saw someone in her house the other night. - Oh, my God. You were mad at her because she shut down your business so you decided to get revenge.
Bak, iş yerimin kapatılması başıma gelen en güzel şeydi.
Just clean yourself up, and show up at the meeting house.
Sadece kendini temizle, ve toplantı evimize gel.
- Now, I know a lot of guys who stop calling after they get in a girl's pants, but after what we went through at the lake house, you owe me a text at the very least.
- Şimdi, ı adamlar çok şey biliyorum. Bir kızın pantolon aldıktan sonra kim çağırıyor durdurmak Ama ne sonra, göl evinde geçti
- The incident at the lake house should have been enough to scare anyone straight.
- Göl evinde olay. Düz kimseyi korkutmak için yeterli olmalıydı.
Anyways, a couple weeks back, she came in as a walk-in at the safe house in Baltimore and gave us satellite access into Ar Rissalah.
Neyse, iki hafta öncesinde Baltimore'daki güvenli eve gelip bize Ar Rissalah'a ulaşabileceğimiz uydu erişimini vermişti.
You're not to leave the house unless it is for work at the right time.
Doğru zamanda iş için olmadığı müddetçe evden ayrılmıyorsun.
One month they go with her, one month with me, so I got a nice house in the country and it was beautiful, the kids loved it, but the kids go to sleep at, you know, 8 : 00 at night.
Bir ayı onunla, bir ayı da benimle geçirdiler. Kırsalda bir ev kiraladım. Çok güzeldi ve çocuklar bayıldı.
Straight-up forgot to go to court. - Well, they found one of the stolen paintings at her house.
Çalınan resimlerden birini evinde bulmuşlar.
No, because the White House doesn't totally trust me, which is sadly becoming my legacy here at the Justice Department.
Hayır. Ne yazıkki Beyaz Saray Adalet bakanlığına karşı tam anlamıyla dürüst olmuyor.
Ms. Pope, were you ever asked to reveal information pertaining to your work at the White House?
Bayan Pope, Beyaz Saray'daki işiniz ile ilgili bilgi istendi mi?
Oh, my God! You're at the haunted house on Shady Lane? !
Hayaletli evde misiniz?
Mm. And I'm gonna get kicked out of the Dollar Scholars House with nowhere to live because the world of golf doesn't really dig on gay dudes as a rule.
Ve ben de Dollar Scholars Ev'inden atılacağım ve kalacak bir yerim kalamayacak.
And then at midnight, we just burnt the house down.
Ve gece yarısı, evi ateşe verdik.
We, this footage shows that at 8 : 26 a.m., he finds the body, goes back into the house, and does not call the police.
Bu görüntü, 8 : 26'yı gösteriyor, cesedi buluyor eve giriyor ve polisi aramıyor.
If you need me, I'll be at the White House collecting my medal from the President.
Bana ihtiyacın olursa Beyaz Saray'da başkandan madalya alıyor olacağım.
The White House is in. Their friends at shining path - just placed the first bid.
Beyaz Ev'le konuştum.Dostlarımız zafere giden yolda ilk tekliflerini vermeye başlamışlar.
He was at the lunch, but what was Cole doing at Robert James'house?
O yemek de bu da vardı ama Cole Robert James'in evinde ne arıyormuş ki?
I left my billy club at the Captain's house.
Ben de komiserin evinde copumu unutmuşum.
I saw everything when I was over at your house the other night.
Geçen gün sizdeyken her şeyi gördüm.
I saw a long strand of hair on the floor at your house.
Evinizde uzun bir saç teli vardı.
They could be charged with being accessories after the fact, given that no one living at that house could ignore what was going on.
Kimsenin, o evde olanları göz ardı edemeyeceğini göz önüne alırsak en fazla, suça ortak olmaktan ceza alabilirler.
You mean when I showed up to your house at midnight in the rain or when I followed Alan for 12 straight hours and peed in a bottle in my car?
Gece yarısında yağmurun altında size geldiğim zaman mı yoksa Alan'ı 12 saat takip ederken şişeye işediğim zaman mı?
Wait a minute... i-if this is him, then what's in the urn at our house?
Bir saniye, eğer bu oysa bizim evemizdeki vazoda ne var?
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at the time 529
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at the time 529