At the station traduction Turc
4,821 traduction parallèle
We'll fingerprint him at the station, see who matches who.
Merkezde parmak izlerini alırız, bakalım kim kiminle eşleşiyormuş.
I thought you were supposed to be at the station.
Buralarda olacağını düşünmüştüm.
LT, Gemma Teller's down at the station.
Amirim, Gemma Teller karakolda.
If not here, then at the station.
Ama zorundasın. Burada değilse, karakolda.
Bell's interviewing him down at the station.
Bell onu şu an merkezde sorguluyor.
Two weeks ago, I found this tacked to a board at the station.
İki hafta önce karakolda bunu tahtaya yapıştırılmış halde buldum.
I will be at the station, reviewing case files.
Merkezde dosyaları inceliyor olacağım.
I can sit patiently at the station... Ah...
Karakolda sabırla beklerim.
We here at the station feel it's the public's right to be informed... of this clock determines hunger conspiracy.
İstasyonda takılırken saat ile aranda... sanki resmi olarak açılık anlaşması var.
I'm sorry I threw your name down at the station.
Karakolda adınızı söylediğim için üzgünüm.
And you can no longer simply turn up at the station and get a home.
Ayrıca istasyonda durup bir ev bulmak artık kolay değil.
The shooting at the station spooked some of the politicians.
Karakoldaki çatisma bazi politikacilari korkuttu.
Now if this is an error, it will be corrected at the station.
Eğer bu bir hataysa, merkezde giderilecektir.
You just walk out on everyone at the station, grow a beard and now you're a smart-ass?
Radyoda herkesi yüzüstü bırakıp sakal uzattın, bir de ukala mı oldun?
I overheard you guys talking about it at the station.
Sizi karakolda konuşurken duydum.
There was a car accident at the Mokdong station intersection. They said he ran away at that time.
20 dakika kadar önce Mokdong istasyonu kavşağında bir kaza olmuş.
Remember when you owned your first gas station, some jackass had one and was always yelling at you about the cost of keeping it going?
Hatırlıyor musun ilk benzin istasyonunu açtığında sana sürekli bağıran pisliğin birinde vardı. Ne kadar yaktığından bahsederdi.
Did you hear what Bertram was doing at the gas station?
Bertram'ın benzin istasyonunda ne yaptığını biliyor musun?
I'll meet you at the bus station on Glebe at 2 : 00 p.m.
Glebe'deki otobüs durağında saat 14 : 00'de buluşuruz.
He's a volunteer firefighter at the same station house as our first victim, Adam Cross.
Tıpkı ilk kurbanımız Adam Cross gibi aynı istasyonda gönüllü bir itfaiyeci.
I've been hiding it round the station at night.
Geceleri merkezde bir yere bunu saklıyorum.
And now she's in the station, caught in the act at three am.
Şu anda merkezde saat 3'te de iş üstünde yakalanmış.
Trevor filled up at a gas station off the interstate a half hour ago.
Trevor yarım saat önce bir benzin istasyonunda eyâletler arası doldurmuş.
Maybe'cause I got'em at the gas station, I guess.
Dee, neden sandviçlerimize benzin kokusu sinmiş? Benzin istasyonundan aldığım için olsa gerek.
He's the man who shot you at Union Station.
Seni Union istasyonunda vuran kişi oydu.
Think about it. He scared the guy who was harassing her at the gas station.
Düşünsenize havaalanında onu taciz eden adamı korkuttu.
This... It's a picture of you at the Angel Station Hotel in Boston.
Boston'daki Angel Station Otel'deki fotoğraf.
And then the next day, I met with Burris at the Angel Station Hotel.
Ve sonraki gün Burris ile Angel Station Otel'de buluştum.
I want operatives at every airport terminal, train station, bus depot, and Metro stop on the east coast.
Doğu kıyısındaki her havaalanı terminalinde, tren istasyonunda, otogar ve metro duraklarında operasyon istiyorum.
I want to interface with the station chiefs at 0600 and gather the company.
İstasyon şefleriyle 6'da görüşmek ve şirketi bir araya getirmek istiyorum.
This is the scene at D.C.'s Red Line Station.
Görüntüler Washington'daki kırmızı hatlı tren durağından.
The same man exits the train at the next station, Woodley Park.
Aynı adam, bir sonraki durak olan Woodley Park'ta iniyor.
Roman promised no one would get hurt, but then after the ball exchange at the TV station,
Roman kimsenin yaralanmayacağına söz vermiş.
We're gonna stop at the next gas station.
Bir sonra ki benzin istasyonunda duracağız.
Due to an incident at the Lexington Avenue station, All train service has been suspended to Manhattan.
Lexington Avenue durağındaki bir olaydan ötürü Manhattan'a giden bütün ulaşım durmuştur.
Drinking cider with freshers isn't exactly taking peyote with a shaman. It wasn't a shaman, he worked at the bus station.
Şaman değildi ki, otobüsçüydü.
We replaced all camera footage at the bus station with dummy footage, and claimed her corpse from the city morgue and disposed of it.
Olay yerindeki kameraların görüntülerini değiştirdik cesedini şehir morgundan aldık ve ortadan kaldırdık.
Nothing. No sign at the airports or train station.
Havaalanlarında ya da tren istasyonlarında bir iz yok.
No, no I took the 43 bus, got off at the gas station, I got a pack of gum, and I came straight here.
Hayır, hayır 43 numaralı otobüse bindim, benzincinin orada indim, bir paket sakız aldım, ve direk buraya geldim.
- He's at the police station.
- Karakola kadar gitti.
At the Chung Nyang Ri station...
Chung Nyang Ri istasyonunda...
Around noon today, there was a huge accident at the Cheongnyangri Station where a child was severely injured.
Bugün öğleden sonra civarında, Cheongnyangri İstasyonu'nda bir çocuğun bir kaç yerinden yaralandığı büyük bir kaza oldu.
Isn't he the vehicle commander at the Kowloon City police station
Kowloon emniyetinde. Sanırım araç ekip komutanlarından biri.
I'm sorry for being late, have to give statement at the police station
Karakola ifade vermem gerektiğinden geç kaldım, özür dilerim.
Follow me and make your statement at the police station
İfadenizi almam için karakola kadar beni takip edin.
It's been 10 years I worked at the police station,
Ben karakolda çalışmaya başlayalı daha 10 yıl oldu.
Do you want to present yourself at the police station? !
Karakola düşmek mi istiyorsun?
I am here as one of the more senior D-jocks at this station.
Burada bu radyodaki kıdemli Dj'lerden biri olarak bulunuyorum.
- You were at the police station.
- Ama siz karakoldaydınız?
So, let's go prove it back at the station.
Anladım, bu yüzden hadi bunu karakolda kanıtlayalım.
Tell her not to worry but to meet me at the police station.
Benimle karakolda buluşsun ama meraklanmasın.
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at the house 47
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at the house 47