English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Behind the bar

Behind the bar traduction Turc

375 traduction parallèle
Come on, get behind the bar and work for your keep.
Hadi, Barın arkasına git ve kendi işini yap. Ben kimim?
I'll let you stand behind the bar with your medals on and tell the drunks how you won the war.
Barda madalyalarınla durup sarhoşlara savaşı nasıl kazandığını... -... anlatmana izin vereceğim.
It being'none of my ruckus, I ducks behind the bar.
Beni ilgilendirmediğinden barın arkasına eğildim.
HELP ME BEHIND THE BAR, LARS.
- Servise yardım et. - Memnuniyetle.
And I remember Quill's face behind the bar but I don't remember anything else.
Barda duran Quill'in yüzünü de hatırlıyorum... ama başka bir şey hatırlamıyorum. Eve dönüşümü bile.
When Barney fell, he kept on shooting down at Barney behind the bar.
Barney yere düşünce, barın arkasında ona ateş etmeye devam etti.
Coming out from behind the bar, where did you go?
Barın arkasından çıktıktan sonra nereye gittiniz?
- Did he keep any guns behind the bar?
- Barın arkasında silah bulundurur muydu?
Isn't it a fact that there are three concealed pistol racks behind the bar?
Barın arkasında üç gizli silah rafı olduğu doğru değil mi?
Are there concealed gun racks behind the bar?
Barın arkasında gizli silah rafları var mı?
Barney stayed behind the bar, next to a gun rack.
Barney barın arkasında, silah rafının yakınında kaldı.
I knew Mr. Quill kept guns behind the bar.
Bay Quill'in barda silah bulundurduğunu biliyordum.
I think he was just standing there behind the bar.
Galiba öylece barın arkasında duruyordu.
He thinks about his bistro in Montmartre, with his European champion's gloves hanged behind the bar.
O anda Montmartre'da ki Tütün içilen barını düşünüyordu. Avrupa şampiyonu bir boksördü ve Eldivenlerini barın arkasında asmıştı.
The bloke behind the bar wouldn't sell me at first, said I was underage.
Tezgâhtaki adam ilkin bana satmadı,.. ... yaşın küçük dedi.
We framed it, hung it behind the bar.
Onu çerçeveleyip bar tezgâhının arkasına astık.
I ask all the chosen candidates for the beauty queen contest... all these comrades should come to the room behind the bar.
Güzellik kraliçesi yarışması için seçilen bayanlara sesleniyorum. Lütfen barın arkasında bulunan odaya toplanın.
I repeat : Behind the bar!
Tekrar ediyorum, barın arkasındaki oda!
You take your pocketbook, put it behind the bar.
Cüzdanını alıp, barın arkasına koyarsın.
There's some Scotch behind the bar.
Barda biraz viski var.
Has me keep it behind the bar in case he's needed when he's drunk.
Barın arkasında tutmam lazım, ola ki, sarhoş olduğunda kendisine ihtiyaç duyulur.
Well, even old Len Gaskel here, he was hiding behind the bar.
Ya hatta ihtiyar Len Gaskel burada barın ardına saklanmıştı.
And get one of them good bottles they got behind the bar there.
Barın arkasında tuttukları iyi şişelerden birini al.
" Behind the bar stood Anal Johnson.
" Barın arkasında Anal Johnson dururmuş
Last thing I remember, I was standing behind the bar.
Neredeyim ben? Son hatırladığım şey barın arkasında durduğumdu.
We should have an older guy behind the bar.
Bar'ın arkasında yaşlı bir adam olmalı.
Over there behind the bar.
Orada, barın arkasındaki.
Get behind the bar.
Hepiniz, barın arkasına geçin.
- Get behind the bar.
- Barın arkasına geçin!
When I'm behind the bar... I think, I'm going to get me a waterbed... and not tell anybody...
Barın arkasındayken şunu düşündüm, "Kendime bir su yatağı alacağım ve kimseye bundan bahsetmeyeceğim."
Take these two, go back there and drag the hero out here and put him behind the bar.
Bu ikisini alıp arkaya git ve o kahramanı buraya barın arkasına taşıyın.
Put him behind the bar.
Onu barın arkasına koyun.
There's beer in the refrigerator and if you like, you can go behind the bar, make yourself martinis.
Buzdolabında bira var. Kendinize martini de yapabilirsiniz.
I haven't seen him in a while and I've never been here before, but I will bet my bile duct that he's got some kind of success manual behind the bar.
Onu uzun süredir görmüyorum ve buraya ilk kez geliyorum ama... bahse girerim barın altında bir yerde bir tür "başarı kitabı" vardır.
It'd be great to get some talent behind the bar.
Barda yakışıklı birini görmek iyi olacak.
Stow this behind the bar for me, will you, Tony?
Bunu barın arkasına koyar mısın benim için Tony?
Leave the car in the alley behind the bar with the keys in it, running.
Arabayı barın arka sokağında bırak, anahtarlarıyla, motor çalışsın.
- Behind the bar.
- Barın arkasında.
But you put'em behind bars and they'll look little and cheap... the way they oughta look. And it serves as a warnin for the rest of'em to keep away.
Fakat şunları barın arkasına koyarsan, ucuz ve küçük görünürler... ki bu da insanların uzak durması için etkili olur.
Be sure and bar the door behind me.
Kapıyı mutlaka arkamdan sürgüle.
There's the stockroom behind McClosky's Bar
Bir depo var McClosky Bar'ın arkasında
On the bar was a classified ad section of a newspaper. On the newspaper was a glass of beer. And behind the glass of beer was a tin-horn horse player named Charlie Raymond.
Barın üzerinde ayrılmış bir gazete parçası ve gazetenin üzerinde bir bardak bira ve bir bardak biranın arkasında da ince boynuz at yarışçısı Charlie Raymond vardı.
Stow this behind the bar!
Evet?
Behind the stirrup bar.
üzenginin arkasında olacak.
Behind the bar.
Barda.
That you go to the Sudan... supervise the evacuation of Khartoum... do what you can to leave peace and order behind.
- Sudan'a gitmen, Hartum'un boşaltılmasında bulunmak ve ardında barış ve düzeni sağlayarak ayrılmandır.
Wild geese fly above us. The bigone first... the litle one behind her... peacefully passing over our heads.
Vahşi kazlar üzerimizden uçuyor önden büyük olanı... arkasında küçük olan... barış içinde kafamızın üstünden uçup gidiyorlar.
From behind the plants in the bar she watches them.
Bardaki bitkilerin arkasından kız onları izliyor.
With the war behind them, and thanks to this humanitarian help, thousands of young corean orphans will learn how to face with optimism a future of peace.
Gerilerinde kalan savaşla, bu insani yardımlar sayesinde binlerce Koreli yetim çocuk barış dolu bir geleceğe iyimserlikle bakmayı öğrenecekler.
In three nights in Kadir the moon will be full, and all my people will unite behind me in peace and none of this will be necessary.
Kadir şehrinde üç gece dolunay olacak ve halkımın tamamı barış içinde arkamda birleşecek ve bunların hiçbirine ihtiyaç kalmayacak.
Is there a secret conspiracy going on... behind the peace treaty being signed tomorrow?
Yarın imzalanacak barış antlaşmasının perde arkasında gizli bir komplo mu dönüyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]