Believe you me traduction Turc
16,671 traduction parallèle
Now he's got more fire than he knows what to do with. He'll figure out what to do with them, believe you me. Oh.
Artık elinde ne yapacağını dahi bilmediği kadar silah var.
- Believe you me.
- İnan bana.
You have to believe me I did it for us.
Bana inanmalısın, bizim için yaptım.
I believe you have something for me.
Sanırım benim için bir şeyin var.
No, you don't, but you're just gonna have to believe me when I tell you that what is on my plate right now is much more important.
Tech Palmer? Hayır, yok, ama sen edeceksin bana inanmak zorunda Ben size zaman Şu anda benim plaka üzerinde ne olduğunu Çok daha önemlidir.
If I'm being honest, everything you've said about kids up until now would not lead me to believe that you would be...
Dürüst olacağım şimdiye kadar çocuklar hakkında söylediğin her şey bana inanmadığını gösteriyor.
So that you don't believe me.
Sen bana inanma diye.
You know, the skeptic in me Finds it hard to believe that all this is the result Of the murder of a few crazy people back in time.
Benim gibi şüpheci birinin, bu olanların birkaç delinin geçmişte işledikleri saçma cinayetlerin sonucu olduğuna inanmamı beklemiyorsun herhalde.
I know you won't believe me, but my son is better off where he is.
Bana inanmayacağınızı biliyorum ama oğlumun şu an olduğu yerde kalması daha iyi.
His credit card led me here, as I believe it did you.
Kredi kartını takip ettiğim için geldim. Sanırım siz de ediyorsunuz.
I can tell by the way you said that, you don't believe me.
Bana ne olacağını söylerdim ama kendin söyledin, bana inanmıyorsun.
I cannot believe I let you talk me into this.
Beni bu işe sokmana izin verdiğime inanamıyorum.
Show me you believe in something bigger than yourself.
Kendinden büyük bir şeye inandığını göster.
You wouldn't believe me if I told you.
- Sana söylesem de inanmazsın.
Warden can verify all this, if you don't believe me.
Aha inanmıyorsan müdüre sor. : D
God, my conscience is not accuse me, because you do not believe I am capable of repenting.
Tanrım, vicdanım beni suçlamıyor çünkü yeyerli bir tövbekar olmadığıma inanıyorsun.
I don't believe you are capable of saving me from myself.
Beni kendimden kurtarmaya yeterli olduğuna inanmıyorum.
Go see for yourself if you don't believe me.
Bana inanmıyorsanız, kendiniz bakın.
What do you expect me to believe?
Neye inanmamı bekliyorsun?
Your Eminence, would you have me believe that I am Pope thanks to you.
Kardinal,.. Sizin sayenizde papa olduğuma mı inanmalıyım?
Holy Father... why won't you believe me?
Kutsal Babamız neden bana inanmıyorsunuz?
And believe me, I was just as shocked as you when I couldn't find a Jay Garrick anywhere on this planet.
Bu gezegendeki Jay Garrick'i hiçbir yerde bulamayınca ben de senin gibi şok olmuştum.
Could you believe me if I told you I'd changed?
Sana değiştiğimi söylesem bana inanır mısın?
You have to believe me, Marcel.
Bana inanmalısın, Marcel.
Big brother, don't you believe me?
Ağabey! Bana inanmıyor musun?
You gotta believe me.
Bana inanman gerek.
You don't get to tell me what I gotta believe, you waste of flesh.
Neye inanıp inanmayacağımı söylemeye başlama. Seni et israfı.
You have to believe me.
Bana inanmak zorundasın.
Now if you don't believe that, I suggest you pick yourself up and show me heels.
Buna inanmıyorsanız toparlanıp ortaya çıkmanızı öneririm.
Well, you gonna believe him or me?
Ona mı inanacaksın bana mı?
Now I'm not asking you to believe me now.
Şimdi bana inanmanızı istemiyorum.
You believe me now?
Artık bana inanıyor musun?
I can't believe you're making me pay a cover for this.
Bunun için bizden para istediğine inanamıyorum.
I need you to believe me that this is real.
Quayle'le geçmişiniz olduğunu anlıyorum. Ama bana inanmalısın bu gerçek.
I think that we have a certain level of trust, so I'll believe you if you tell me that this was your wife's mistake and not yours.
Bence aramızda bir ölçüde güven var o yüzden bunun senin değil de karının hatası olduğunu söylersen sana inanırım.
Believe me when I tell you that finding your memories is our only shot at getting the Mortal Cup back. But... Look at me...
Yüzüme bak.
And if there is a shred of goodness inside of me, then I have to believe that there is a shred of goodness inside of you.
Ve eğer içimde en ufak bir iyilik kalmışsa o zaman senin içinde de en ufak bir iyilik olduğuna inanmam gerek.
Look, you have to believe me, we had no idea what Reyes was planning...
Bak, bana inanmalısın, Reyes'in ne planladığına dair bir fikrimiz yoktu.
You have to believe me!
Bana inanmak zorundasınız!
You expect me to believe that?
Buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
Why should anybody believe you more than me?
Neden senin sözün benimkinden üstün olsun ki?
Excuse me, but I believe you answer to me, not the other way around.
Kusura bakma, ama cevapları senin bana vermen gerekiyor. Benim sana değil.
I do not expect to be liked any of you, but I hope you believe me if I say I know how the hell to do to get them out of here.
Sana hiçbiri bana olması gerektiğini beklemeyin - ama bu Buradan çıkmak için bilmek bana iman bekliyoruz.
You want me to believe that the agent was corrupt Darol?
Ben Darol bozuk olduğuna inanalım?
Now, ma'am, I believe that you told me that you were gonna find me answers.
Şimdi hanımefendi, sanırım bana bazı cevaplar bulacağınızı söylemiştiniz.
You wouldn't believe me if I told you, so...
Sana söylesem inanmazdın...
You believe me now?
Bana inanıyor musun şimdi?
And believe me, that is a fight you cannot win.
Ve inan bana, bu kazanamayacağım bir savaş.
And believe me when I tell you, I thank God every day that I only lost my arm.
Ve inanın bana her gün tanrıya sadece kolumu kaybettiğim için şükrediyorum.
Believe me when I tell you it would take about that much time for us to tell the whole story. But the most important thing is that we get as close to Vandal Savage as possible.
Tüm hikâyeyi anlatacak zamanımız olmadığını söylediğimde lütfen inanın bana ama buradaki asıl önemli şey bir an önce Vandal Savage'a yaklaşmak zorunda olmamız.
What makes you think I'd believe anything you tell me?
Bana söylediğin şeylere inanacağımı nereden çıkarıyorsun?
believe you 19
you mean 3569
you mean everything to me 17
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104
you mean you don't know 16
you meant it 23
you mean now 32
you mean 3569
you mean everything to me 17
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104
you mean you don't know 16
you meant it 23
you mean now 32