You mess with me traduction Turc
457 traduction parallèle
You mess with me and I'll kick a lung out of you.
Bana bulaşanın ciğerini sökerim.
- Don't you mess with me.
- Bana bulaşma ulan
If you mess with me, my Tosa brothers will come and chop off your heads!
Benimle uğraşırsanız Tosa'lı kardeşlerim gelip kellelerinizi uçurur sizin!
How dare you mess with me saying that no money has been transferred here
Benimle kafa mı buluyorsunuz? bana gönderilen paraları siz mi yediniz?
I said to One-Eyed Charlie, this famous desperado : " If you mess with me, you should make peace with the Lord...
Tek Göz Charlie'ye, o azılı hayduda dedim ki " Benim yoluma çıkacaksan, son duanı et...
Learn how to talk properly before you mess with me.
Bana bulaşmadan önce adam gibi konuşmayı öğren.
I'll set all your toenails growing in when you mess with me! Some magician.
- Benimle uğraşırsan ayak tırnaklarını ters çevireceğim!
- Now don't you mess with me, boy.
Benimle dalga geçme evlat.
You mess with me, and you better have a goddamn sense of humor... the size of Lake Michigan to find something to laugh about.
Eğer benimle uğraşırsan birşeylere gülmek için.. .. Michigan gölü kadar bir mizah anlayışın olsa iyi olur!
- For your sake, I hope so. Because you mess with my brother, you mess with me.
- Umarım edersiniz çünkü eğer kardeşime bulaşırsanız beni karşısızda bulursunuz.
You mess with my mother, you mess with me.
Annemle uğraşırsan, karşında beni bulursun.
I'm telling you- - don't you mess with me!
Sana söylüyorum! Benimle oyun oynama
You wanna mess with me, sonny boy, come on!
Belanı bende arıyorsan, durma!
Mess with me, fatstuff, I'll bust you up.
Bana bulaşırsan ananı bellerim şişko!
Now you listen to me. Before you mess around with other people's lives, you better take a look at your own.
Başkalarının hayatına karışmadan evvel kendi hayatına bak.
Let me help you with that mess.
Sana yardım edeyim.
I don't want to mess with you please excuse me
Şimdi gitmem gerek! Pardon!
You two made this whole mess just for the jewels not to supply me with machine guns.
Bütün bu rezaleti sadece mücevherler için çıkardınız. Bana makineli tüfekleri sağlamak için değil.
Mess with me now, you'll regret it later.
Beni şimdi zor duruma düşürürsen, ileride bundan pişmanlık duyacaksın.
I'll get you out of this mess, but you've gotta come back to Albuquerque with me and testify.
Seni bu karışıklıktan kurtaracağım, ama sende tanıklık etmek için benimle Albuquerque'ye geleceksin.
Will you clear up this hideous mess for me with all the brilliance and discretion for which you are world famous?
Bütün o dehanızla bu korkunç karmaşaya son verip dünyaca bilinen sessizliğinizi koruyacak mısınız?
You want to mess with me?
Bana bulaşmak mı istiyorsun?
You live with her and you tell me not to mess with broads.
Onunla birlikte yaşıyorsun, buraya getiriyorsun ve bana karıları işe karıştırmamamı söylüyorsun.
You, Nicky, you're what's the matter with me. You're always making your life a mess, and I'm always getting you out of it.
Hep hayatını karıştırıyorsun ve seni ben kurtarıyorum!
Mess with me and you'll be sorry.
Sakın bana bulaşayım deme.
Mess with me and you're right back in.
Benimle oyun oynarsan hemen geri dönersin.
Someone messes with you, they mess with me.
Biri seni üzerse, karşısında beni bulur. Öyle.
You tried to mess with me...
Başımı belaya sokmaya çalıştınız...
Why don't you help me with this Moramax mess?
Tabii sıkıIırsın, bu doğal, çünkü hiçbir gayen yok.
You don't want to mess around with me.
Benimle takılmak istemezsin.
I know what you're capable of, L.J. Don't mess with me... or you'll find out what I'm capable of.
Neler yapabileceğini biliyorum L.J. Bana kazık atma yoksa sen de benim neler yapacağımı görürsün.
DON'T MESS WITH ME, SAM. WHAT DO YOU GOT?
Benimle uğraşma, Sam.
You no mess with me, OK?
Bana bulaşma, tamam mı?
You cops ought to know better than to mess with me and my White Boys.
Siz polisler benim Beyaz Çocuklarıma bulaşmanın ne demek olduğunu bilmelisiniz.
You want to mess with me?
Başımı belaya mı sokacaksın?
Spenser mess with you, he gotta deal with me, too.
Spenser seninle uğraşırsa, benimle de işi var demektir.
- I told you, don't mess with me.
- Sana söylemiştim, benimle uğraşma.
Ratan, I warn you. Don't mess with me.
Neden, korktun mu?
That's why I have to ask you to leave. Don't mess with me, kid.
Benimle uğraşma, ufaklık.
You want to mess with me?
Benimle dalaşmak mı istiyorsunuz?
The director himself sent me here... to clean up that mess you started with that raid on The Daily Planet.
Daily Planet'e baskın yaparak başlattığın pisliği temizlemem için bizzat müdür buraya beni gönderdi.
- I want that kiss! - You don't wanna mess with me.
Öpücük istiyorum.
This one with mustard. Now give me $ 3 50 bucks... or you're gonna be a mess for your date.
Şimdi, bana $ 350 ver bütün buluşmayı mahvet.
Mess with me, I'll slice her up and mail her back to you in little pieces.
Bana bulaşırsan, onu sana ufak parçalar halinde postalarım.
Mess with me, that's what you get.
Bana bulaşanın sonu böyle olur işte.
- Could you not mess with me?
- Benimle uğraşmasan olmaz mı?
You don't mess with me, Canyon
Benimle başa çıkamazsın, Canyon.
You really wouldn't be in this mess if it weren't for me, and I don't think you'll be any safer with us, but...
Eğer bana yardım etmeseydin, bu müşkülata karışmayacaktın aslında. Bizimle pek güvende olacağını da pek sanmıyorum, ama...
I am a sticky mess. Let me help you with that.
- Durun da size yardım edeyim.
I'm sorry I got you into this mess, Xena... But I'm glad you're with me.
- Seni bu pisliğe soktuğum için özür dilerim, Zeyna... ama benimle birlikte olduğun için mutluyum.
But if you ever mess with me again I'll rip out your eyes and rape your skull.
Ama bir daha bana bulaşacak olursan... gözlerini oyar, kafanı düzerim. Fransızcamın kusuruna bakma.
you messed up 33
with me 1243
with men 23
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
with me 1243
with men 23
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
you made it 730
you meant 25
you miss me 101
you mean you don't know 16
you meant it 23
you mustn't 153
you missed me 68
you must be tired 132
you made your bed 27
you mean her 17
you meant 25
you miss me 101
you mean you don't know 16
you meant it 23
you mustn't 153
you missed me 68
you must be tired 132
you made your bed 27
you mean her 17