Bend over traduction Turc
714 traduction parallèle
Bend over.
Öne eğil.
And the thinnest little birch tree, it'll bend over dancing... and spring right back up again on its two little feet.
Ve en incesinden küçük bir huş ağacı bile dans eder gibi eğilecek iki küçük ayağı üzerinde tekrar doğrulacaktır.
If you put up a rubber canvas like this... over a frame such as this one... and then you put the whole thing on top of the bath like this, then you won't have to bend over so much when you bathe him.
Kauçuk bezi bu şekilde asarsan... Aynı bunun gibi çerçevenin üzerine... Sonra da her şeyi böyle banyonun üstüne koyarsın.
Out. All right, bend over.
Ver.
Drop your pants and bend over the table.
Pantolonunu çıkart ve masanın üzerine eğil.
Bend over. Wind the rope tight.
İpi sıkıca sar.
When you bend over, I'm ashamed of your cleavage.
Eğildiğin zaman, utanıyorum. İçine düşüyorlar.
In September, when I watched the official sacking of Carmelite Convent I had to bend over in the courtyard and vomit as I watched my prophecies coming true and women running by, holding in their dripping hands the severed genitals of men.
Eylül'de, Carmelite Manastırı'nın resmî olarak yağmalanışını izlerken avluda eğilip kusmak zorunda kaldım çünkü kehanetlerimin gerçekleştiğini görüyordum kandan vıcık vıcık olmuş ellerinde erkeklerin koparılmış cinsel organlarıyla koşuşan kadınları izledim.
She bend over to get coffee you grab her, push her on kitchen table and zoink!
Kahveyi almak için eğildi sen de onu yakalayıp mutfak masasına yatırdın ve yapıştırdın.
Bend over.
Eğil.
Just bend over.
Eğil hadi.
Now then, face the wall bend over and touch your toes.
Öyleyse yüzünü duvara dön eğil ve ayak uçlarına dokun.
You bend over and kiss my ass, baby.
Eğilirsin ve kıçımı öpersin yavrum.
You gonna bend over for him and piss for him?
Onun için eğilip, işeyecek misin?
If your neck was any stiffer you couldn't even bend over to pull your boots on!
Eğer bu kadar dik kafalı olursan çizmelerini giymek için eğilemezsin.
I said to bend over, pick up the belt and bring it right here to me, now!
Dedim ki eğilip o kemeri al ve buraya bana getir, derhal!
After a few days, he can't even bend over.
Birkaç gün sonra, eğilemiyordu bile.
If you bend over, you get more tips when you're working.
Servis yaparken eğilirsen, daha çok bahşiş toplarsın.
He used to make me bend over while he whipped me with his belt.
Eğilmemi söyleyip bana kemeriyle vururdu.
" All right, Harry, bend over.
" Pekala Harry, eğil bakalım.
Bend over!
Eğil.
Bend over.
Yapamam!
Ali had to bend over backwards to keep the boss from finding out.
Ali, patronu bu durumu öğrenmesin diye epey uğraşmıştı.
You ought to have us turn around and bend over.
Pantolonlarinizi da indirin desen iyi olur.
All right, whenever you get ready, just... bend over the table there, trapdoor down.
Tamam, hazır olduğunda. Şuradaki masaya sırt üstü uzan... Başın dolaba doğru,
Bend over.
Öne eğilin.
Turn around, bend over.
Arkanı dön, eğil.
Bend over and point your toes in.
Eğil ve başparmaklarına bak.
Bend over, I'll drive you home, baby.
Kıvrıl, Seni eve götüreyim, fıstık.
Okay, strip him down, look in his eyes, look in his ears, look in his nose... and have him bend over and touch his toes and look up there.
Tamam, soyun, gözlerine bakın, kulaklarına bakın, burnuna bakın... ve parmak uçlarına değinceye dek eğip orayada bakın.
Bend over Let me see you shake your tail feather
Bendover Let meseeyoushakeyourtailfeather
You bend over and pick'em.
- Çok basit. Eğil ve topla.
I can't wait to bend that rifle he calls Betsy over his head!
Tüfegimi kafasinda kiracagim günü sabirsizlikla bekliyorum!
Right over there, beyond that bend.
Evet, ilerideki dönemecin orada.
Bend your body over a little.
Şimdi biraz öne doğru eğil.
Once over the rise and round the bend, then along a piece.
Önce rampa, sonra viraj, sonra biraz daha yol.
I knew all about the plans he and Cody Clark had... for taking over Medicine Bend.
Medicine Bend'i ele geçirmek için Cody ile ne planladıklarını biliyordum.
bend you over and then paddle your fanny till you can't sit down.
Önce sana yardım ederler sonra... poponun üstüne oturamayacağın kadar talepte bulunurlar.
- Bend over and touch your toes.
Pekâlâ, eğil.
Especially people who bend shovels over my head.
Özellikle eğilmişken başıma kürekle vuran biri.
Bend your head over your shoulders.
Başınızı omuzlarının üzerine bükün.
When we're ready, let's bend a gun over his head and take the gold.
Hazır olduğumuzda, kafasına silahı dayayalım ve altını alalım.
Bend over farther.
Öne doğru tut.
NOW, THE JAPANESE HAVE A MAN WHO CAN BEND HIS LEG BACK OVER HIS HEAD AND BACK AGAIN WITH EVERY SINGLE STEP, WHILE THE ISRAELIS...
Japonların her adımda bacağını başının üstünden geriye eğip tekrar öne getirebilen bir adamı var.
Bend over, please.
Eğilelim lütfen.
Come on, bend over.
Ona göre bu, bir tür... aşırılıkmış, ama bana sorarsan saçma sapan bir şey. Hadi, domal.
Bend over...
Eğil...
Didn't we used to call you "bend'er over"?
Okuldayken sana "Eğil, Bender." demez miydik, hah?
- "Bend'er over." Everybody said it.
- Bunu herkes söylerdi. - Bu doğru değil!
Don't forget to bend your knees when you hit, to take the shock out of it and roll over.
Unutmayın, yere temas ettiğinizde şoku azaltmak için dizlerinizi iyice kırın ve yuvarlanın.
Bend over.
Yaklaş iyice.
over 4462
overwatch 37
override 23
overseas 32
overall 83
overdose 32
overtime 31
overboard 24
overnight 112
overkill 28
overwatch 37
override 23
overseas 32
overall 83
overdose 32
overtime 31
overboard 24
overnight 112
overkill 28
overwhelmed 35
overrated 36
overreacting 19
overload 17
over radio 116
over to you 62
over there 2200
over pa 22
over and over again 128
over here 3451
overrated 36
overreacting 19
overload 17
over radio 116
over to you 62
over there 2200
over pa 22
over and over again 128
over here 3451