But here's the thing traduction Turc
627 traduction parallèle
But now I feel like I did the right thing by continuing to come here for Joong Won's sake.
Sonra Joong Won'u düşününce buraya gelmeye devam etmenin iyi olduğuna karar verdim.
Here's the thing, I-I'd love to be a bridesmaid, but I don't think it would be fair for me to be a bridesmaid and for Valencia not to be.
Durum şu ki, bir nedime olmayı çok isterim ancak benim olmam ve Valencia'nın olmamasın adil olduğunu düşünmüyorum.
I don't mean to be rude, but that's the sort of thing I'd expect one of the patients here to say.
Kabalık etmek istemem, ama bu hastalarımdan duymayı bekleyebileceğim bir şey. Evet.
That's fantastic enough in all conscience, but an even more fantastic thing has just happened right here at the airport.
Bu bile kulağa inanılmaz geliyor olmasına rağmen buradaki havaalanında bundan daha inanılmaz bir olay meydana geldi.
Talking of the village, by the by, I don't know if you're thinking of sending any of your efforts here to some periodical, but there's just one thing.
Bu arada, köyden bahsetmişken. Burada çektiğiniz resimleri bir dergiye göndermeyi düşünüp düşünmediğinizi bilemiyorum ancak bir şey var.
They might be saying the same thing over here but it sounds better in French.
Belki burada da aynısını söylüyorlar ama Fransızcası kulağa daha hoş geliyor.
Stephen here got himself a game leg, but we all made it... and I suppose that's the main thing.
Stephen için bir bacağa mal oldu ama hepimiz başardık. - Ve bence önemli olanda bu.
We won't go out any more than we have to, but there's one thing we should arrange, whether Mother comes here or the boys go and stay with her.
Gerekmedikçe dışarı çıkmayacağız, ama bir şeyi ayarlamalıyız. Ya annem gelsin, ya da çocuklar ona gitsin.
It's a funny thing, but none of the murders here were just ordinary.
Garip bir durum ama buradaki olmuş hiçbir cinayet sıradan değildi.
But you're not leaving here with the money and that's the main thing.
Ama buradan o parayla gidemezsiniz. Asıl mesele bu.
You've only been here a short time, but there's only one thing to learn - obey the rules, and we will take good care of you.
Kısa bir süredir buradasın, ama öğrenecek zaten tek bir şey var - kurallara uy, biz de sana iyi davranalım.
Well, I was just wondering if you were going to hang around or not. We don't know one another, but my name is Black. Here's the thing.
Burada kalıp kalmayacağınızı öğrenmek istemiştim.
But here's the thing.
Fakat işte bu.
- But here's the thing.
- Ama burada bir şey var.
She pretends the whole thing never happened. But it was Nola. Or some other crazy you have stashed away up here.
Hiçbir şey olmamış gibi davranıyor ama bunu yapan Nola ya da yukarıda sakladığın başka bir kaçık.
I haven't been in this house long, thank goodness... but Mrs. Tander, who's been here since the first wife, could tell you a thing or two.
Tanrıya şükür ki, uzun süreden beri bu evde değilim,.. ... ama piskoposun ilk eşinden beri burada olan Bayan Tander'in size söyleyecek bir çift sözü mutlaka vardır.
All right, the thought has crossed my mind, if something should happen, I'll go along with it, but if it doesn't, it's no thing to me, because that's not what I'm out here for.
Pekala, bişeyler olduğunda, kafamdan bişeyler geçerse, Onunla birlikte gideceğim, ama o olmazsa, benim için ifadesi olmaz, çünkü o yok ve ben burda yaşıyorum.
But we don't even know if the damn thing works. Here you go, lady.
- Lanet şeyin çalışıp çalışmadığını bile bilmiyoruz.
But here's the thing.
Anladınız, değil mi?
But here's the thing - and there's really know way of getting around this -
Ama mesele şu ve gerçekten bundan kurtulmanın bir yolu yok.
It ´ s just not the done thing. Maybe in Sweden, but not here.
Belki bunu İsveç'te yapabilir ama burada olmaz.
But here's the coolest thing.
Ama en harika tarafı şu.
So I can go,'Here, I didn't write this but whatever they wrote, I think the same thing.'"
Böylece gidip,'Bak, bunu sana ben yazmadım ama her ne yazdılarsa, ben de aynısını düşünüyorum. "'
See, the thing is, I'm in an awkward position here because I don't wanna get between you two guys but I need a dry-cleaning ticket that's in the pocket of those pants.
Bak. Çok kötü bir durumdayım, çünkü ikiniz arasında yer almak istemiyorum, ama şu anda o pantolonun cebinde olan fiş koçanına ihtiyacım var.
Look, Dr. Kessler, I don't mean to doubt your little pleasure pouch here. But, see, you're dealing with a guy who's had the real thing more times than there are stars in the sky.
Bakın Dr. Kessler, Küçük zevk kıyafetinizden şüphe ettiğimden değil ama gökyüzündeki yıldızlardan daha çok gerçek deneyim yaşamış biriyle karşı karşıyasınız.
It is a thankless, exhausting job, but I do it and the only thing I ask in return is that you bring Dad back here and you failed.
Teşekkürsüz, yorucu bir iş, ama yapıyorum ve karşılığında istediğim tek şey babamı buraya getirmendi ve sen başarısız oldun.
But here's the odd thing, Mrs. Lynskey.
Ama garip olan Bayan Lynskey,
But one thing's certain, we're not going to find the answers sitting here staring at the viewscreen.
Ama bir şeyden eminim ki... burada dikilip, ekrana bakarak yanıtları bulamayacağız.
But I'm here, and I'm trying to do the right thing.
Ama buradayım, ve doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum.
I Iove dogs £ ¬ but in case you haven't noticed... the Iast thing that we need around here is something else that eats and poops.
Köpekleri severim Ama şu durumda farkına varamadıysan... Şuanda ihtiyacımız olan son şey yemek yiyen ve sıçan birşey.
I came here to rescue you but there's a really big spider the best thing that ever happened to me.
Gerçi buraya seni kurtarmaya gelmiştim ama... Dev bir örümcek bana doğru geliyor. Burada sıkışıp kalmak başıma gelen en güzel şey gerçekten.
But it's the same thing as when we first moved in here.
Ama buraya ilk taşındığımızda olan şeyle aynı çıktı.
But here's the thing about wives.
Belki de geri gidip adamı öldürdü. - Hayır öldürmedi.
Yeah, but here's the interesting thing.
Evet, ama ilginç olan şey burada.
But let's just find the thing and get out of here.
Ama şu şeyi bulup gidelim buradan.
But here's the thing.
Ama bir şey var.
- But here's the weird thing.
- Ama garip bir şey var.
- Well, that's the last thing I want, but I'm hitting my head up against the wall here, honey.
- İstediğim son şey bu. Ama boşa çabalıyor gibiyim, tatlım.
But here's the really silly thing, Peter.
Ama saçma olan şey burda Peter.
Maybe he's willing to go to the world to come but if he's stuck here on this earth I know one thing that no man wants to go through life without.
Belki gitmek istiyor ama kalacaksa hiçbir erkeğin ayrılamayacağı bir şey var.
But here's the critical thing.
Ama burada kritik bir nokta var.
But here's the thing.
Bir sorun var...
I'm in your shoes, I'm thinking the same thing, but here's the deal.
Anlıyorum. Yerinde olsam ben de aynı şeyi düşünürdüm.
It's one thing to usurp the couch but another to come back here and best my social standing.
Kanepeyi gasp etmen bir şey ama buraya gelip sosyal hayatımı baltalaman başka bir şey.
But here's the thing : Everybody's doing it
Ama herkes yapıyor.
It's one thing running around here trying to track the bag but cops?
Çantanın izini sürmek tamam.
See this woman coming along here now : she's the type that always orders the same thing, but she still needs you to ask her each time what she wants.
Şuraya gelen bayan var ya her zaman aynı içkiyi söyler. Ama yine de her geldiğin de ne istediğini sor.
- We can make you a latte here. - You know, the thing that's hard... about having been on a successful show... is that it's great... but everybody identifies me with Elaine.
- Biliyorsunuz ki çok başarılı bir dizide oynamak harika bir şey ama herkes beni Elaine'le özdeşleştiriyor.
But here's the thing that I want to say.
Ama söylemek istediğim bir şey var.
- No, but here's the thing, guys, you know the part where the prince comes home weary from his long journey?
- Hayır, ama önemli olan şu... Prensin uzun yolculuktan yorgun döndüğü kısım var ya, gelip birinizin üstünde dinlenecek.
Yeah, but the important thing here is that you were working as a team.
Ancak burada önemli olan bir takım halinde çalışmış olmanız.
but here's the problem 16
but here's the deal 31
but here's the good news 17
here's the thing 1106
the thing is 2099
the thing 152
the thing is that 20
the things 18
the thing was 19
but how 718
but here's the deal 31
but here's the good news 17
here's the thing 1106
the thing is 2099
the thing 152
the thing is that 20
the things 18
the thing was 19
but how 718
but he doesn't 34
but here we are 98
but here i am 78
but here it is 16
but he didn't answer 18
but here you are 88
but he didn't 242
but how are you 17
but here goes 21
but here 306
but here we are 98
but here i am 78
but here it is 16
but he didn't answer 18
but here you are 88
but he didn't 242
but how are you 17
but here goes 21
but here 306
but hey 394
but he can't 43
but he wasn't 66
but he never did 33
but he is 82
but he's a good guy 21
but honestly 228
but he's gone 56
but how do you know 41
but he's not here 42
but he can't 43
but he wasn't 66
but he never did 33
but he is 82
but he's a good guy 21
but honestly 228
but he's gone 56
but how do you know 41
but he's not here 42
but how did you know 21
but he did 135
but he won't 43
but he 351
but he's a good man 17
but he's dead 84
but he isn't 29
but he did 135
but he won't 43
but he 351
but he's a good man 17
but he's dead 84
but he isn't 29