But we'll get there traduction Turc
144 traduction parallèle
I don't know, but we'll find out when we get there.
Bilmiyorum, oraya gidince öğreneceğiz.
Maybe the road is long and hard, but we'll get there and we'll see a better world.
Belki bu yol uzun ve zor ama... oraya ulaşacağız, daha iyi bir dünya olduğunu göreceğiz.
It's gonna be a fight all the way... but we'll get there.
Yol boyunca mücadele edeceğiz.
Well, we'll get the answer out there, but the Lord help us if it ain't the right one.
Cevabı öğreneceğiz. Olmamışsa, Tanrı yardımcımız olsun.
But if we're going to get you to Metaluna alive, there's a little procedure you'll have to go through.
Ama sizi Metaluna'ya sağ salim götürmek istiyorsak,... size uygulamamız gereken ufak bir prosedür var.
But if we get pinned down, we'll need Captain Cooney to get us outta there.
Ama kıstırılacak olursak, Yüzbaşı Cooney'nin desteği gerekecek.
I don't know exactly how to say this, but, well, if there's another mudhole in Arizona, we'll get stuck in it, and...
NasıI desem bilmiyorum ama eğer Arizona'da da böyle bir çamur varsa kesin içine saplanırız...
There'll be no evacuation, Jim. But perhaps we should go back and get you straightened out.
Boşaltma olmayacak, ama belki dönüp senin durumunu düzeltebiliriz.
We'll see, but let's get there first.
Bakarız, ama önce oraya bir gidelim.
But if the hostiles come in behind us, and if they're waiting for us below, we'll never get out of there.
Ama düsman arkamzdan geIiyorsa, ve asagda bizi bekIiyorIarsa, oradan asIa sag çkamayz.
I don't know exactly, but I'll find it when we get there.
Tam yerini bilmiyorum ama gidince bulurum.
Not yet, Miss Rispoli, but when we get there, I'll let you know.
Henüz değil. Orada olduğumuzda söylerim.
Because it ain't gonna be too exciting, now, but we'll get you there on time.
Çünkü bu şimdilik çok eğlenceli olmayacak, ama sizi oraya zamanında ulaştıracağız.
We'll get there, but do not touch me!
Gideceğim, ama bana dokunma!
We'll do that. But first. wait till we get there.
Oraya varana dek bekle.
When do we pick up that eagle? Tomorrow? There'll be nothing but feathers left after the coyotes get through.
Çakallar bulursa geriye tüylerinden başka bir şey kalmaz.
i'll try to leave it once we get there but... you don't know if you can.
Oraya vardığımız zaman ayrılmayı deneyeceğim ama.. Yapabileceğinden emin değilsin..
Still a long way, but we'll get there.
Hala yolumuz uzun ama varacağız.
If I say lunch is at'l, then I figure if I get here at 12 : 40, we'll get there in plenty of time, which is fine, but what I don't count on is the 20 minutes of abstract busyness that goes on after I get here.
Eğer yemek saat 1'de dersem ve sonra oraya 12 : 40'ta gidersem o zaman bir sürü zamanımız olur ki, bu iyidir ama benim güvenmediğim şey ben buraya geldikten sonraki 20 dakikalık iş yokluğudur.
( Woman ) Then there's always anal sex to consider as well, but we'll get to that later.
Sonrasında isterseniz anal sekse herzaman geçebilirsiniz, ama buna sonra değineceğiz.
And then there'll be a "could be" and a "perhaps"... and maybe even a "shut up, Mommy", but now we just have to get to "yes".
Daha sonra "belki" veya "bakalım" diyebilirsin..... hatta "kapa çeneni anne" de diyebilirsin, ama şimdi sadece "evet" de.
Data and I ran into trouble accessing the medical files but with time we'll get there.
Data ve ben tıbbi kaynaklara ulaşmakta sorun yaşadık... ama zamanla oraya da ulaşacağız.
Get us close, but keep us out of sensor range. We'll take a Jumper from there.
Bizi yakınına götür, ama tarayıcı menzilinden uzakta tut.Oradan Jumper'la devam ederiz.
Good, but we'll never get our lines in there.
İyi ama hortumlarımız oraya kadar asla yetişmez.
You can get it in Athens, but by the time we get there... -... it'll be too late.
Onu Atina'da alabilirsin ama oraya vardığımızda, çok geç olmuş olacak.
But we'll get there.
Yine de başaracağız.
I want to save them, but if we get captured or killed, there'll be nobody left - To blow this ship before it gets to Earth.
Ben de onları kurtarmak istiyorum ama yakalanır veya öldürülürsek Dünya'ya varmadan önce gemiyi patlatacak kimse kalmaz.
But we'll speak I get there.
Oraya gelince konuşuruz. Tamam mı?
We walk and walk and walk but we'll never get there in time.
Yürüyoruz yürüyoruz da yürüyoruz. ama oraya zamanında varamıyacağız.
I'll get us as close as I can, but it'll be night fall before we get there.
Olabildiğince yaklaşacağım, ama oraya varmamız geceyi bulur.
It needs a little work, but we'll get there.
Biraz işi var, ama hallederiz.
You know, once we get our enhanced warp drive back on line, we'll be on our way home. But it'll still take months to get there. You can spend that time in the brig, or... you can become part of this crew.
Bölüm
Might get there after dark but- - we've got plenty of water and we'll be ok.
Oraya karanlık olmadan önce gidemeyeğiz ama yeterince suyumuz var ve herşey düzelecek.
With any luck, we'll be back with Ortiz before you get this, but in case you're looking for us, we're headed for Benisara to look for her there.
Şansımız yaver giderse siz bunu almadan önce Ortiz'i bulmuş oluruz. Bizi ararsanız haberiniz olsun. Benisara'ya onu aramaya gidiyoruz.
But see, we're all there trying to map out a game plan and rehearsal schedule... and I'm sure whatever you two are talking about here... is so much more fascinating and important and, let's just say it, fun... but I'd really like to get an'A'on this assignment, and to do that... you'll have to discuss your sock hops and clambakes some other time.
Şurada plan yapmaya çalışıyoruz. Eminim konuştuğunuz konular çok daha ilğinç,.... ... önemli ve eğlencelidir, ama bu ödevden A almak istiyorum.
We've got some things to work out but we'll get there. We'll get there.
Halletmemiz gereken bazı meseleler var ama başaracağız.
The big concern for them is... will they have a home to return to? I don't know what to expect to find... when I get back there... but I'm sure we'll be talking with the insurance company. Well, we do have insurance, thank God.
Ne yapacağımı bilemiyorum... fakat, sanırım sigorta şirketiyle görüşeceğiz... sigortaya gitmek zorundayız... sanırım uzun zaman alacak... ve bir çocuğumuz var.
But, if we get his DNA, there's a chance we'll get him.
Eğer DNA'sını alabilirsek onu yakalayabilme şansımız olur.
But when he comes, call for us and we'll get you out of there.
Geldiğinde bizi çağır ve seni oradan çıkaralım.
Now, we all know that the shortest distance between two points is a straight line, but even if there's no traffic- - a bit of a stretch even in our imaginary Manhattan- - it'll still take us some amount of time to get there.
İki nokta arasındaki en kısa yolun bir doğru olduğunu bildiğimizden, hiç trafik olmadığını varsayarak hayali Manhattan örneğimizi biraz daha zorlasak bile, yine de, istediğim yere ulaşmam biraz zaman alır.
Well, we'll see if we can't arrange that sometime. But the ceremony's about to start, I better get back out there.
Tören başlamak üzere.
Some things could have been smoother, but we'll get there.
Bazı şeyler daha iyi yapılabilirdi, ama oraya da varacağız.
There is still one member of our command missing... but I'll begin the introductions, so we can get to work right away.
Bir üyemiz eksik, ama tanıştırma işine başlıyorum, böylece hemen işimize bakabiliriz.
I'm gonna be honest, I'm a little lost, but, you know, once we get back on the highway, we'll be there soon, don't worry.
Dürüst olacağım, kayboldum gibi ama... otoyola geri döner dönmez, kısa zamanda orada oluruz, endişelenme.
It's bad enough she says we'll be buried there, but then we get a brochure?
Crown Ridge'e gömüleceğimizi söylemesi yeterince kötüydü.
First two days, you'll be on your ass, but we'll get you there.
İlk iki gün, kıçının üstünde olacaksın, ama seni oraya getireceğiz.
But they'll use a public phone, and be gone by the time we get there.
Fakat genellikle umumi telefon kullanırlar ve biz oraya vardığımızda gitmiş olurlar.
I wouldn't call this torture yet at all, but I'll let you know when we get there.
Buna şimdilik işkence demezdim, fakat işkenceye başladığımızda sana haber veririm.
I could use the address to calculate the planet's location in space. But we'll need a ship to get there.
Adresi gezegenin yerini belirlemek için kullanabilirim, ama bir gemiye ihtiyacımız olacak.
But there is still a chance that we'll get going?
Ancak yine de kalkacak, öyle değil mi?
But I think I'll keep more specific directions to myself until we get there together.
Sanırım diğer ayrıntıları kendime saklayacağım, oraya gidene kadar. Beraberce.
but we'll see 21
but we'll figure it out 16
we'll get there 126
get there 58
but why 1666
but why not 79
but why me 74
but why are you here 25
but why now 44
but why you 19
but we'll figure it out 16
we'll get there 126
get there 58
but why 1666
but why not 79
but why me 74
but why are you here 25
but why now 44
but why you 19
but why here 30
but what 850
but we haven't 20
but what about 35
but whatever 187
but we're friends 22
but we're okay 18
but what can i do 75
but wait 362
but we can't 95
but what 850
but we haven't 20
but what about 35
but whatever 187
but we're friends 22
but we're okay 18
but what can i do 75
but wait 362
but we can't 95