English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / But whatever

But whatever traduction Turc

4,681 traduction parallèle
Weird, but whatever.
Garip ama neyse.
I on't know what happene, but whatever it is, we can hanle it.
Ne olmuş bilmem ama, her neyse başa çıkabiliriz.
But whatever it is, your father risked death to stop it.
Her neydiyse, baban onu durdurmak için ölümü göze aldı.
But whatever is decided, I will represent our thoughts at the meeting of the Chester Council Planning Department on Friday morning.
Neye karar verilirse verilsin, cuma sabahı Chester Meclis Planlama Dairesi'nin toplantısında fikirlerimizi aktaracağım.
These are fine, Queenie, but whatever you do, don't go near Grandad's auriculas.
Bunlar olur, Queenie ama ne yaparsan yap sakın büyükbabamın orikülalarına yaklaşma.
But whatever they were, you decided a long time ago that they were much more important than being honest with the people who actually care about you.
Ama onlar her ne ise, uzun zaman önce, sebeplerinin seni gerçekten önemseyenlere karşı dürüst olmaktan daha önemli olduğuna karar vermişsin.
I don't know what you're talking about, but whatever you found is not mine.
Neden bahsettiğini hiç bilmiyorum ama her ne bulduysan bana ait değil.
But whatever you plan on doing, do it quickly... we are running out of time.
Ama planın neyse elini çabuk tut vaktimiz tükeniyor.
But whatever you and Ted decide is fine by me.
Ted ile neye karar verirseniz bana uyar.
But whatever that is, you should go to a hospital.
Ama sendeki neyse bir hastaneye görün bence.
Okay, that's bullshit, but whatever.
Peki, saçmalık bu ama her neyse.
But whatever you do, don't smash it!
Ama ne yaparsan yap ezerek yapma.
and I was like, "well, actually, it was $ 2'cause I did it once when you weren't looking," but whatever.
"Bahşiş için sağ olun." dedi. Ben de : "Aslında 2 dolardı çünkü ilkini attığımda bakmıyordun." ama önemi yok.
Look, I don't know what's gonna happen. But whatever's out there, we're gonna face it together.
Beni dinle neler olacağını hiç bilmiyorum ama dışarıda ne olursa olsun bunu beraber göğüsleyeceğiz.
And we'll do whatever's necessary to get Hydra intel from you, but your torture...
Hydra'ya dair bilgileri senden almak için gereken her şeyi yapacağız ama işkencen dâhili olacak.
I'm doing whatever I can to track down its whereabouts, but... as soon as the sample left my office, it's as if it simply vanished.
Bulmak için elimden geleni yapıyorum ama odamdan çıktıktan sonra örnek adeta yok olmuş.
I could've put some stitches or whatever, but...
Ben de bandajlayabilirdim.
I mean, I might piss a few people off along the way, but I always get'em whatever it is they need.
Elbette bana kızan insanlar da var ama ihtiyacı olan herkese yardım ederim.
I'm willing to tell you whatever you want to know, but only if you agree to spare the lives of everyone else in this courtroom.
Bilmek istediğin her şeyi anlatacağım. Ama burada bulunan herkesin hayatını bağışlarsan.
Look, I'm sorry for having to say this, but... whatever happened to Miles, if he could've got out by now, he would've.
Dinle, sana bunu söylediğim için üzgünüm ama Miles'ın başına ne geldiyse kurtulmuş olsa şimdiye kadar kurtulurdu.
Bring it to me. Whatever it is, it'll make you angry, but bring it to me.
O her neyse, seni kızdıracak, ama bana getireceksin.
You actually made a good plan but, that's life you just take pot luck and eat whatever it is.
Aslında iyi plan kurmuşsunuz, ama Allah'ın işi işte kısmette ne varsa onu yiyiyor insan.
I'll give you whatever you want, but please, the one thing I want
Ne isterseniz veririm ama lütfen tek istediğim kızımla konuşmak.
I will do whatever this abductor wants, but be clear...
Kaçıran kişi ne istiyorsa yapacağım ama şunda anlaşalım...
I really appreciate it, you guys, but I'm here for whatever you need.
Gerçekten müteşekirim çocuklar. - İstediğiniz bir şey varsa yanınızdayım.
My son loves these animals, but he'd do whatever it takes to protect us all.
Oğlum o hayvanları seviyor ama hepimizi korumak için ne gerekiyorsa yapardı.
Look, I don't want to be an asshole Or whatever, but if you know who killed chuchito, You got to tell us, man.
Bak, götlük yapmak istemiyorum ama eğer Cunchito'yu kimin öldürdüğünü biliyorsan, bize söylemelisin, adamım.
Take her far away from whatever it is she's suspicious of, but please, just get her some help.
Onu bütün şüphelendiği şeylerden uzağa götür. Ama ne olursa olsun, yardım edecek birilerini bul.
Well, I'm glad we all agree the client is going to love having a woman's point of view- - or whatever Peggy counts as- - but is Don not even on the list?
Bir kadın bakış açısının müşterinin hoşuna gideceği konusunda hepinize katılıyorum. Ya da Peggy'nin katkısının hoşuna gideceği konusunda. Ancak Don listede bile yer almıyor mu?
I didn't know how dire it was, but if you need money- - whatever you want, whatever you need.
Durum ne kadar kötüydü bilmiyorum ama paraya ihtiyacın varsa halledebilirim. Ne istersen, neye ihtiyacın varsa.
Look, I'm not a cop, and I don't care about whatever scam you're running here, but I need to find Jack Fuller now.
Bak, ben bir polis değilim, ve burada kimin için çalıştığın... umurumda bile değil. Ama Jack Fuller'i bulmak zorundayım.
And you might be fine with whatever shade of charcoal this is, but I sure as hell am not.
Bu neyi gölgesiyse... eminim sen bununla baş edebilirsin. ama ben yapamam.
You are my blood, but if you do something to shame me, to shame this family, I will do whatever it takes to make sure no one ever knows you belonged to me.
Sen benim kanımdansın ama bu aileyi utandıracak herhangi bir şey yaparsan senin bana ait olduğunu kimsenin bilmemesi için gereken her şeyi yaparım.
Everything that you deal with today is going to seem so trivial..... but to everyone out there, if they've had to call the police, it's a big deal so, whatever's going on in your head,
Bugün yaptığınız iş size değersiz gibi gelebilir ama insanlar polisi arıyorsa bilin ki önemli bir şey vardır. O yüzden, aklınızdan ne geçerse geçsin insanlara karşı sevecen davranın ve hak ettikleri saygısı gösterin.
But whatever it was, she were... you know, upset about it. Not yet.
- Daha çıkmadı.
Well, I doubt whatever's in there's worth dying over, But I guess we'll find out.
İçinde uğruna ölünecek bir şey olacağına şüphe duyuyorum, ama ne olduğunu bulacağız.
But whatever you're doing, it's working.
Ama ne yapıyorsanız işe yarıyor.
I don't know how much she earns, but she's overpaid, whatever it is.
Ne kadar maaş alıyor bilmiyorum ama gereğinden fazla alıyor her ne kadarsa.
An you hol onto whatever you want to, but I think you shoul hol onto that.
İstediğin şeye tutunabilirsin ama bence bu düşüncelere tutunmalısın.
But the bear is just standing guard, looking to protect those he loves from whatever may come.
ama ayı sadece korumak için ayakta duruyordur, sevdiklerini gelebilecek tüm tehlikelere karşı korumak için.
Whereas his colleagues would have a viewpoint like that but include somehow a sense of themselves, even if it was just a bit of balcony or whatever, here you get no sense of the window frame, no sense of his presence.
Aynı dönemde benzer bakış açısını kullanan ressamlar resme kendilerinden bir şey katardı. Resimde balkonun bir ucu ya da benzer şeyler görünürdü. Bu resimde pencere pervazı gibi şeyler yok.
But for whatever reason of which we can't be certain, this picture, which is probably not entirely finished but very far along, was changed.
Bir noktada Rembrandt, bizim bilmediğimiz bir nedenle bütünüyle olmasa da büyük bölümünü tamamladığı bir resmi değiştirmiş.
Look, I'm not trying to, like, tug at your heartstrings or whatever, but I threw up really hard.
Bak, kalbinin en hassas yerlerine ya da herneyse ulaşmaya çalışıyorum.. .. fakat cidden zor durumdayım.
I don't want to interfere with your life, or whatever she has to do, but I can't... I can't just chalk this up to destiny.
Hayatınıza karışmak istemem veya onun yaptıklarına ama "Kader böyleymiş," deyip unutamam bunu.
I don't know the specifics of the condition, whatever it is. But it's serious enough for her to hide it.
Hastalığı tam olarak bilmiyorum hastalığın ne olduğunu ama saklanmaması için yeterince tehlikleli.
We don't have much, but take whatever you need.
Pek fazla şeyimiz yok ama istediğinizi alabilirsiniz.
I know I shouldn't have, but I just was trying to impress him or whatever.
Yapmamam gerektiğini biliyordum, ama onu etkilemek falan istiyordum.
I asked her to come talk with you because I thought it would help you release whatever it is you feel, but I was wrong.
Seninle konuşmasını istedim.Çünkü, düşündüm ki, bu hislerinin değişmesine yardımcı olabilir, ama yanılmışım.
But you could turn it into whatever you want. Hey!
- Ancak siz neye isterseniz dönüştüre - bilirsiniz.
It's a filthy habit, but when your days are numbered, you have to do what you want, whatever the consequences.
Tahribatın pis bir alışkanlık, ama ne zaman günleri sayılı, Eğer sonuçları ne olursa olsun, ne istediğinizi yapmak zorunda.
You need to open the door. I don't know what the hell you're doing or whatever you're on, but I got a key.
Orada ne haltlar karıştırıyorsun bilmiyorum ama anahtarım var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]