Can't you see traduction Turc
13,481 traduction parallèle
Merchants are always investing in what you can see, but businessmen invest in what you can't see.
Tüccarlar gördüğü şeyi satar. Bir işadamı ise görmediği şeye yatırım yapar.
We're moving so fast, he can't see you or hear you.
O kadar hızlı hareket ediyoruz ki ne seni görebilir ne de duyabilir.
Can't you see his dick?
Şeyini göremiyor musun?
And you two see if you can't get that baby away from Murphy.
Ve siz ikiniz bebeği Murphy'den alacabilecek misiniz bir deneyin.
I can't wait for you to see it.
Görmen için sabırsızlanıyorum.
What can't you see anywhere?
Heryerde göremediğin şey ne?
You really want to find out what it's like when you can't see him coming?
Yaklaştığını göremezsen gerçekten ne olur bilmek ister misin?
You see, no matter how hard we try, we can't escape the reach of the light.
Ne kadar çabalarsak çabalayalım ışıktan kaçamıyoruz.
But until then, I don't see why you can't live in the kingdom you deserve.
Ancak o zamana kadar, hak ettiğin krallıkta yaşamaman için bir sebep yok.
You can't see a way out, but there is one. - You can start over.
- Yeni baştan başlayabilirsin.
You can't even see any future at all with me.
Benimle hiçbir gelecek göremiyorsun.
But you can see why I don't want this getting out.
Ama neden duyulmasını istemediğimi anlamışsınızdır.
You just can't see what you do to people.
İnsanlara neler yaptığını göremiyorsun.
Remember, it likes to attack when you can't see it.
Hatırladın mı, onu göremediğin zamanlarda sana saldırmayı seviyor.
Why don't you stay where I can see you?
Neden seni görebileceğim bir yerde durmuyorsun?
I think another thing, too, I think you can't see me.
Bir şey daha diyeceğim. Galiba beni göremiyorsun.
I think you can't see me.
Beni göremiyorsun bence.
I don't see how it's ever gonna work out with you and a... You can say it, dad. He's a bear.
Bu olayın nasıl yürüyeceği hakkında hiçbir fikrim yok Söylebilirsin baba, o bir ayı.
Can't you see my brother and I are having a moment?
Kardeşimle beraber duygusal bir an yaşadığımızı görmüyor musun?
! Can't you see you're all the same?
Hepinizin aynı olduğunu görmüyor musunuz?
Can't you see the poor girl's terrified?
Zavallı kızın korktuğunu görmüyor musun?
Can't you see what it's doing to the boy?
Çocuğu ne hâle getirdiğini görmüyor musun?
Can't you two see what this is doing to me?
Bunun beni nasıl etkilediğini görmüyor musunuz?
Normally, I'd make a perfectly timed butt joke here, but as you can see, I don't have my book.
Normalde popo esprisinin tam vakti ama gördüğün gibi kitabım elimde değil.
Are you so narcissistic you can't see - you're stabbing me in the back?
- Beni sırtımdan vurduğunu göremeyecek kadar narsist misin?
Can't you see we're working here?
Burada çalıştığımızı göremiyor musunuz?
You can't see me at all.
Eğer Hiç beni göremiyorum.
All right, we'll go see them one last time, but you can't tell them anything, okay?
Peki, onları son bir kez daha göreceğiz ama hiçbir şeyden bahsetmeyeceksin tamam mı?
I don't doubt that, but as you can see, I'm pretty busy.
- Ondan şüphem yok. Ama gördüğün üzere işim başımdan aşkın.
I don't see how you can even consider it.
Bunu düşünmen bile anlamsız geliyor.
I don't see how you can free dive after only an hour's instruction.
- Umarım. Sadece bir saat ders aldıktan sonra nasıl serbest dalış yapacaksın anlamıyorum.
Do you remember that fun-filled Thanksgiving we had back in 1851? You can't see it with Julian just like you couldn't see it with Giuseppe.
Julian'ın nasıl biri olduğunu göremiyorsun tıpkı Giuseppe'yi de göremediğin gibi.
Okay, I'm just gonna walk 30 feet away, and then panic because I can't see you.
Peki, 9 metre filan öteye gideceğim ve seni göremediğim için paniğe kapılacağım.
If you do happen to see my mother, you can tell her that the mayor may have pardoned her, but I haven't.
Olur da annemi görürsen, ona Başkan'ın onu affettiğini ama benim affetmediğimi söyleyebilirsin.
Why don't you get upstairs and see if you can find any tracks up top. - On it.
Neden yukarı çıkmıyorsun bakalım yukarıda bir takım izler bulabilecek misin?
Although at the moment, L is at a slight disadvantage. I can't wait to see what happens, can you?
Şuanda L dezavantajlı olsa da ne yapacağını çok merak ediyorum, ya sen?
Not if they can't see us. Toby, can you black out the cameras to the guards, just like Walt's been doing?
Toby, Walter'ın yaptığı gibi kameraları infaz korumalara kapatabilir misin?
Well, you needn't worry, as you can see.
Gördüğün gibi, endişelenmene gerek yoktu.
Antoine can't see you like this.
Antoine seni böyle görmemeli.
See, here in France, lunchtime isn't just 20 minutes where you have to stuff your face as fast as you can.
Gördüğünüz gibi, Fransa'da öğle yemeği karnınızı hızla doldurmanız gereken 20 dakikalık bir aradan ibaret değil.
And when I came to Finland, a lot of my teaching is based on what the kids want and what they see for their future, so it doesn't feel so false to say, " You can really be
Finlandiya'ya geldiğimde ise verdiğim eğitim çoğunlukla çocukların ne istediği ve gelecekten beklentileri üzerine kuruluydu.
Something I can't see is ambling around you.
Göremediğim bir şey yavaşça etrafında dolanıyor.
As you can see, they weren't very successful, but I am not one to take unnecessary risks.
Gördüğün üzere pek başarılı olamadılar. Ama gereksiz riske girecek de değilim.
- I can't see you.
-... seninle görüşemem.
You can see why a man might be getting paranoid if he wasn't already.
Çoktan paranoyaklaşmadıysa da birinin neden paranoyaklaşabileceğini anlarsın.
Can't you see that?
Görmüyor musun?
Uh... he can't see you or hear you.
Seni göremez ve duyamaz.
Can't you see it doesn't want to hurt us?
Bize zarar vermek istemediğini görmüyor musunuz?
You say it's fascinating, and yet I can see that it disturbs you, doesn't it?
- Büyüleyici olduğunu söylüyorsunuz ama yine de sizi rahatsız ediyor, değil mi?
But I must warn you, what you are about to see, can't be unseen.
Ama uyarayım. Birazdan göreceğiniz şeyi görmemiş gibi yapamazsınız.
You frustrating feline, I can't see!
Sinir bozucu kedi, göremiyorum!
can't you see me 22
can't you see i'm busy 35
can't you see it 39
can't you see that 128
can't you guess 22
can't you understand 52
can't you wait 18
can't you hear me 48
can't you talk 16
can't you tell 117
can't you see i'm busy 35
can't you see it 39
can't you see that 128
can't you guess 22
can't you understand 52
can't you wait 18
can't you hear me 48
can't you talk 16
can't you tell 117
can't you smell it 16
can't you 596
can't you feel it 34
can't you read 58
can't you hear it 44
can't you sleep 32
can't you hear 28
can't you do it 19
can't you do something 42
can't you understand that 28
can't you 596
can't you feel it 34
can't you read 58
can't you hear it 44
can't you sleep 32
can't you hear 28
can't you do it 19
can't you do something 42
can't you understand that 28
can't you go any faster 25
can't you just 33
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
can't you just 33
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see here 28
you see it 216
you seen this 17
you seem different 35
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42
you seem disappointed 18
you seem happy 44
you see here 28
you see it 216
you seen this 17
you seem different 35
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42
you seem disappointed 18
you seem happy 44