English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Close friend

Close friend traduction Turc

769 traduction parallèle
Especially for you, since you were a close friend of the victim.
Yakın arkadaşınız olduğuna göre, özellikle de sizin için.
- In my tongue, close friend.
- Benim dilimde, yakın dost.
Oh, Miss Hooper, isn't it true that for years you've been a close friend of, and, before she married, roomed with Mrs. Garrett?
Ah, Bayan Hooper, Bayan Garrett'in çok iyi arkadaşınız olduğu ve o evlenmeden önce aynı evde...
With the same amiability one tolerates only from a very dear and close friend.
Birinin ancak çok sevgili ve yakın arkadaşına gösterebileceği bir hoşgörü bu.
Yes, he's a close friend of my husband.
Evet, kocamın yakın arkadaşıdır.
Close friend, someone you know so well...
Yakın dost, çok iyi tanıdığınız biri...
The only close friend I've ever had.
Sahip olduğum tek yakın dost.
A classmate from long ago and a close friend.
Yıllar öncesinden bir sınıf arkadaşım ve çok yakın bir dostumdur.
IT WAS A CLOSE FRIEND OF MINE.
Ama dostluğumuz bitti.
He was a close friend of the Bartlows. They were flying to the lake.
- Bartlowların yakın bir arkadaşıydı Onlar göle uçuyorlardı
- Maryk was a close friend.
- Maryk iyi arkadaşımdı.
A close friend, sir.
Çok yakın bir dostumdu, efendim.
If you wanna be a... close friend, ask me something.
Yakın arkadaş olmak istiyorsan, bana bir şey sor.
I've been a very close friend of Hamer Thorne for a long time.
Hamer Thorne'a uzun bir süre çok yakındım.
It is said to have been imported by a close friend of old Mrs Armfeldt.
Yaşlı Bayan Armfeldt'in yakın bir dostu ithal etmiş.
Not what you'd call a close friend anymore but he writes to me, and I answer him.
Yakın bir arkadaş değildi. Bana yazıyor. Ben de cevap yazıyorum.
I'm a close friend of his father's.
Binbaşı Gruver'ı çocukluğundan beri tanırım.
I had a single close friend, Anastasia.
Yakın tek bir arkadaşım vardı ; Anastasia.
I didn't know much about his affairs, and there was a time there when I considered him a pretty close friend.
İlişkileri konusunda pek bir şey bilmiyorum, oldukça yakın dost olduklarını düşündüğüm zamanlar olmuştur.
Apparently, before the killings he called a close friend, begging her to go and meet his wife.
Olaydan önce bir arkadaşını arayıp karısını karşılamasını istemiş.
You have a close friend who's a widow... and she's a negative influence
Çok yakın ve dul bir arkadaşın var ve negatif etki yayıyor.
I'm a close friend of Mr Fitzpatrick.
Bay Fitzpatrick'in yakın dostuyum.
- I was a close friend of your father.
- Babanın yakın arkadaşıydım.
She was accompanied by Crawford Gilcuddy, Charles Calvin's close friend and president of Unidyne.
" Calvin'in yakın arkadaşı ve Unidyne'nın Başkanı, Crawford Gilcuddy de yanındaydı.
And remember, David is a very close friend of mine.
"David'in çok yakın arkadaşım olduğunu unutma."
A close friend. We worked for the same firm in Berlin.
Berlin'de aynı firmada birlikte çalıştık.
He was not a close friend of yours?
Yakın bir dostunuz değil miydi?
I have on good authority from a close friend that these things are manufactured and then dumped into the water to be found by foolish American boy tourists.
Aptal Amerikalı turistler tarafından bulunması için o şeylerin özel olarak üretilip sonra da su altına yerleştirildiğini öğrenmiştim yakın bir dostumdan.
I have it on very good authority from a close friend.
Çok yakın bir dostumdan öğrendim bunu.
But a close friend of the administrator owned the local taxi service.
Ama valinin yakın arkadaşı yerel taksi şirketinin sahibiydi.
She's your close friend.
O, yakın bir arkadaşın.
But Veronique is a close friend? I don't think so.
- Véronique onunla yakın arkadaş mı?
Here is Chiro, a close friend.
Küçük dostum, Chiro.
And Toto, another close friend.
Ve en iyi ortağım, Toto.
Only one other man, Johnny Costa, Victor's close friend for over ten years, knows enough to convict Mr. V.
Yalnız bir adam var ki, Johnny Costa, Victor'ın on yıldır en yakın arkadaşı, ve Bay V'yi mahkum edebilecek kadar iyi tanıyor.
She was the first close friend I had.
İlk yakın arkadaşım oydu.
He's a close friend of Mr Markham's.
Bay Markham'ın yakın arkadaşıdır.
They indicate that you're not only his solicitor but a close friend of the family.
Bunlara göre, siz sadece avukatı değil, ailenin yakın bir dostusunuz.
The director is a close friend of mine.
İzni veren kişi yakın arkadaşım olur.
That was a close call, my friend.
Ucuz yıfttın arkadaşım.
But none was as close to him as our friend Simon of galilee, whom he loved as his own brother, and whom he called peter.
Ama hiç birimiz ona Galile'li Simon kadar yakın değildi. Simon'u kardeşi gibi sever, ona Peter derdi.
Stay close to me, Sinuhe friend.
Sinuhe, dostum, bana yakın dur.
I'm attempting to improve on nature by giving this flower a more inviting scent. I want my friend to get quite close.
Bu çiçeğe daha çekici bir koku vererek doğayı iyileştirmeğe çalışıyorum.
Were you a close friend?
Çok yakın mıydınız?
It also happens that a very well known advocate is a close personal friend of the family's. You aren't threatening to register an official complaint are you?
Aile dostumuz olan ünlü bir avukat var.
Give me the name of a friend, someone close to Rémy, and I'll let you go.
Bana, Remy'ye yakın olabilecek arkadaşlarından birinin ismini ver ben de gitmene izin vereyim.
In order to get close to you, I took on the identity of your friend, Walter Brown.
Sizinle başbaşa konuşabilmenin en iyi yolu arkadaşınız Walter Brown'un kimliğine bürünmekti.
I've... have already told you that Dr Flemming is a close, personal friend of mine
Dr. Flemming'in benim yakın arkadaşım olduğunu size söylemiştim.
A close friend.
Artık, sorunu bırakalım, Baba.
He's my close friend.
biz hallederiz
He's my close friend. Find him
Güneydeki adamlarla bağlantı kurun!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]