Come from traduction Turc
22,000 traduction parallèle
You just come from training?
Antrenmandan mı geldin? - Evet.
Speaking of that scarf, where did it come from?
O şaldan konu açılmışken, onu nereden buldun?
Please tell me someone has pointed out to you that magic doesn't come from sunshine and ice cream, for any of us.
Lütfen birinin sana hiçbirimiz için büyünün kolayca gelmediğini anlattığını söyle.
I suppose I could order you a map, but it'd have to come from another branch.
Sanırım sana bir harita sipariş edebilirim ama başka bir şubeden gelmesi gerekiyor.
'Cause the drug doesn't come from America.
Çünkü hap Amerika'dan çıkmıyor.
You don't think that we've come from the same place?
Aynı yerden geldiğimizi mi düşünüyorsunuz?
As your next mayor, I will make Portland a city that shines as an example of what can be accomplished when people are given the opportunity to truly succeed, and that success, real success, will come from the genuine desire
Gelecek başkanınız olarak Portland şehrini nelerin yapılabileceğinin bir örneği olarak parlatacağım. İnsanlara gerçek başarı fırsatı verildiği zaman bu başarı da, gerçek başarı komşularınızı da kendiniz gibi görme arzunuzla birlikle gelecek.
Where'd you come from?
Nereden geliyorsun?
- Best cigars come from Cuba, right?
- En iyi purolar Küba'dan gelir, değil mi?
I'll have you know I come from a long line of ladies who know their way around a pitchfork.
Yaba kullanmayı iyi bilen kadınların soyundan geldiğimi söyleyebilirim.
I mean, look how far you've come from bedbugs to chief of surgery.
Tahta kurularından cerrahi şefliğine yükseldin.
Kenneth, it should probably come from you, as chief scientist.
Kenneth, bence Baş Bilim İnsanı olarak bunu sen yapmalısın.
- Then a revolution must come from within.
- O zaman devrim içeriden yapılmalı.
We don't know where they come from.
Nereden geldiklerini bilmiyoruz.
I understand where one's suspicion may come from, but it is unfounded.
Bazılarınızın şüphelerinin nereden kaynaklandığını anlıyorum. Ama hepsi asılsız.
Couples looking to adopt know children often come from difficult backgrounds.
Çiftler genellikle zor bir geçmişi olan çocukları evlat edinmek istiyor.
Where'd this come from?
Bu nereden geliyor?
But the respect you earned... didn't come from making latkes, did it, Red?
Ama kazandığın saygınlık krep yapmaktan gelmedi değil mi, Red?
Can you articulate where these feelings come from?
Bu hislerin nereden geldiğini ifade edebilir misin?
Besides, every tattoo on Jane's body has come from Sandstorm.
Ayrıca Jane'in vücudundaki bütün dövmeler Sandstorm'dan geldi.
Mm-hmm, the intel on Jane's body seems to have come from a number of sources from within the public and private sector.
Jane'in vücudundaki bilgi birçok özel ve kamu sektöründen gelmişe benziyor. Onlardan bir kaçının kimliğini zaten belirledik.
That is not a threat. You do not know where I come from.
Benim nereden geldiğimi bilmiyorsun.
I come from shifty-faced people.
Atalarım kaypak suratlı.
You know where I come from, how I grew up.
Nereden geldiğimi, nasıl yetiştiğimi biliyorsun.
It has to come from me.
Benden duymak zorunda.
There can't be too many places around the city they could have come from.
Şehrin etrafında bulunabilecek çok yer olamaz.
If they're in possession of sarin gas, it didn't come from our facility.
Sarin gazları varsa bile bizim tesisimizden değil.
Trust me, no good can come from it.
Güven bana, sonu iyi olmaz.
If you came from where I come from, you'd have done the same damn thing.
Eğer benim geldiğim yerden gelseydiniz siz de aynı lanet şeyi yapardınız.
- That is a generous offer, one that should come from your sister also.
Bu çok cömert bir teklif ama kardeşinden gelmeliydi.
It's just how you all look where I come from. Haha!
Geldiğim yerde hepiniz öyle görünüyorsunuz.
Helena, wh-where did you come from?
Helena sen nereden geldin?
My orders don't come from Evie.
Emirlerim Evie'den gelmiyor.
Where did he come from?
Nerede gelmiş?
Unfortunately, before the attack, we can only speculate on which direction they will ultimately come from.
Ne yazık ki, saldırıdan önce, Ancak nihai olarak hangi yönden geleceklerini speküle edebiliriz.
And where else could they come from?
Ve başka nereden gidebilirlerdi?
But, Gary, is that journalist from Consumer Reports gonna be there at your house when your friends come over and see just a regular TV on your wall?
Ama Gary, o tüketici raporlarındaki gazeteci, arkadaşların evinize gelip duvarda sıradan bir televizyon olduğunu görünce de orada olacak mı?
You know when-when you're in a used bookstore, and you're just digging around, and you come across a limited edition, still sealed copy of "The Shadow" from 1932?
İkinci el kitap dükkanında çalışırken öylesine etrafı karıştırırken "The Shadow" kitabının 1932'den kalma sınırlı basımına rastlarsın ya?
I'm gonna come and take that from you.
Yanına geleceğim ve elinden alacağım.
You can come back from this.
Geri dönebilirsin.
Just come up from London.
Londra'dan geldik.
We'd come to understand from you that this wasn't the case.
Ama anlattıklarına göre bu doğru değil.
Let us start with the unrest in Egypt, where anti-colonial passions continue to run high, and where our soldiers continue to come under fire from nationalist insurgents.
Mısır'daki karışıklıkla başlayalım. Koloni karşıtı istekler yükselmeye devam ediyor ve askerlerimiz ulusalcı direnişçilerin saldırılarına uğramaya devam ediyor.
I don't have to lift a finger, because people are gonna come at you from places you didn't even know existed, and I'm gonna enjoy every second of it.
Parmak oynatmama bile gerek yok, çünkü varlığını dahi bilmediğin yerlerden... insanlar sana gelecek, ve ben her saniyesinden zevk alacağım.
Someone from the church has come to me and said that you are involved in an inappropriate relationship with Hazel Buchanan.
Kiliseden birisi bana geldi ve senin Hazel Buchanan ile uygunsuz ilişkide olduğunu söyledi.
Because if you'd come to me first, I could have stopped this whole thing from happening.
Çünkü eğer ilk bana gelseydin tüm bunları engelleyebilirdim.
Come on guys... once more from the top, no interruptions.
Hadi arkadaşlar. Bir kez daha en baştan alıyoruz. Kimse bozmayacak.
If there is... I'll come down and open the doors from the inside.
Giriş varsa aşağı gelip kapıyı içeriden açacağım.
It's also come to my attention that Special Agent Patterson removed several highly classified files from this office illegally and left them in Mr. Wagner's possession.
Ayrıca Özel Ajan Patterson'ın oldukça gizli bazı dokümanları gizlice ofisten çıkartıp Bay Wagner'in mülkünde bırakması dikkatimi çekti.
A man to come all the way from Cairo, I suppose.
Sanırım ta Kahire'den buraya bir adam gelecek.
You are gonna come back from this.
Bunu da atlatacaksin.
from 995
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from here on out 107
from the future 31
from the heart 21
from time to time 154
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from here on out 107
from the future 31
from the heart 21
from time to time 154
from the past 16
from here on 55
from the start 66
from where 295
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from this moment 32
from a distance 46
from this day forward 62
from here on 55
from the start 66
from where 295
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from this moment 32
from a distance 46
from this day forward 62