From the past traduction Turc
1,662 traduction parallèle
Blast from the past.
Geçmişten kurtul.
Now creatures from the past threaten the future of the human race.
Şu anda geçmişten gelen yaratıklar insan ırkının geleceğini tehdit ediyor
I returned from the past to find something has gone terribly wrong and Claudia Brown has vanished as though she was never even born
Geçmişten döndüğümde bazı şeylerin yanlış gittiğini fark ettim Claudia Brown kaybolmuştu sanki hiç doğmamıştı
Old friend from the past?
Geçmişten gelen bir dost mu?
BLAST FROM THE PAST A FADING STAR SEEKS NEW GLORY Now for those of you who weren't around a quarter century ago, Jeffrey Barnes first made his mark on way back in 1983.
Bilmeyenler için, 25 yıl önce Jeffrey Barnes oyunun 1983'te.
I wanted to tell you what I was saying on the phone earlier I am sorry, I know this is your sensei from the past, and it's very personal...
Telefonda doğru düzgün söyleyemedim. Çok üzgünüm, dostum. Biliyorum, o senin sensei'n ve bu kişisel bir...
This one and a younger one from the past.
Bu ve bir de geçmişten gelen.
In return, ricardo agrees to give you copies of all of his pictures and notes from the past two days.
Bunun karşılığında Ricardo'da tüm fotoğrafları ve geçen iki güne ait notların kopyasını verecek.
- As punishment for the shit today there is a letter on its way to the Barn addressed to Claudette Wyms. A written confession of one of your many sins from the past.
Bugün yaptıklarınızın cezası olarak geçmiş günahlarınızdan biri,... yazılı olarak itiraf edilmiş bir şekilde Claudette Wyms'e hitaben ahıra doğru gidiyor.
Blast from the past.
Anılarım canlandı.
Well, this is a blast from the past.
Geçmişten gelen eğlenceli adam.
Yeah, wow, blast from the past.
Evet. Bir an geçmişe gittim.
History is not just something from the past.
Tarih sadece geçmişe ait bir şey değildir.
It's stuff from the past.
Bunların hepsi geçmişte kaldı.
Stuff from the past, Iz.
Geçmişteki şeyler, Iz.
But just don't give me some bullshit about how you forgive me and then dredge up shit from the past that I can't possibly fix!
Ama geçmişte yaşadığım ve düzeltme imkânım olmayan şeyleri eşeleyip beni nasıl affettiğin saçmalıklarını anlatma bana!
Much of what we believe is in the present is drawn from the past.
Şuan oluyor dediğimiz olayların çoğu geçmişte yaşanmış olaylardır.
From the past to present, the more you're worried, the stronger your burdern would be.
Geçmişten beri, daha çok merak ediyorsun, daha çok sıkıntılı olmalısın.
Just play something different, from the past, something funny.
Başka bir şeyler oynasana, şöyle değişik bir şeyler, mesela eskilerden komik bir şeyler.
For the past three hours, our customer call center has been logging complaints from women in the northeast region who are having allergic reactions to a third-sector production run of liquid mineral foundation.
Son üç saattir, müşteri hizmetlerimiz kuzeydoğudan bir kadının şikayetlerini kaydediyor. Üçüncü tür bir sıvı mineralli fondöten kullanmış ve alerji belirtileri göstermiş.
If you were to prevent yourself from buying it in the past, you wouldn't have it available in the present to travel back and stop yourself from buying it. Ergo, you would still have it.
Eğer geçmişe gidip kendine makineyi aldırmamayı başarabilseydin geçmişten şu ana geri geldiğinde hâlâ makineye sahip oluyor olurdun.
Arriving downstairs in search of a new case, the P.I. stumbled on one from his past... Simone Hundin, obedience expert and widow of deceased, polygamous dog breeder, Harold Hundin.
Yeni bir dava arayışıyla alt kata inen özel dedektif, geçmişinden tanıdığı birini görmesiyle sendeledi İtaat eğitmeni Simon Hundin, çok eşli köpek eğitmeni merhum Harold Hundin'in dul karısı.
"Fuck it, yes!"... came from... when... everything you've been saying to Andrew, everything that you've been doing for the past few weeks, has actually been one big no?
Andrew'a tüm söylediklerin, bütün yaptıkların koca bir hayır anlamına gelirken bu "s.kt.r et her şeyi, evet" nereden çıkıyor?
When I talked to people who had been here in the past the populations were so abundant that one would have to watch where theyre stepping to keep from killing one.
Eskiden burada yaşayan insanlarla konuşmuştum. O kadar çoklarmış ki üstüne basmamak için adımınıza dikkat etmeniz gerekiyormuş.
For the past three years, your son hid the biggest truth of his life from you because he knew that you wouldn't be pleased.
Geçen üç yılda, oğlun senden çok büyük bir gerçeği saklıyordu çünkü senin bundan hoşlanmayacağını biliyordu.
The past ten years, he's been hopping between training camps from Syria to Somalia.
10 yıldır Suriye ve Somali askeri eğitim kampları arasında mekik dokumuş.
And I realized that Jill, Stanford and Bryce, that's the story from my past.
Fark ettim ki Jill, Stanford ve Bryce ; bunlar geçmişte kalmış hikâyeler.
When I talked to people who had been here in the past the populations were so abundant that one would have to watch where theyre stepping to keep from killing one.
Eskiden burada yaşamış insanlarla konuştuğumda söyledikleri şey o kadar kalabalıklarmış ki, birini öldürmemek için adım attığın yere dikkat etmen gerekirmiş.
In the past few weeks, I received four IMs, each from a different computer, and in four separate locations.
Geçen haftalarda dört mesaj aldım. Dördü de farklı yerlerdeki bilgisayarlardandı.
That's why soldiers and crime victimsNand holocaust survivors and the victims and first responders from 9 / 11 have had suchNa hard time putting the past behind them.
Bu yüzden askerler ve suç mağdurları, soykırımdan kurtulanlar.. 911 kurbanları ve tanıkları bunları geride bırakıp unutmak için çok zorlanırlar.
Ten different houses in the past two weeks all got calls from the same number.
Son 2 hafta içinde 10 farklı ev bu numaradan aranmış.
Find out who ordered a new boot knife from Pax River in the past 72 hours.
Pax River'da son 72 saatte kimin yeni bir bıçak istediğini öğren.
Cocktails will be served on the lawn from half past four.
Kokteyl, saat 4 : 30'da çimenlikte servis edilecek.
For the past twenty years small scale conservation projects like this are all that have kept China's 150 wild alligators from extinction
Son 20 yıldır bu tarz küçük çaplı koruma alanları Çin'deki 150 vahşi timsah türünün soyunun tükenmesine engel olmuş.
In the past, the Kejia people's other main income came from transporting goods like tea across the treacherous topography of mountains and river estuaries.
Geçmişte Keija halkının bir diğer geliri de çay ve diğer ürünleri nehir ve dağlar arasından başka yerlere nakletmekmiş.
But I have paid for my transgressions, and my past is just that- - my past. I have no intention of hastening anyone's journey from this life to the next. Really?
Kimsenin bu dünyadan ötekine yapacağı yolculuğu hızlandırmak gibi bir niyetim yok artık.
Customs has him back and forth from Budapest eight times in the past 12 months.
Alışveriş için son 1 yılda 8 kez Budapeşte'ye gidip gelmiş.
I mean, get past all of the armed Wraith that are guarding the facility and free Lorne and his team from wherever they're being held, to get back to the Jumper, which is probably being disassembled as we speak, and of course, we've got to rescue Ronon who, I don't know if you happened to notice or not, isn't quite himself.
Yani, tesisi savunan bütün o silahlı Wraith'leri geçmemiz ve Lorne'un takımını kurtarmamız, sonra da Jumper'a geri dönmemiz gerekiyor ki muhtemelen şu anda parçalarına ayırıyorlardır, ve tabii ki Ronon'ı kurtarmamız gerekiyor, ki fark ettiniz mi bilmiyorum ama pek kendisinde değil.
MAYBE YOU GOT TO SIT WITH THE PAST BEFORE YOU CAN WALK AWAY FROM IT.
Belki geçmişten kaçmadan önce onunla uzlaşmak gerekiyordur.
Nothing good can come from dredging up the past.
Geçmişi deşmekten hayır gelmez.
He's worked his way up through the ranks over the past eight months from, uh, low-life to mid-level runner.
Aralarında yükselmek için 8 aydır çalışıyordu. Serserilikten, orta düzey kaçakçılığa.
What i wanted in the past kept me from seeing what i have right now.
Geçmişten görmek istediğim her şeye şuan sahibim.
And may the differences from our past remain there.
Ve aramızdaki farklılıklar geçmişte kalacak.
But before they compete, we would like to pay tribute to all the words that have been removed from the dictionary in the past year.
Ama yarışmadan önce, geçen sene sözlükten çıkan bütün kelimeleri takdir etmek istiyorum.
MARROW : So let me get this straight. You've been in a coma for 20 years, but now you're awake and you're using your brain powers to contact the X-Men in the past to try and stop this future from happening?
Yanlış anladıysam beni düzeltin yirmi senedir komadaydın ama şimdi uyandın ve beyin gücünü kullanarak geçmişteki X-Men ile temas kurarak bu geleceğin gerçekleşmesini engellemeye mi çalışıyorsun?
And that, Bishop, is what the X-Men are for, in the past or in the future : To prevent things from getting worse.
İşte bundandır ki Bishop, X-Men geçmişte veyahut gelecekte işlerin daha da kötüye gitmesini engellemek için var.
They can behave both as particles or waves, they appear to be in more than one place, they force us to rethink what we mean by past and future, by cause and effect, and they tell us strange things about where the universe came from and where it's going.
Hem parçacık hem de dalga gibi davranabiliyor, birden fazla mekanda olabilir görünüyor, geçmiş gelecek demekle ne demek istediğimizin anlamını yeniden düşünmeye zorluyor, ve evrenin nereden geldiği ve nereye gideceği hakkında tuhaf şeyler anlatıyor.
We can free people from the terrible burden of an emotionally compromised past.
İnsanları, geçmişle duygusal olarak uzlaşmanın korkunç yükünden kurtarabiliriz.
Nevertheless, he's pulled from his mad hat some remarkably lucid connections between his dreams of your exploits in Kuwait and this Dr Noyle and the private equity fund Manchurian Global, your mother's primary political benefactor for the past 15 years.
Buna rağmen o deli kafasıyla son derece aklı başında bazı bağlantılar bulmuş. Senin Kuveyt'teki kahramanlıklarına dair gördüğü rüyalar ile bu Dr. Noyle ve yatırım fonu şirketi Manchurian Global, yani annenin 1 5 yıldır siyasetteki hamisi arasında.
As though blood from the heart doesn't make its way through the whole body. Or the nerves don't travel past the brain stem.
Sanki hayatları boyunca bir beyin, kalp ya da başka bir şey görmeyeceklermiş sanki kalpten akan kan, bütün vücudu dolaşmıyor, ya da sinirler beyin sapından aşağı inmiyormuş gibi.
We cannot change the past but we can choose what we learn from it.
Geçmişi değiştiremeyiz. Ama ondan ders çıkarabiliriz.
from the bottom of my heart 69
from the very beginning 50
from the future 31
from the heart 21
from the start 66
from then on 61
from the hospital 23
from the moment i saw you 17
from the store 18
from the beginning 207
from the very beginning 50
from the future 31
from the heart 21
from the start 66
from then on 61
from the hospital 23
from the moment i saw you 17
from the store 18
from the beginning 207
from them 20
from the top 131
from the 130
from the inside 37
from the looks of it 68
from the other side 22
from there 193
from the outside 35
from the police 16
from the back 17
from the top 131
from the 130
from the inside 37
from the looks of it 68
from the other side 22
from there 193
from the outside 35
from the police 16
from the back 17
from the looks of things 21
from the look on your face 17
from the bar 18
from the fbi 17
the past 104
the past is the past 65
pasta 64
pastor 178
past 145
pasty 19
from the look on your face 17
from the bar 18
from the fbi 17
the past 104
the past is the past 65
pasta 64
pastor 178
past 145
pasty 19