From the future traduction Turc
1,477 traduction parallèle
We'd have food from the future, and drinks from the future.
Gelecekten yemekler ve içecekler.
From the future.
Gelecekten.
What do you want from the future?
Gelecekten ne bekliyorsun?
You must be a pretty powerful witch, you know, to be able to come here from the future.
Çok güçlü bir cadı olmalısın gelecekten buraya gelebilecek kadar.
You can't come barging in here from the future, and tell me that two of my girls are dead, without expecting me to help.
Bak, buraya gelecekten gelipte hiçbir şey yapmamı beklemeden bana iki kızımın öldüğünü söyleyemezsiniz.
- from the future as well.
-... o da gelecekten.
- Well, I'm from the future.
- Ben gelecekten geliyorum.
- My lords, we come from the future to warn you about it.
- Lordlarım gelecekten sizi uyarmak için geldik.
If I told you that I came from the future would you laugh?
Sana gelecekten geldiğimi söyleseydim bana güler miydin?
I'm from the future.
Gelecekten geliyorum.
And Peter gets a message from the future.
Peter da gelecekten bir mesaj alır.
- Tell him about the guy from the future.
- Ona gelecekten gelen adamdan bahset.
- He is the guy from the future.
- O zaten gelecekten gelen adam.
A Hiro Nakamura from the future, who speaks English and carries a sword stopped time to tell me that I have to save the cheerleader.
İngilizce konuşan ve bir kılıç taşıyan, gelecekten gelen bir Hiro Nakamura, zamanı durdurdu ve bana amigo kızı kurtarmam gerektiğini söyledi.
You came from the future and... told them to save the cheerleader.
Sen gelecekten gelmişsin ve onlara amigo kızı kurtarmaları gerektiğini söylemişsin.
Tell her a guy from the future said you needed it.
Ona, gelecekten bir adamın sana, ona ihtiyacın olduğunu söylediğini anlat.
What do you want, Fernando? From the future?
Fernando, gelecekten ne bekliyorsun?
I'm supposed to believe you're from the future.
Gelecekten geldiğine inanmam gerekir.
So from time to time, I send Dwight faxes from himself from the future.
Böylece ara sıra, Dwight'a fax yolluyorum,... gelecekteki kendisinden kendisine.
I just got back from the future, and I went to your funeral, and guess what?
Ben de az önce gelecekten döndüm ve senin cenazene gittim ve tahmin et ne oldu?
! No, we're from the future.
Hayır, biz gelecekteniz.
It it backfired and I was frozen for 500 years, and now I'm calling you from the future.
Ters tepti ve 500 yıl donmuş kaldım ve şimdi seni gelecekten arıyorum.
This tape is from the future.
Bu kaset gelecekten gelmis.
That's a killer robot from the future!
Gelecekten gönderilmiş katil bir robot bu!
The human race from the future.
Gelecekteki insan ırkı.
You're just robots from the future, all right?
Gelecekten robotlarsınız işte.
Unless it's a video from the future, that's not possible.
Gelecekten bir kayıtsa o başka.
And does she know you're from the future?
Ve senin gelecekten geldiğini biliyor mu?
Are you from the future or the past?
Sen gelecekten misin, geçmişten mi?
are you from the future or the past?
Sen gelecekten misin, geçmişten mi?
But bring these people back from Caprica... and you'll be making part of the future.
ama bu insanları Caprica'dan geri getirerek.. geleceğin de bir parçasını yazacaksınız.
So I'm asking you to consider the slim possibility - before we turn our neighbors in to the police based on theories that are difficult, if not impossible to prove ; before we embarrass our daughter in front of her friends, before we label respected members of the community as future child murderers - that perhaps you've taken a dream you had about a case from a year ago and mixed it up with the anxiety you're having
Komşularımızı, ispatlaması zor teorilerle polise şikâyet etmeden, kızımızı arkadaşlarının önünde utandırmadan....... mahallemizin saygın sakinlerini geleceğin çocuk katilleri olarak damgalamadan önce bu küçük ihtimali bir düşün.
From the sounds of it, the Ori are planning an invasion of massive proportions in the very near future.
Anlaşılan o ki, Ori yakın zamanda dev bir istilaya hazırlanıyor.
What if I told you that he may grow up to become one of the most evil human beings you or I have ever known, and that by stopping his mother from committing an atrocity in the present, we may very well be setting the stage for an even greater atrocity in the future?
Büyüdüğünde hiç rastlamadığız kadar kötü biri olacak desem? Şu an annesinin bu canice suçu işlemesine izin vermezsek gelecekte daha canice bir suça çanak tutmuş olacağız desem?
To reach this future, we will need the strength that comes from our sticking together.
Bu geleceğe ulaşabilmek için, birliğimizden doğan güce ihtiyacımız olacak.
To save the future from this.
Bundan geleceğini kurtarmak için.
Incomplete records from the 21st century show that three members of the legendary Justice League once came to the future.
21. yüzyılın eksik kayıtları, efsanevi Adalet Birliği'nin üç üyesinin bir defasında geleceğe geldiklerini gösteriyor.
History says Supergirl never returned from this mission because she decided to stay in the future.
Tarih Supergirl'ün bu görevden geri dönmediğini söylüyor. Çünkü gelecekte kalmaya karar verdi.
I don't see what future the world has, as long as people think like that, and people are going to go on thinking like that, as long as they're brought up from childhood, from the cradle, to think that there's something good about faith. To think that there's something good about believing because you've been told to believe, rather than believing because you've looked at the evidence.
İnsanlar böyle düşünmeye devam ettikçe dünya nasıl bir geleceğe sahip olacak bilemiyorum, insanlar böyle yetiştirilmeye devam ettikçe böyle düşünmeye devam edeceklerdir, çocukluktan, beşikten bu yana böyle yetiştirildikleri sürece,... din hakkında iyi bir şeyler olduğunu düşünecekler, inancın iyi olduğunu sanacaklar,
I've taken this timespan here from 5000 years ago to 5000 years in the future.
Bu zaman çizelgesini 5.000 yıl öncesi ve 5.000 yıl sonrası şekilde hazırladım.
They promised that if he ever came back, and we captured him, we would be forever free from culling in the future.
Eğer bir daha geri dönerse ve biz onu yakalarsak gelecekte toplanmadan sonsuza kadar özgür kalacağımıza söz verdiler.
It's time for him to start focusing on his future, and the only way he is gonna do that is to get him out of his environment and away from those dopes, Colin and Finn and the Life and Death Brigade, and get him on a path.
İstikbaline odaklanması gereken zaman geldi. Bunu yapmanın tek yolu da onu o çevreden uzaklaştırmak. O keş Colin, Finn ve Ölüm Yaşam Tugayı'ndan uzaklaştırmak ve yola sokmak.
He's taken my wedding away from me, everything in the future.
O adam benden düğünümü çaldı. Bütün geleceğimi çaldı.
No. He talked about the future a lot, what he'd like to live in a 100 years from now.
Gelecekten çok bahsederdi, bundan 100 yıl sonra nasıl yaşamak istediğini.
And out of the confusion a chance has come at last, To build a better future from the ashes of the past,
Şüphesye yer yok, bir şansımız var geçmişin küllerinden çok daha iyi bir gelecek yaratmak için.
From now on, we'II only think about the future.
Şu andan itibaren, sadece geleceği düşünelim.
Designed with a holographic computer, and built from prefabricated materials, the home of the future will be far more than just a residence.
Holografik bilgisayarla tasarlanan ve ön üretimli malzemelerden üretilen geleceğin evleri, yalnızca bir konut olmaktan çok uzakta olacaklar.
"Some of the best lessons are learned from past mistakes. The error of the past is the wisdom of the future."
... "En iyi dersleri geçmişteki hatalarımızdan alırız Geçmişteki hatalar, geleceğin bilgeliğidir."
I do, however, recognize that I'm using it as a crutch to hide from the mistakes of my past, and I can assure you that I intend on living a much less destructive life for myself in the future as soon as I figure out what my life is supposed to be.
Bunu, geçmişteki hatalarımdan kaçmak için bir destek olarak kullandığımı fark ettim ve sizi temin ederim hayatımın nasıl olması gerektiğini anlayana dek daha az yıpratıcı bir hayat sürdürüeceğim..
I will refrain from expediting the terminal phase of any future resident's stay at summer view, and mr. Baxter can come back and stay with us for as long as he likes.
Summerview'de bir gün uçsal evreye gelene kadar kendimi tutabildiğim kadar tutarım ve Bay Baxter geri gelip bizimle uzun süre yaşar.
I've learned about how, in order to move forwardwith our future, we must forgive thosewho have wronged us in the past, and we must, ourselves, ask for forgiveness from thosewhom we've wronged.
Orada, geleceğe adım atabilmek için, geçmişte bize karşı hataları olan insanları nasıl affedebileceğimizi öğrendim. Ayrıca, kendimiz de hata yaptıklarımıza karşı af dilemeliyiz.
from the bottom of my heart 69
from the very beginning 50
from the heart 21
from the past 16
from the start 66
from then on 61
from the hospital 23
from the moment i saw you 17
from the store 18
from them 20
from the very beginning 50
from the heart 21
from the past 16
from the start 66
from then on 61
from the hospital 23
from the moment i saw you 17
from the store 18
from them 20
from the beginning 207
from the top 131
from the 130
from the inside 37
from the looks of it 68
from the other side 22
from there 193
from the outside 35
from the police 16
from the back 17
from the top 131
from the 130
from the inside 37
from the looks of it 68
from the other side 22
from there 193
from the outside 35
from the police 16
from the back 17
from the looks of things 21
from the look on your face 17
from the bar 18
from the fbi 17
the future 293
future 113
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from here on out 107
from the look on your face 17
from the bar 18
from the fbi 17
the future 293
future 113
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from here on out 107
from time to time 154
from here on 55
from where 295
from this moment 32
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297
from here on 55
from where 295
from this moment 32
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297