Down below traduction Turc
837 traduction parallèle
The sun that was crumpled down below is now saying how she wants to rise high up in the sun and shine brilliantly.
Yerin altındaki güneş şimdi çok yükseklere çıkıp parlamak istediğini söylüyor.
Arrest that man, down below in the street.
Aşağıda, sokaktaki adamı tutuklayın.
Yonder stands the great white mountain. And down below lies the valley I've told you about.
Karşıdaki beyaz büyük dağı görüyorsunuz hemen eteklerinde size bahsettiğim vadi uzanıyor.
Camp down below the south creek for the next 3 or 4 weeks.
3 veya 4 hafta için güneydeki derenin aşağısında kamp kurun.
Hey, you men on that winch down below on the deck and help with these hatches.
Hey, siz vinç üzerindekiler aşağı, güverteye inip giriştekilere yardım edin.
Down below, someone is waiting to come up.
Aşağıda, yukarı gelmek için birisi bekliyor.
Take him down below, lads.
Onu aşağıya indirin, beyler.
Down below.
Aşağı inin.
You take him down below and let him bend on some of your clothes.
Sen bunu aşağı götür de giysilerinden ver, giysin.
Come on down below.
Hadi aşağıya gel.
That fish, he have meeting down below.
O balık aşağıda toplantı düzenlemiş.
It's better than freezing to death down below, isn't it?
Aşağıda soğuktan donmaktan iyidir herhalde.
You're down below and the monkeys are up above.
Sen aşağıda gezersin, maymunlar da üstünde.
What were you doing in the street down below?
Sokakta ne yapıyordunuz?
Ain't nothing down below.
Aşağıda bir şey yok.
The body will be found down below in the sand outside this window.
Cesedi penceresinin altındaki kumlarda bulunacak.
Deep down below.
Yerden daha derine.
Gentlemen, deep down below.
Beyler, yerden daha derine.
The traffic down below was something that didn't have anything to do with me.
Aşağıda akan trafik beni hiç ırgalamıyordu.
- Yeah, it's pretty stuffy down below.
- Evet, aşağısı çok havasız.
That was for the entrance to the stairs leading to the old smuggler's cave down below.
Orası merdivenlere giriş içindi, aşağıdaki eski kaçakçıların mağarasına iletir.
12,000 of our boys are policing that pest hole down below and according to reports, they are being infected by a kind of moral malaria.
Aşağıdaki salgın hastalık yuvasında 12 bin adamımız jandarmalık yapıyor ve raporlara göre, bir tür "ahlaki" sıtma mikrobu kapmışlar.
- Something up down below?
- Aşağıda durumlar nasıl?
Quite a turnout down below.
Aşağıda oldukça fazla katılımcı var.
Right down below. That's where I'll leave you.
Hemen aşağıda Orada sizden ayrılacağım.
Down below... they're waiting for the princess.
Aşağıda prensesi bekliyorlar.
It's rough down below.
Aşağısı biraz zorlu.
How about the acequia down below?
Su kanali ne durum da?
I'll see if I can find Greer down below.
Sürüklenişimizi kontrol edin. Aşağıda Greer'ı bulmaya çalışacağım.
The night there is warm, and way down below is the harbour, the fishing boats.
Geceleri orası soğuk olur, yukarıdan limanı görürsün balıkçıları.
With a crick down below and the mesas all spreading out.
kasılmalarla aşağı yuvarlandı ve herşeyi dışarı saçıldı.
What about down below...
Aşağıdaki ne peki...
The professor is down below.
- Evet, profesör de aşağıda.
Is all right down below.
Altta her şey yerinde.
Pa, he was - he was down below. He must have heard me holler.
Babam aşağıdan bağırdığımı duymuş olmalı.
I've heard that gypsy women shave themselves down below.
Apollonia, çingeneler orasını kendileri tıraş edermiş.
Now, they've got that place all fixed up for you down below.
Şimdi, o mekanı baştan aşağı sizin için hazırladılar.
The voices must carry from down below somewhere.
Sesler aşağıdan bir yerlerden yankılanıyor.
The other one is down below, waiting for you.
Diğeri aşağıda hazır sizi bekliyor.
Unfortunately, this particular innovation has not filtered down below the management level.
Maalesef, bu özel buluş yönetim düzeyinden alt kademelere kadar inmedi.
He was laughed at when he claimed there was a world down below.
Aşağıda başka bir dünya olduğunu iddia ettiğinde, onunla dalga geçmişlerdi.
- And Auntie Teresa down below.
- Teresa Hala da hemen aşağıda.
Our friends down below.
Toprağın altındaki arkadaşlarımız.
Now, when Mrs. de Winter went below, as is supposed, and a sudden gust of wind came down, that would be enough to capsize the boat, wouldn't it?
Peki, sanıldığı üzre, Bayan de Winter aşağı indiğinde anî ve şiddetli bir rüzgar çıktıysa bu, teknenin alabora olması için yeterlidir, değil mi?
Well, Pa got him a ranch down in old Mexico, just below the border.
Babamın eski Meksika'da, sınırın hemen ötesinde, çiftliği var.
Too good to be rotting down below. - That's right, John.
Doğru.
Walk down the hall and turn left, on the floor below.
Alt katta, koridorun sonunda sola dönün.
I used to look down into those faces below the pulpit women mostly.
Kürsüden aşağıdaki yüzlere bakardım çoğunlukla kadınlar.
It's storming up here but not down in the valley below.
Burada fırtına var ama aşağıdaki vadide yok.
It's comfortíng that Mr. Kraler and hís secretary are down there below us. ín the offíce.
Bay Kraler ve sekreterinin altımızda, ofiste olduğunu bilmek içimizi rahatlatıyordu.
I'll be below gettin'washed on the outside and wet down inside.
Ben aşağıda içimi ıslatıp, dışımı dinlendireceğim.
below 102
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the road 38
down the line 26
down the stairs 50
down on the floor 28
down there 402
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the road 38
down the line 26
down the stairs 50
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23
down now 22
down to 41
down in front 26
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23
down now 22
down to 41
down in front 26