English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Even more

Even more traduction Turc

9,196 traduction parallèle
Well, your work is even more stunning in its simplicity.
Senin çalışmandaki sadelik daha bir çarpıcı.
It's not what the play suggests, but you have to wonder if it wouldn't have been better for Daniel to get beat up even more.
Oyun bunu ima etmiyor ama acaba Daniel'ın daha çok dayak yemesi onun için daha iyi olur muydu?
Even more so than by that oceanography class, only none of you will even get a goldfish, then you're gonna come crying back to me.
Denizbilim dersinden de kötü olacak. Bu sefer japon balığı da alamayacaksınız, sonra ağlayıp bana geleceksiniz.
You bake that same baked potato again, and-and the flavors pop even more.
Aynı patatesi tekrar haşlarsanız tadı daha da güzel gelir.
We'll take our time, make it even more lethal...
Daha çok uğraşır daha ölümcül yaparız...
Oh, well, even more difficult when she's playing your daughter.
Sizin kızınızı oynarken bu çok daha zor.
Now her help is even more important.
- Şu an onun yardımı daha da önemli oldu.
But now she is even more vulnerable.
- Ama şu an daha zayıf durumda.
They'd fear us even more.
- Bizden daha çok korkarlar.
Or were you just trying to drive me even more insane?
Yoksa beni daha da çok deli etmeye mi çalışıyorsun?
It's even more magnificent than I imagined.
Hayal ettiğimden daha görkemliymiş.
You guys are being a bunch of racist, homophobic golf cops, and I for one think this weekend's gonna be even more fun because Holt is here.
Siz de bir grup ırkçısınız, homofobik golfcü dedektifler gibi ve bana göre bu hafta sonu Holt burada olduğu için normalden daha keyifli geçecek.
This is even more interesting.
- Bu daha ilginç.
Even more painful, even my mother could not recognize me alone
Değişen beni tanıyamayan annemin de...
By spilling even more blood.
Daha fazla kan dökerek mi?
And be an even more perfect houseguest?
Daha da mükemmel bir misafir mi olacaksın?
That's even more boring.
Bu daha da sıkıcı.
Now I'm even more powerful than you.
Artık senden bile güçlüyüm.
I-I-I can make it even more memorable.
- Ben-ben daha da unutulmaz yapabilirim.
- But I'd be even more sorry if you left here thinking you'd let down your wife.
- Ama karını yüz üstü bıraktığını düşünürsen daha çok üzülürüm.
But that I love you even more.
Ama seni daha fazla seviyorum.
They're even more criminal than cop.
Suçlulardan daha kötü oldu polis.
'Cause if we do, Dakoulas'll think something's up and ask even more questions. I don't know, you're the one who wants to come clean.
Bütün bu olan bitenden sonra, o aptal partiyi nasıl düzenlersin, ya?
It made us want him even more.
Onu daha çok istememizi sağladı.
The addition of the Dolan clan to the Moone house gave the young Moones the opportunity to spend even more time together, which...
Dolan klanının Moonelar'a eklenmesiyle birlikte genç Moonelar daha çok bir arada vakit geçirmeye başladı. Bu da...
And then he got even more...
Sonra da daha şey oldu...
A neural sensitivity enhancer... designed to give you even more of the human sensory experience, to heighten your sense of touch.
Sinirsel duyarlılık arttırıcı sana daha fazla insani duygusal tecrübe vermek için tasarlanmış bir şey dokunma duyunu arttıran bir şey.
It might have even more power if you compressed it.
Eğer sıkıştırsaydın daha güçlü olabilirdi.
But I have responsibilities, Dr. Brennan, even more than you...
Ama sorumluluklarım var, Dr. Brennan,..
They offered Mr. White even more forms of spectacular violence.
Bay White'a düşünebileceğinden fazla şiddet uygulayabilme fırsatı sundular.
So I have to find something even more violent. Delightful.
Yani bundan daha şiddetli bir şey bulmalıyım.
But what I have is even more precious.
Fakat bendekiler daha kıymetli.
Well, if that's your only objection, then you've given me even more hope.
Eğer tek itirazın buysa, bana daha da fazla umut verdin.
Our driver must be even more in need. Not to mention me!
- Tekerlek çalan herifin ihtiyacı var da taksi şoförümüzün, bizlerin ihtiyacı yok mu yani?
They'll bother you even more.
Sorunlarının üstüne sorun eklersin. Hadi allahaısmarladık.
Well, I think you stayed after the miscarriage because... Even his cruelty seemed more of a comfort than isolation.
Düşük yaptıktan sonra onunla kalmaya devam ettin, çünkü yalnız kalmaktansa, onun acımasızlığına dayanmayı tercih ettin.
"Yesterday, it was more blue, but today, it's more yellow, and I don't even know how it got there."
"Dün maviydi ama bugün sarı ve nasıl olduğunu bilmiyorum."
Even at the current rate of inflation, I'm sure you'll agree the sum's more than fair.
Şu anki enflasyon oranını düşünecek olursak, bu miktarın yeteceğinden eminim.
No. Man, Oprah's not even on any more, Michelle.
Oprah artık yayınlanmıyor bile Michelle.
I can find and have them pump you so full of Thorazine you won't even know your fucking name any more.
Adını unutturana kadar Alzheimer ilacı verirler.
Even if I could persuade the Sanhedrin to trust your family, who stood by while more and more of our people were crucified.
Sanhedrin'i, insanlarımız her gün çarmıha gerilirken seyirci kalan ailenize... -... güvenmeye ikna edebilsem bile...
The high priest has more to deal with today than you can even imagine.
- Başrahip'in işi başından aşkın.
Echocardiography picture even lasted no more than one day
Birinden etkilensem bile yalnızca bir günlük oluyor.
Gil proves that performance-based dysfunction is so rooted in our psyche that not even the most primitive of us, under certain stresses, are immune to its effects, but more importantly, that these dysfunctions can be repaired by us.
Gil, en ilkel olmayan, belirli baskılar altında bile performans esaslı işlevsizliğin bu etkilere bağlı olarak oldukça köklü olduğunu kanıtlıyor ancak daha da önemlisi bu işlevsizlikler bizim tarafımızdan onarılabilir.
I might even take the phone off the hook, try to get some more sleep.
Biraz daha fazla uyumak için telefonu meşgule bile alabilirim.
A perfume that a woman could put on to help her feel more sexual, perhaps even awaken a whole part of herself that's been dormant or repressed.
Bir kadının kendisini daha seksi hissetmesini sağlayacak bir parfüm belki de uyku hâlindeki ve bastırılmış parçalarını bile uyandıracak bir şey.
These men are stronger and more resistant Than any others, yet even they have succumbed to it.
Bu adamlar diğerlerinden daha güçlü ve daha dayanıklıdır buna bile direnmişlerdir.
Even if it was her blood, a single drop doesn't exactly signify a struggle... more like a nosebleed.
Onun kanı olsa bile bir damla kan, boğuşmadan ziyade burun kanaması gibi.
In fact, you can't even be sure whether it was more than one individual.
Aslında, bir kişinin olup olmadığından bile emin olamıyorsunuz.
I hear if they find more in utero subjects, they're not gonna bother with extraction, or even saving the mothers.
Duyduğuma göre daha fazla anne karnında denek bulurlarsa çıkarmakla veya anneleri kurtarmakla uğraşmayacaklarmış.
I have enough for a few more Spyders. Then our family will be even bigger.
Birkaç tane daha Gözlemlemeci için yeterli kameram var, ailemiz daha da büyüyecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]