Fear not traduction Turc
2,428 traduction parallèle
I fear not as I'm innocent
Ben masum değilim gibi ben korkmayın
I need a diaper for my chimp that won't upset my tiger's stomach if he eats the chimp. Fear not. Our chimp diapers have that nutty cinnamon taste tigers love.
Şempanze bezlerimiz kaplanların çok sevdiği fındık-tarçın aromasını içerir.
Fear not. I may be new to social networking, but the Mallards invented multitasking.
Korkma, sosyal ağda yeni olabilirim ama aynı anda birkaç iş yapmak Mallard'ların özelliğidir.
Fear not, my love.
Olsun, aşkım.
- Fear not, Doctor of the Dark Ages.
Korkma karanlık çağlardan gelen doktor.
Fear not.
Korkma.
Fear not.
Korkmayın.
But fear not, I'm here to rescue you.
Seni kurtarmaya geldim.
" Chicagoans need not fear.
" Chicago'luların korkmasına gerek yok.
"Chicagoans need not fear, this case will be solved by the end of the month"?
Ay sonuna kadar bu dosya çözülecek. "
He's not showing fear.
Korkusunu göstermiyor.
I just had an irrational fear that if you found out how much older I really was, then... you... might not want me anymore.
Sadece öylesine bir korkuydu, eğer gerçek yaşımı öğrenirsen, sonrasında... beni istemeyeceğinden korktum.
- it's not a fear, doctor.
- Bu korku değil, doktor.
I fear things will not turn out good... Good for arun and the children.
Korkarım Arun ve çocuklar için işler pek iyi gitmiyor.
So it's not about sensitivity? - It's about fear?
Yani mesele duyarlılık değil, korku mu?
Well, you know, I'm not a great man, Matthew... But I can tell you that fear, well, it's just one of those things in this world that proves beyond a shadow of a doubt that you're truly alive.
Biliyor musun, ben büyük bir adam değilim, Matthew ama sana söyleyebilirim ki, korku gerçekten yaşadığını en ufak bir şüphe bırakmadan kanıtlayan nadir şeylerdendir.
But I fear he will not speak to you.
Ama korkarım ki sizinle konuşmayacaktır.
The fear of death does not grieve me as much as the remembrance of the King's goodness,
Ölüm korkusu bile ;
That's not fear, that's recognition.
Bu korku değil, tanıma.
The fear of not being able to write anymore has blinded her.
Artık yazamayacak olma korkusu gözlerini kör etmiş.
Eventually, it will be 7 times more powerful. With both machines running, the Higgs particle could be found in the next few years, unless everyone's secret fear comes true - - what if it's not there at all? What if the Standard Model is wrong and the Higgs doesn't exist?
sonunda, 7 kat daha güçlü olacak her iki makine çalışırken, önümüzdeki birkaç yıl içinde higgs parçacığı bulunmuş olabilir herkesin içinde gizli korku var ya orada hiçbir şey yoksa standart model yanlış olur ve higgs yok?
I know you mean well, but I'm not gonna live in fear of a boy whose diapers I used to change.
İyi niyetli olduğunu biliyorum ama eskiden altını değiştirdiğim bir çocuk yüzünden korku içinde yaşamayacağım.
I fear I do not have long for this world.
Bu dünyada fazla kalamayacağımdan korkuyorum.
Chuck, since our pain experiments failed at Castle - your fault, not mine - I think the key to restarting the Intersect is fear.
Chuck, senin yüzünden Kale'deki acı seansları işe yaramadığı için Bilgisayar'ı geri getirecek şeyin korku olduğunu anladım.
He will not hurt me unless I show him fear. - When you needed us, we were there for you. - Listen...
Korktuğumu göstermedikçe bana zarar vermeyecek.
And he's not gonna talk to us'cause Pieter's boys already put the fear of God in him.
Bizimle de konuşmayacaktır çünkü Pieter'in adamları, kurbanın içine Tanrı korkusunu yerleştirmiş.
Courage is not the absence of fear, but rather the judgment that something else is more important.
Cesaret, korkusuzluk demek değildir. Ama karar verebilmek, çok daha önemli bir şeydir.
Henry, I am really scared and I'm not talking about my usual everyday fear, I'm talking about fear that actually has a basis and reality.
Bak Henry, gerçekten korkuyorum. Her zamanki, gündelik korkularımdan bahsetmiyorum. Bir gerçekliğe dayanan korkularımı kastediyorum.
A team run on fear is not a team.
Korkunun üstesinden gelemeyen takım, takım değildir.
Do not fear!
Korkmayın.
Not because of my fear, but... because I understood that I no longer believed in myself.
Korkum nedeniyle, ama... anladım, artık kendime inanmıyordum.
" my heart shall not fear.
- kalbim korkmayacak. "
They fear that other people do not know with it?
insanlarin onlarla alay etmesinden korkmuyorlar mi?
I told my master not to bother with all this, that all this fear was unnecessary.
Efendime bütün bunlar yüzünden canını sıkmamasını söyledim. Bütün bu korkunun gereksiz olduğunu.
I fear that Sir Ethan... And Sir Oswald are not all that they seem.
Korkarım Sör Ethan ve Sör Oswald, göründükleri kişiler değiller.
This is about power and fear, not fancy dress.
- Bu güçle alakalı, süslü elbise ile değil.
I do not fear your lightning, Odinson.
Senin şimşeklerinden korkmuyorum, Odinoğlu.
I fear that's not going to save Gwen.
Korkarım bu Gwen'i kurtaramayacak.
That would have been more hilarious had I not been literally weeping with fear.
- Ben korkudan ağlamasaydım çok daha komik olabilirdi.
Big-mountain-skiing extreme daredevils, who do not know fear.
Korku nedir bilmeyen, gözü pek büyük dağ kayakçıları.
I couId not open my mouth for fear of his excellency's wrath.
Majestelerinin hiddetinin korkusundan ağzımı bile açamadım.
But could the fear of ridicule or death on the part of human messengers explain why there are not more alien messages that get transmitted?
Peki ama insan mesajcılardaki gülünçlük ve ölüm korkusu faktörü neden daha çok yabancı mesajının yayınlanmamış olabileceğine açıklık getirebilir mi?
I deliberately don't look at the ending, for fear it might not end the way I thought.
Düşündüğüm gibi bitmez diye korktuğumdan sonunu bilerek okumadım.
I fear he learnt his charioteering in war not in the circus.
Ne yazık ki araba sürmeyi sirkte değil savaşta öğrendi.
From now on, do not fear anything.
Artık bundan sonra hiçbir şeyden korkma.
I fear that your son is not only incompetent, but also a traitor.
Oğlunuzun sadece beceriksiz olmasından değil, bir hain olmasından da endişeliyim.
A noble warrior does not run from fear.
Soylu bir savaşçı korkularından kaçmaz.
So now is not the time to fall to fear's temptations.
Şimdi korkunun bizi yoldan çıkarmasına izin verme zamanı değil.
We do not fear you.
Sizden korkmuyoruz.
But you're still not gonna be able to cook that hot dog, I fear.
Ama yine de sosisleri pişiremeyeceksin sanırım.
Let him know he need not fear anything, Lord.
Ona "Korkmana gerek yok!" diye bildiriniz, Efendimiz.
nothing 25771
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notes 105
notebook 23
notice 40
not really 5709
notorious 29
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notes 105
notebook 23
notice 40
not really 5709
notorious 29
not at all 5606
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not me 3274
nothing to hide 21
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not me 3274
nothing to hide 21
nothing much 304
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing happened 754
nothing at all 597
not now 3813
nothing changes 92
nothing yet 509
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing happened 754
nothing at all 597
not now 3813
nothing changes 92
nothing yet 509