English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not really

Not really traduction Turc

33,546 traduction parallèle
Anything in the phone records? Not really.
- Telefon kayıtlarında bir şey var mı?
I don't... Not really.
Edemiyorum tam anlamıyla değil.
- Not really, no, but the police are treating it as a homicide.
- Tam olarak yok, ama polis cinayet olduğunu düşünüyor..
Not really.
Pek aram yoktur.
Besides the fact that we now live in the White House, her father is the President, and she's sleeping in a very big bed, no, not really.
Beyaz Saray'da yaşamamızın babasının başkan olmasının ve büyük bir yatakta yatmasının dışında düşünecek olursak. Yok, farkında değil.
- Not really.
- Aslında yok.
Uh, not really.
Pek sayılmaz.
Well, I'm sorry, sir, but that's not really a decision for you to make.
Üzgünüm, efendim ama buna siz karar veremezsiniz.
Well, it's not really my office anymore.
Şey, artık ofisim değil.
Uh... not really.
Pek sayılmaz.
It's my mother. She's not really her.
Gerçek değil ama.
I know it's not really her, but I...
Gerçekten o olmadığını biliyorum ama... - Kendimi daha az...
Usually that kind of thought is followed by the backstabbing jibe about how I'm not really a Luthor.
Bu tür düşüncelerin genellikle gerçek bir Luthor olmadığım gerçeğiyle zedelenir.
You know that door's not really an entrance.
Bunun giriş kapısı olmadığını biliyorsun, değil mi?
Not really, but... but I want you to know that I'm gonna do everything in my power to save her.
Gerçekten ama bilmeni isterim ki onu kurtarmak için tüm gücümle her şeyi yapacağım.
It's not really my thing.
Benim olayım gerçekten bu değil.
You know, it's not really sun up until the sun clears Mt. Waytapallana.
Biliyorsun, Huaytapallana Dağı aydınlanana kadar güneş doğmuş sayılmaz.
Not really.
- Çok değil.
You're not really gonna eat this rubbish, are you?
Gerçekten bu saçma şeyi yemeyeceksin değil mi?
Not really.
- Yok ya.
Okay, well, um, I snuck out to meet this girl and I got stranded in, like, not really the best neighborhood.
İyi, fena değil, um, Bir kızla buluşak için gizlice dışarı çıktım ve zor durumda kaldım pek iyi bir mahallede değilim.
Not really.
Tam olarak değil.
It's not really a competition, Rog.
Bu bir yarışma değil, Rog.
I'm not really sure how long.
Ne kadar süreceğine emin değilim.
Not really, I'm mostly concentrating on work and saving my money.
Pek sayılmaz, çoğunlukla işe ve para biriktirmeye konsantre oluyorum.
Not really.
Pek yok.
Not really, no.
Pek istemem, hayır.
Yeah, that's not really what this is about...
Evet, bu gerçekten onunla ilgili...
But I really wanted you to know that Spencer's not the same guy he was when he walked into my office.
Ama s öylemek isterim ki Spencer ofisime girdiği sıradakiyle aynı adam değil.
I really hate to do this... but you're not quite ready for what's coming.
Bunu yapmaktan nefret ediyorum ama gelen şey için pek hazır sayılmazsın.
That's really not...
Bu gerçekten...
You really should not have...
- Bunu yapmak zorunda de -
Well, I'm really not over mine.
Ben benimkini aşamadım daha.
You really think he's not gone?
Gerçekten ölmediğini mi düşünüyorsun?
- It's... it's really not...
- Bu... Gerçekten...
- It doesn't really matter because I'm not just some single person waiting for death.
- Gerçekten bir önemi yok. Çünkü ölümü bekleyen bekar biri değilim.
In fact, you're not a man at all, really.
İşin aslı, gerçekte sen bir adam bile değilsin
No one really wants to talk about climate change, especially our senator from Florida, Marco Rubio, who doesn't believe that we have climate change and is not interested in assisting our state.
Kimse iklim değişikliği hakkında konuşmak istemiyor. Bilhassa Florida senatörümüz Marco Rubio. Kendisi iklim değişikliğine inanmıyor ve bu konuda eyalete yardımcı olmakla ilgilenmiyor.
It is really not too much to ask.
Gerçekten istediğin fazla bir şey değil.
Really not a compliment.
Bu bir iltifat değildi.
Not really.
Pek değil.
Not really.
Olmamış yani.
You're really not going to stop, are you?
Durmayacaksın, değil mi? Hayır.
Not really.
Hiç hem de.
I mean, of course, I'm happy to help, Kara, I'm just not sure how interesting my mother and I really are.
Elbette ki yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım Kara ama annem ve benim ne kadar ilgi çekici olduğumuzdan emin değilim.
You ever see Myra socially? Not really.
Hayır.
You know what? That's really not funny.
Bence hiç komik değil.
Certainly not my mother, so do you wanna tell me what you're really doing here?
Kesinlikle benim annem değil Bana burada gerçekten ne yaptığını anlatmak ister misin?
Max, we're doing really well, so why not enjoy our success a little?
Max, gerçekten iyi kazanıyoruz yani neden başarımızın keyfini biraz çıkarmayalım ki?
This might be what's left of my nails talking, but Sophie, if you're not decked out with your boobs half showing, are you really setting the right example for Barbara?
Bunu söyleyen tırnaklarım olabilir ama Sophie göğüslerin yarı dışarıda süslenmezsen sen gerçekten Barbara için doğru bir örnek oluşturuyor musun?
Not only will it prevent accidents like this from happening in the future, it's really great community outreach.
Gelecekte bu tür kazaların olmasını engellemekle kalmayacak toplumu da ileriye taşıyacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]