English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ F ] / Find us

Find us traduction Turc

9,093 traduction parallèle
I'll find us a table.
Ben masa bulacağım.
They won't find us, but will we find our way?
Onlar bizi bulamaz da biz yolumuzu bulabilir miyiz bakalım.
Sure. They won't find us, but...
Bizi bulamayacaklar da biz evin yolunu nasıl bulacağız?
But he will find us.
- Ama eninde sonunda bulacaktır.
How the hell did they find us?
Bizi nasıl buldular?
How are mamacita and the Boy Scout supposed to find us? I suppose it doesn't really matter, since by now they're probably dead.
Meksikalı kızla, Bay İzci bizi nasıl bulacak gerçi bu pek önemli değil, şimdiye çoktan ölmüşlerdir.
How did they find us?
Nasıl buldular bizi?
I'll check the parking lot, find us a new ride.
Ben otoparkı kontrol edeyim, yeni bir araç bulayım. 1 dakika sonra dışarıda buluş benimle.
How could they find us?
Bizi nasıl buldular?
I'm sorry, but he's gonna find us in less than a minute.
Üzgünüm ama bir dakika içinde yerimizi bulacaklar.
- How'd they find us?
- Bizi nasıl buldular?
Let's go to an island where no one can find us. I'm in.
Kimsenin bizi bulamayacağı bir adaya gidelim.
They'd find us in Tahiti.
- Bizi Tahiti'de bulurlar.
No one's ever gonna find us.
- Bizi kimse bulamaz.
I'm sure you can find us a table.
Bize bir masa bulabileceğine eminim.
If we go up there, they will find us, and they will kill us.
Biz oraya gidersek, bizi bulacaklar, ve onlar bizi öldürür.
How'd you find us?
- Bizi nasıl buldun?
So how'd you find us?
Bizi nasıl buldun peki?
How quickly can you find us an Indian guide?
Bize ne kadar çabuk Hint rehberini bulabilirsin?
How did you find us here?
Bizi nasıl buldunuz buraya?
Will people find out about us?
İnsanlar bizi öğrenecek mi?
They won't find us.
Bizi bulamazlar.
All they like, but will they find us?
Ya...
Alicia, we really need you to help us find him.
Onu bulmamıza yardım etmeni istiyoruz Alicia.
Find our father, bring him back to us.
Babamı bulup, bize geri getirin.
We'll find the Japanese fella and get him to switch us back.
Japon herifi bulacağız ve eski halimize döndüreceğiz.
You want us to find him.
Onu bulmamızı istiyorsun.
So... find it for us, Silas.
- Bu yüzden onu bizim için bul Silas.
I was given an unofficial directive to find creative ways to enable us to use that information, make it actionable.
Bu bilgilerden yararlanabilmemizi sağlayacak ve bunlarla işleri halletmemiz için olanak sağlayacak yollar için resmi olmayan emirler aldım.
- That's too sweet. We are gonna find your drink if it kills us.
Ucunda ölüm de olsa hangi içkiyi sevdiğini bulacağız.
So either you trust us when we tell you the truth, or we'll find a new lawyer who can.
Ya doğruyu söylediğimizde bize inan ya da inanacak başka avukat buluruz.
Then if she's willing to help us find her father,
Ama babasını bulmamıza yardım ederse...
Just find the trail for us!
Bize sadece izini bul!
Oliver couldn't find the rest of the dash-cam video, and the cops deleted the part that they didn't want us to see off the server, too.
Oliver, polis otosundaki görüntülerin devamını bulamadı polisler görmek istemediğimiz kısmı sunucudan da silmiş.
That's what he wanted us to find.
- Bulmamızı istediği şey oydu.
But when they scrub your brain to find clues about us?
- Peki, ya beynini oyup ipucu ararlarsa?
A sophisticated hacker just leaving her code out for us to find?
Gayet iyi bir hacker bulmamız için kodunu ortalık yerde bırakıyor mu yani?
Walk us through it. Well, if we're gonna find out who hired this Stella to drug Walter, we're gonna have to access their secure client files.
Pekala, eğer Stella'yı Walter'a hap vermesi için kimin tuttuğunu bulacaksak gizli müşteri dosyalarına erişmemiz gerekecek.
We're going to the next town here, um, just to find a metal worker who can help us strengthen it and a tailor to help us build some counter weight bags.
Onu güçlendirmemize yardım edecek bir metal ustası ve denge ağırlığı için birkaç çanta ayarlayacak bir terzi bulmak için komşu ilçeye gideceğiz.
My family cannot find out about us.
- Ailem bizi asla öğrenmemeli.
You won't find us online, because people who come here don't want to be found.
Bizi internette bulamazsınız, çünkü bize başvuran insanlar bulunmak istemiyor.
We tell the other me what's going on, what's about to happen, then the three of us go and find the other you.
Diğer bana neler olduğunu, neler olacağını söyleyelim sonra üçümüz gidip diğer seni buluruz.
Did you find the other us in time?
Zamanda öteki bizi buldun mu?
- Maybe the other us will find the gateway...
- Diğer biz geçiti bulur belki...
There was a hell of a lot of people chasing us and when they find that gateway, you are gonna be in a world of shit.
Peşimizden gelen bir sürü insan vardı ve bu geçiti bulduklarında berbat bir evrende olacaksınız.
How did you find us? I followed you.
- Sizi takip ettim.
And so, these radio collars enable us to get an animal, find it and de-snare it.
Bu yüzden bu radyo alıcıları onlara ulaşmamıza onları bulmamıza ve kurtarmamıza olanak tanıyacak.
I think that where we find Mulder and Scully perfectly delivers us into a similar dynamic that we've had before, which is huge intimacy and appreciation, and yet frustration.
Mulder'la Scully'yi bulduğumuz yerin bizleri daha önce yaşadığımız, olağanüstü samimiyetle minnete sahip ve bir o kadar da hüsran dolu, tamamen benzer bir dinamiğe soktuğunu düşünüyorum.
If Howard find this, he's going to kill us.
Howard bunu öğrenirse bizi öldürür.
That's for us to know and you to find out.
Bu bizim bildiğimiz ve sizin bulmanız gereken bir şey.
Did you find anything that can help us?
Yardımcı olacak bir şeyler buldun mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]