Get in the water traduction Turc
515 traduction parallèle
There are a few movements to learn, but first, just get in the water.
Birkaç hareket öğrenmemize yardım edecek. Fakat önce suya atlamanız gerekiyor.
Get in the water.
Suya gir.
If you don't stop flipping and flopping around and get in the water you won't last long.
Eğer hoplayıp zıplamayı kesip suya girmezsen çok uzun sürmeyecek.
MAN 1 : Get in the water there. Come on.
Suya gir bakalım.
- Lf hurts, don't get in the water.
- O acıtır onla girme.
Please, get in the water.
Lütfen, suya gir.
Come on, get in the water.
Hadi, suya gir.
Get in the water. Get those tens.
Gir suya, al onlukları!
Get in the water!
Suya girin!
Miss, can you get in the water for a minute?
Küçük hanım bir dakika suya girebilir misiniz?
I doubt that she went into the water to get in the picture.
Muhtemelen suyun içinde çekilmemiştir.
I'm afraid I managed to get some water in the mechanism yesterday, and of course, it stopped.
Korkarım dün saatime su kaçırdım ve tabi durdu.
We were up to our knees in water trying to get a drain ditch through to the main channel.
Dizlerimize kadar suyun içinde ana kanala doğru drenaj kanalı açmaya çalıştık.
Come on, get her in the water.
Hadi, indirin suya.
Get that dory in the water.
İndirin şu kayığı suya.
Boil water in the kettle. Get me a ball of twine, clean towels and the scissors.
Çaydanlıkta su ısıt, bir yumak kalın ip bulabildiğin kadar temiz havlu ve makas getir.
Ringo, go in the kitchen and get some hot water.
Ringo, mutfağa git ve sıcak su getir.
The water breaker's been taped up, and in the morning we'll rig up a sail and get going.
Mancanayı da onardık. Sabah bir yelken uydurur, yola koyuluruz.
Get in the water.
Suya girin.
You know you failed in your practicals... so get the boiling water and the first-aid box.
Sınavı geçemediğini unutuyorsun. Suyu getir.
- We'll get our water. We'll hole up in the piney woods until the Kid feels better.
- Suyumuzu aldığımızda, çocuk kendini daha iyi hissedene kadar çam ormanlarında kalacağız.
Too bad the doc didn't tell us where to get water in the Arizona desert.
Şu doktorun bize çölün ortasında nasıl su bulacağımızı söylememesi çok kötü.
Of course when you get a strike in high country, like here for instance, your big problem is getting the water to where you're digging.
Böylesine dağlık bir bölgede yalnız çalışmak çok zor olur, özellikle kazdığımız yere su götürmek en büyük dert olur.
Better get your line in the water, there's a big one right there. Huh, where?
Oltanı suya daldırsan iyi olur, şurada büyük bir tane var.
You sit there, get hot. You go in the water, you get cold.
Plajda pişiyorsun, denize girince de üşüyorsun.
You can't... Get this. I'm 52 years old, and I was born on the Lower East Side in a cold-water flat.
Şunu dinle. 52 yaşımdayım, sıcak suyu olmayan bir evde doğmuşum.
See that the flowers in the conservatory get fresh water.
Seradaki çiçekleri görüyor musun? Onlara biraz su ver.
It's the kind of thing could get us in hot water. You just hang on.
Bağırmayın lütfen, bu gizli ve hassas bir mesele!
Get the boat in the water.
Gemiyi suya indirin.
- Get some men in the water!
- Suya adam gelsin! - Baş üstüne.
When the water in the channel rises and we can get to Shanghai, everything will be all right.
Nehir yatağındaki su yükselip, biz Şanghay'a varınca, her şey yoluna girecek.
Al, Why don't you lay right down in the water so you can get your back washed?
Al, Niye sırtın da yıkanabilsin diye sırtüstü suya uzanmıyorsun?
They came to get me at the prison, they took me to a building on Lille Square, and a certain individual removed all my clothes, and put me in a bathtub that was filled with water.
Yani gerçekten suçlu değil miydiniz? Hayır, değildim. Doğal olarak inkâr ettim.
The spics, the niggers, we bust them cos they operate so dumb they get your ass in hot water every time.
İspanyolları, zencileri yakalıyoruz çünkü o kadar aptalca iş yapıyorlar ki ; ... her seferinde başları belaya giriyor.
And if, it seemed to me, in the middle of a battle, whatever was happening, and he spied a pig, he would leap out, unscrew the great hammer you have for breaking tracks, and rush off, bash this pig on the head, drag it back, bring it in through the side pannier door, um, and get hold of these two cans of water and light up the stove, and boil the water and scrape the pig.
Ve, bana öyle gelirdi, çatışmanın ortasındaysak ne olursa olsun, bir domuzu gözetler birden dışarı fırlar, tankı durduran büyük çekicin vidalarını gevşetir aniden saldırarak domuzun kafasına vurur onu geri sürükleyerek tankın yanında bulunan kapının önüne getirir su bidonlarını alıp ocağı yakar suyu kaynatır ve domuzu temizlerdi.
Don't let her get you in the water.
Seni suya sokmasına izin verme.
I'm gonna get my raft and go back out in the water.
Deniz yatağını alıp tekrar suya gireceğim.
Is it true that most people get attacked by sharks in three feet of water about 10 feet from the beach?
İnsanların kıyıdan 3 metre uzakta, 1 metre derinlikte köpekbalığı saldırısına uğradığı doğru mu?
To guarantee that the Great Santini cannot get out of the cube, it will be suspended in the tank of water while the time runs out.
Büyük Santini'nin küpten dışarı çıkamasını olanaksız hale getirmek için zaman geçerken su tankına sallandırılacaktır.
To guarantee that the Great Santini cannot get out of the cube, it will be suspended in the tank of water while the time runs out.
Büyük Santini'nin küp'ten dışarı çıkamayacağını garanti etmek için zaman geçip giderken su tankına sallandırılacaktır.
I'll close the window, otherwise water will get in.
Pencereyi kapayacağım, yoksa içeri su girer.
My friend is close to death, and we need to get him in the water.
Arkadaşım ölmek üzere, onu suya sokmamız gerekiyor.
In any case... as soon as I get there, I'm diving into the water.
Her halükârda oraya gider gitmez suya atlayacağım.
I control all the damn water in this county and by God, I'll shut yours off unless I get to see my son!
Bu eyaletteki bütün su rezervleri benim kontrolüm altında. Yemin ediyorum, oğlumu görmezsem suyunuzu keserim!
See, if you surprise'em in the river, they just hunker down in the water there and get pneumonia.
Gölde baskın yaparsan, suya çökerler ve zatürree olurlar.
When you finally get to the half-built Algerian ruin called the Hotel del Sol, by paying half your holiday money to a licensed bandit in a taxi, there's no water in the pool, there's no water in the bog, there's no water in the tap,
Tatil paranızın yarısını ruhsatlı kaçak taksiye verip nihayet Hotel Del Sol adlı yarı bitmiş Cezayir harabesine geldiğinizde havuzda su yoktur helada su yoktur, musluktan su akmaz klozette sadece bir kertenkele vardır ve odalar çifte rezervasyonludur.
Get her in the water.
Onu suya sokun.
Get'em in the water.
Onları suya sok.
Buy up cheap desert land... get the water to it.
Ucuza boş bir arazi al oraya su getir ve çabucak bir Palm Springs'in olsun.
"Get the hot water," and they just send some fool, runs, "Hot water," you know, and bothers everybody in the world for hot water.
"Sıcak su," diye şapşalca etrafta koşuştururlar. "Sıcak su!"
I better get back in the water, talk about that later.
Ben denize dönüyorum, sonra görüşürüz.
get in 2804
get inside 386
get into it 40
get in line 172
get in the car 1242
get in here 819
get in the game 25
get in there 887
get in my car 17
get involved 31
get inside 386
get into it 40
get in line 172
get in the car 1242
get in here 819
get in the game 25
get in there 887
get in my car 17
get involved 31