English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Get in there

Get in there traduction Turc

12,148 traduction parallèle
We're gonna get in there undetected, he's gonna let us know where the computer is, and he gonna talk us through.
Oraya tespit olmadan gireriz, bize bilgisayarının nerede olduğunu söyler ve bizimle konuşur.
- Let's get in there.
- Buraya girelim.
- Well, the mill is the doorway, but the miller's just the doorman, so if we could just get in there and...
- Bu değirmen bir geçit, ancak değirmenci sadece kapıcı, neticede şayet içeri girersek...
Just get in there and defend.
Oraya git ve savunma yap.
Get in there.
Oraya.
Please! Get in there.
Yardım et lütfen!
And how did he get in there, if he didn't have the key?
Ayrıca madem anahtarı yoktu, binaya nasıl giriş yaptı?
This whole piece will get in there but there's a keeper..
Bu parça oraya girecek.. ama burada koruyucu..
Go! Come on. Get in there.
Haydi ama dövüşün.
I mean.. ... it's basically impossible to get in there on time, you know?
Yani oraya zamanında gitmek imkânsız bir şey.
Get in there.
Get in there.
- Kurt, can you get us in that thing? - You want to get in there?
- Kurt, bizi şuna bindirebilir misin?
Get in there!
İçeri gir!
We gotta get in there.
Oraya gitmeliyinz.
You best get in there give your daddy a rubdown before supper unless you want a whippin
Sen en iyisi git de, akşam yemeğinden önce, ona güzel bir masaj yap yoksa, sopayı yersin.
Durack, get in there!
Durack, gir şuraya!
Okay, get in there.
Şimdi buraya gel.
You get in there.
Gir içeri.
- Yo, get in there. Hey.
- Gelsene buraya.
Get your ass in there.
Götünü oraya doğru yolla.
We'll get in from there.
Oradan girin..
You hang in there, we'll get out of here very soon, I promise.
Sık dişini, yakında buradan çıkacağız, söz.
If we get on, we can get there in a couple of hours, put an end to all this. Let's hustle, Hobgood, come on.
Acele edersek birkaç saat sonra onlara yetişmiş oluruz.
I could get in and out of there so quickly.
Hızlıca girip çıkabilirim.
Get more officers in there now.
İçeri daha çok polis yollayın.
But if someone ruptures it before we get there 95 percent of the Earth's population will be infected in four to seven days.
Ama biz bulmadan önce onu yırtan olursa dünya nüfusunun yüzde 95'ine 4 ila 7 gün içinde bulaşır.
Whitmore knew it would rot in there, so we made a deal. I'd get it, and he'd find someone to make sense of it. Now, we're getting somewhere.
Whitmore orada çürüyeceğini biliyordu, bu yüzden... bir anlaşma yaptık.Onu alacaktım, o da anlayacak birini bulacaktı işte şimdi bir yere varıyoruz
Get back in there!
Gir içeri!
Get back in there!
Gir içeri.
Hke, exacfly an adult yet in that, you know, I'm only 22, so I feel like I have some time to get there.
Tıpkı tam bir yetişkin gibi, Biliyorsun, ben sadece 22 yaşındayım. Bu yüzden oraya biraz zamanım var gibi geliyor.
I'm telling you, if you don't watch it, you're gonna get stuck in there.
Bak söylüyorum, eğer dikkat etmezsen, orada takılıp kalacaksın.
- Luke, I need you to go in there and get me a pregnancy test.
Luke, oraya gidip bana hamilelik testi alman lâzım.
I can get you in there.
Seni içeri sokabilirim.
The magnetic field is too strong. I can't get us in there.
Manyetik alan çok güçlü, giremiyorum.
You'll get locked in ten to twenty years once those boys you beat up there fit to testify.
Şu dövdüğün adamlar ifade verebilir hale geldiklerinde on ila yirmi yıl arasında hapiste kalacaksın.
There's food in the fridge if you get hungry.
Eğer acıkırsan dolapta yemek var.
I'm trying to think is there any other, like, way I could get it in?
" Size doğrusunu söyleyeyim, benim yaptığım işleri, bana iman eden de yapacak ;
We go over there in three weeks to Berlin, we get some payback in their house. Am I right?
3 haftaya Berlin'e gidip kendi evlerinde öcümüzü olacağız, haklı mıyım?
It can really get in the way of a man's concentration, but all that means is there's a lot of people counting on you.
Bu, insanın dikkatini dağıtabilir ama bunun tek manası, sana güvenen çok kişinin olması.
To get on over there to Berlin and stick it up Hitler's ass!
- Berlin'e gidip Hitler'in kıçına sokmak için!
Yeah, if you can get down there before they put him in the Van.
Evet, eğer şuraya indirebilirsen Önce onlar onu Minibüse koysun.
We're gonna need to get some lights on in there.
Buraya biraz aydınlatmamız gerek.
The Spaniard said the other man had lied to him, that he'd invented a story to get them in there.
Spaniard dedi ki, onları oraya getirmek için diğer adam ona yalan söylemiş.
How in the world did you get there?
Oraya nasıl çıktın?
Yes, there's a group of men outside my house... and I think they're trying to break in and get my daughter...
Evet, evimin dışında bir grup erkek var... ve sanırım içeri zorla girip kızım kaçırmak istiyorlar...
It looks like you go up in there and get a good staph infection...
Orda kalırsak Staf enfeksiyonuna yakalanacağız gibime geliyor...
So your contract's in there. You gotta get that signed by 7 : 30.
Sözleşmelerin burda sabah 7.30'dan itibaren işe başlayabilirsin.
- Second team, get second team in there.
- İkinci takım. İkinci takımı getirin.
Get on there, tell him pinned down by rebels on Pad 5.
Oraya git ve Ped 5'in asiler tarafından ele geçirildiği söyle.
Now, I can patch us in over here, the landing pad but you have to get on the radio, get one of the guys out there to find a master switch.
Bizi burada iniş pedinde tutabilirim ama sizin telsizi bulup, bizimkilerden birine ulaşıp orada bir tane düğme olduğunu söylemeniz gerek.
The life that you want... in order to get it... there is no need to take the life of this baby...
İstediğin hayatı elde etmek için bu bebeğin hayatını almana gerek yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]