English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Got everything

Got everything traduction Turc

6,505 traduction parallèle
Ali got everything she wanted.
Ali istediği her şeyi elde etti.
I got everything but the meilooruns.
Meiloorun dışında her şeyi aldım.
Col, you're out of prison now, you've got everything ahead of you, so stop wasting your life.
Col şimdi dışardasın önünde istediğin her şey var, hayatını boşa harcamayı bırak.
I got everything I could but I had to get outta there pretty quick.
Alabildiğim her şeyi aldım ama çıkmak için çok hızlı olmalıydım.
I think we got everything that we need right now.
Sanırım şimdilik ihtiyacımız olan bilgileri aldık.
I haven't got everything ready.
Her şeyi hazırlamadım daha.
Got everything to do with it.
O kadar alâkalı ki.
Yeah, I got everything from million-dollar video game ideas to e-mails from Nigerian bankers.
Milyon dolarlık oyun fikirlerinden Nijeryalı bankacılardan gelen e-postalara kadar her şey burada. Özel hayatını incelemekten fazlası çıktı mı?
- I got everything I needed.
- İhtiyacım olan her şeyi öğrendim. Güzel.
They've got everything him. Addresses, phone numbers employment history.
Adamın her şeyini, adresleri telefon numaraları, iş geçmişini biliyorlar.
It's got everything you want and everything you need, but it's a transient town.
Aradığınız her şey burada mevcut ama geçici bir şehir.
No, we've got everything under control.
Gerek yok, her şey kontrolümüz altında.
I've got everything under control.
Her şey kontrolüm altında.
I got everything I need in my backpack.
Her şey sırt çantamda.
I got everything on the hard drive, so...
Her şey sabit diskimde kayıtlı, yani...
You got everything? Yep.
- Her şeyi getirdiniz mi?
If he's got Bonnie's blood and the Ascendant, he's got everything he needs to get out.
Bonnie'nin kanı ve yükseltici elinde. Kurtulmak için her şeye sahip.
What do you mean? I got everything I want for Christmas-
Noel'de istediğim her şey yanımda.
Bryson, you've got everything a man could want.
Bryson, bir erkeğin sahip olmak istediği her şeye sahipsin.
You know, Sarah Lynn, I got a feeling - everything's gonna be okay.
Biliyor musun Sarah Lynn, içimden bir ses her şeyin düzeleceğini söylüyor.
- Oh, I got everything. ♪ Back in the'90s ♪ Hooray!
Yaşasın!
I want everything we got on this guy.
Bu adam hakkında bulabileceğiniz her şeyi istiyorum.
You've got bits of everything in you. Hold up.
Her alanda bir yeteneğin var yani.
I'll be there for you with everything I've got
Ben daima yanında olacağım.
Everything I got.
Elimdeki her şey.
Abel Mindler, truck driver, local company. Got laid off a year back and lost everything.
Abel Mindler, kamyon şoförü, yerel bir şirket bir sene önce işten çıkarılmış.
Goes against every code we've got, everything we've ever been taught, everything we've been raised with our entire lives.
Her kanunumuza, bize öğretilen her şeye... hayatımız boyunca yetiştirildiğimiz her kurala karşı geliyorlar.
She's got a blessing for everything.
- Konuşmak mı? Her şey için dua ediyor.
- After everything we've been through, You got to give me this.
Yaşadığımız onca şeyden sonra bana bunu borçlusun.
Everything I got points to you.
Elimdeki bütün deliller seni gösteriyor.
So we throw everything we got at her.
Elimizde olan her şeyle yüklenelim ona.
If Kenneth cheated, Andrea got 90 % of everything.
Eğer Kenneth aldatırsa Andrea onun malının % 90'ını alacak.
This is how everything got started.
Her şey böyle başlamıştı.
I mean, this is all this guy's got to say after everything that happened? "I wish you were here"?
Yani, onca şeyden sonra adamın söyleyeceği tek şey "Keşke Burada olsaydın" mı olacaktı?
It couldn't pick up everything, but we got an "S," an "O" " a" C, "a" K " "
Hepsini algılayamadı ama, bir "S", bir "O" bir "C", bir "K" seçti.
You got me everything.
Sen bana her şeyi aldın.
It's got a little margarita spilled on it, but everything's clear.
Üzerine biraz margarita döküldü ama her şey net.
Hey, Ian, when everything was, like, you know, "alternative rock" got popular and all that stuff, how many big labels came to you and said, "Can I buy you?"
Ian, alternatif rock iyice popüler olmaya başladığında kaç büyük plak şirketi gelip sizi almak istediklerini söyledi?
The fact that it's got hollow chambers and everything in it adds something...
İçi küçük oyuklarla dolu olduğu için, bu sayede...
Got to run everything down.
Her şeyi araştırmalıyız.
- No, everything's not okay. We got a situation here.
- Evet, burada bir sorunumuz var.
We need everything you've got.
Elinde ola her şeye ihtiyacımız var.
I got her a ticket and everything.
Ona bilet ayarladım.
You said you wanted to do something for me for everything I've done for you, so I hacked into your PayPal account, got access to your credit card, and bought myself this.
Senin için yaptıklarım için birşey yapmayı istemiştin. Ben de paypal hesabına girdim, kredi kartına eriştim, ve bunu kendime aldım.
And you've got 20 seconds to get everything.
- Ve çekmek için sadece 20 saniyen var. - Evet
Given everything you've uncovered about the officer that was killed, I got to think he's your guy.
Ölen memur hakkındaki açığa çıkardıklarınıza bakarak bence adamınız bu.
After everything that happened last couple of days, we got to at least consider it.
Son birkaç günde olanlardan sonra en azından düşünmeliyiz.
Come on, man, I got a yarmulke and everything.
Hadi ama, kipayı falan da taktım.
We just got a new associate and she sides with Jordan on everything.
İşe yeni birisini aldık ve her şeyde Jordan'ın tarafını tutuyor.
She maybe showing off everything she has got and a ratty dive full of horny drunks but Nancy is the safest gal in the world.
Belki sahip olduğu her şeyi sergiliyor ve halihazırda bi dünya azgın sarhoşlar Fakat Nancy dünyadaki en güvende kız.
Retro thrusters, everything we've got, CASE!
Geri iticiler, tüm gücümüzle!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]