Hear us traduction Turc
2,854 traduction parallèle
If we speak, can she hear us?
Konuşursak, bizi duyabilir mi?
Rachel, if you can hear us, say something.
Rachel, bizi duyabiliyorsan bir şey söyle.
Adam, can you still hear us?
Adam, bizi duyabiliyor musun?
Well, hear us now Agent Dunham. I was going to make a bologna sandwich.
Ajan Dunham, Bologna Sandviçi yapacaktım.
Eddie, Charlie doesn't wanna hear us right now, but he needs a voice.
Eddie, Charlie şu anda bizi pek umursamıyor ama ona yaklaşsak iyi olacak.
He'll never even hear us leave.
Gittiğimizden haberi bile olmaz.
Let's go someplace where no one can hear us.
Kimsenin bizi duyamayacağı bir yere gidelim.
Maybe you can't hear us!
Belki de bizi duymadın!
It'll at least give you a chance to hear us without being high, without going through withdrawal.
En azından kafan yerindeyken ve yoksunluk çekmeden bizle konuşma şansın olur.
I didn't want them to hear us.
Bizi duymalarını istemedim.
Hello, can you hear us?
Hey! Bizi duyabiliyor musun?
Can you hear us?
Bizi duyabiliyor musun?
Jules, just hear us out.
Jules, bizi bir dinle.
You've all made your brothers proud. Thanks to you the whole world will hear us soon and tremble with fear in front of us.
[ARAPÇA KONUŞUR] Hepiniz din kardeşlerinizi gururlandırdınız sayenizde çok yakında tüm dünya sesimizi duyacak, karşımızda korkudan titreyecek.
He can hear us, but we have to get Simon to turn on the intercom button so that we can hear him.
Bizi duyabiliyor. Ama, Simon'a ihtiyacımız var. En azından dediklerini duyalım.
May his ears ring, because they hear us.
Kulakları çınlasın çünkü onlar bizi duyuyorlar.
The whole world will see how we fight. They will hear us, they will know us. They will be afraid.
[Süleyman] Yedi cihan, nasıl cenk ettiğimizi görecek, duyacak, bilecek ve korkacaklar.
Your Majesty. Please hear us and stop this marriage.
Majesteleri, yalvarırız bize kulak verip bu izdivacı durdurun.
- Can you hear us?
- Bizi duyuyor musun?
Hear us.
Duy bizi.
♫ They'll hear us coming when they hear the mighty roar
¶ Güçlü bir kükreme duyduklerında bizim geldiğimizi duyacaklar
♪ Oh, hear us, people ♪
# Bizi duyun, millet #
- Christ, hear us.
- Yüce İsa, bizi duy.
- Christ, please hear us.
- Yüce İsa, lütfen bizi duy.
Maria, can you hear us?
Maria, bizi duyuyor musun?
Can you hear us?
Bizi duyuyor musun?
They'll hear us.
- Bizi duyacaklar.
Let us hear you sing.
Hadi bize bir şarkı söyle.
Now, I'm just checking this battery right now, but if you hear this beep, you need to contact us immediately.
Şimdi pilleri kontrol ediyorum cihaz biplemeye başlarsa derhal bize bildirmelisin.
It's odd, isn't it, us just chatting away here while that poor man waits to hear his fate.
O zavallı adamın orada kaderinin karar verilmesini beklerken,... bizim burada oturup konuşmamız çok garip.
You gonna win this fight for us. You hear me?
Anladın mı?
Keep quiet and you'll hear from us tonight.
Eğer sessiz kalırsanız, bu akşam sizi yine arayacağız.
And won't it be strange, then, that he doesn't hear such noises from us too?
Bu durumda bizden de böyle sesler geldiğini duymuyor olması sence de tuhaf olmayacak mı?
I hear, " Kenny, it's chasing us!
"Kenny, bizi kovalıyor! Bizi kovalıyor!" dediğini duydum.
So, I hear you've been doing good work for us.
Bizim için iyi işler yaptığını duydum.
He'll tell us whatever he thinks we want to hear.
Bize duymak istediklerimizi söyleyecek.
- Do you hear us?
Ondan anlatmasını istiyorlardı.
If you can hear that, it's some of the locals helping us build an addition to the school.
Eğer bunu duyabiliyorsanız, yerel halktan bazıları okula yapılan eklenti için bize yardım ediyorlar.
- No, we're still waiting to hear if Danny can get the governor to help us.
- Yok, Danny validen yardım isteyecek.
'Cause we adults are talking in the kitchen, and she keeps coming in and interrupting us, and plus we're talking about things that aren't appropriate for her to hear- -
Çünkü, biz yetişkinler mutfakta sohbet ediyoruz, ve o sürekli girip çıkıp bizi rahatsız ediyor, ve ek olarak konuştuğumuz şeyler onun duyması için uygun değil- -
Don't do anything till you hear from us.
Bizden haber alana kadar bir şey yapma.
As we head into the twilight, we can hear the mortar and artillery shells exploding a few miles out in front of us.
Alaca karanlıkta ilerlerken, birkaç kilometre önümüzde patlayan havan ve top mermilerini duyabiliyorduk.
Hopefully it'll buy us some time to find Taylor. Did you hear...?
- Umalım da bu bize Taylor'ı bulmak için zaman kazandırsın.
It really helps us evaluate our performance to hear from the jurors what they think we did right and wrong, so if you don't mind talking...
Jüri üyelerinden performansımız ile ilgili, neyi doğru neyi yanlış yaptığımız hakkında bilgi almak bize gerçekten çok fayda sağlayacak,... bu nedenle eğer sizin için bir sakıncası yoksa...
Thanks for telling me that Han Tae Sun is taking off. But, I want to hear about us too.
Tae Sun'un gideceğini söylediğin için sağ ol ama ben bizden konuşmak istiyorum.
Oh, relax. Come on, they can't hear us.
Bizi duyamazlar nasılsa.
If you can hear me, the storm is right on the top of us.
Beni duyabiliyorsanız şayet, tam tepemizde bir fırtına var.
I gonna hear it for us
Onun sesini duyabiliyorum.
Now, she'll tell us more about what she does, but more importantly, let's hear about our winner's new job.
Şimdi bizlere ne işle uğraştığını, en önemlisi kazanan şanslımızın yeni işi hakkında bilgiler verecek
Are we, hear this come and see us rehearse.
İşte bu kaydımız dinle ve kararını ver.
You'II hear from us.
Bizden haber alacaksın.
useful 59
ushna 19
use it 260
use your brain 33
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
ushna 19
use it 260
use your brain 33
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
use that 67
use these 22
used to be 136
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
use that 67
use these 22
used to be 136