How was it traduction Turc
10,091 traduction parallèle
- How was it, being back with the kinship?
Yakınlık ile birlikte olmak, nasıl hissettirdi?
How was it? I went inside a space capsule. Uh-huh.
- Uzay kapsülünün içine girdim.
How was it coming into town?
Kasabaya gelmek nasıldı?
How was it.. '... going back to school? '
Nasıldı peki okula geri dönmek?
- How was it?
- Nasıldı?
How was it, Mr Molesley?
Nasıldı Bay Molesley?
- How was it, Mr Molesley? - Oh.
- Günün nasıldı Bay Molesley?
Gibbs, I don't know how or why, but it looks like our missing painting was witness to two murders.
Gibbs, neden ve nasıl olduğunu bilmiyorum ama kayıp resmimiz iki cinayetin de görgü tanığı.
I was the complete opposite. I had so many friends growing up, but it wasn't until I met Kyle that I realized how lonely I was.
Bir sürü arkadaşım vardı benim ama Kyle ile tanışana kadar ne kadar yalnız olduğumu anlamamışım.
How long was it from the time that he was arrested until he got out of jail on bail?
Tutuklanması ve kefaletle serbest kalması arasında kaç saat vardı?
But what was the debt, whom did he kill, and how did it cost him his life?
Ama borç neydi, kimi öldürdü ve bu onun hayatına nasıl mâl oldu?
You know, a little heads-up that the girl I'm dating was gonna retract a statement she made in a case that I closed would have been nice, seeing how it could affect my job.
Bilirsin, çıktığım kızın benim kapattığım bir dosyadaki ifadesini geri çekeceğine dair bir uyarıda bulunması, bunun benim işimi nasıl etkileyeceğini anlaması hoş olurdu.
It might tell us how far away he was travelling.
Bize ne kadar uzağa gittiğini gösterebilir.
I don't know - - I don't know how to describe it, but he was... He tied one of'em up and...
Nasıl tarif edilir bilmiyorum ama o sanki birini bağlamıştı ve onu kesiyordu.
How can I tell you who it is, if I didn't know he was down there?
Nasıl söyleyebilirim? Adamın orada olduğunu bilmiyorsam eğer?
I can't say how many hits he got, but it was many.
Kaç darbe olduğunu söyleyemem ama oldukça fazla.
So how was it?
Nasıl geçti?
You described how when you wrote your tales it was always the conclusion that first preoccupied you.
Hikayelerinizi yazarken öncelikle sonuç kısmında daima kafanızın karışık olduğunu belirtmişsiniz.
Do you know how hard it was for me?
Benim için çok zordu.
That's how I was able to endure it.
Senin sayende katlanabildim.
It was greed that drove him, so how would he have remained sane?
Onu çıldırtan açgözlülüktü. Aklını kaçırmıştır.
See, that's how I got into soapmaking...'cause daddy always said it was important to use all parts of the animal.
Ben nasıl sabun yapım işine girdim anlatayım, Babam daima bunun çok önemli olduğunu söylerdi. Özellikle hayvanların parçalarını kullanma konusunda.
- And Charlotte didn't tell you what this controller was or how it worked?
Peki Charlotte sana bu kontrolörün ne olduğunu ya da nasıl çalıştığını söylemedi mi?
Ah, you're not that desperate, are you, babe? No, I was thinking, you know, it's funny how things turn out.
Hayır, bilirsin işte, işlerin böyle garip bir hal almasını düşünüyordum.
Preliminary testing proved how powerful it was.
Ön testler, ne kadar güçlü olduğunu kanıtladı.
It's just, I-I was talking to Sue, and we were talking about how she should follow her dreams,'cause you never told me to follow my dreams, and so...
Sue'ya hayallerini takip etmesi gerektiğini çünkü benim annem bana asla hayallerimi takip et demedi dedim.
Man, she was really into this- - each jar had its own entry with a photo, description, the date she bought it, how much she paid.
Kadın bu konuyu çok kafaya takmış. Her kavanozun yanında giriş kaydı var. Fotoğraf, açıklama, satın aldığı tarih ve ödediği para yazıyor.
I remember the moment that we met, the moment that we fell in love, how much I didn't want to love you, but it was like- - it was like
Tanıştığımız anı, aşık olduğumuz anı, seni sevmemeyi ne kadar istediğimi hatırlıyorum. Ama sanki istemediğim bir şeye doğru sürükleniyormuş gibiydi.
Yeah, you remember how great it was when you two were fighting?
İkinizin kavga ettiği zamanlar ne kadar da güzeldi hatırlıyor musunuz?
How quickly I was thrown out of the castle when it was politically expedient.
Politik açıdan kötü olduğu için kaleden ne kadar çabuk atıldığımı izlersin.
We just wanted to know how it felt like to have everything we wanted, even if it was just for a little bit.
İstediğimiz her şeye sahip olmanın nasıl hissettirdiğini merak ettik. - Kısa bir zamanlığına da olsa.
I just keep thinking of how crappy it was to let Joe see us like that.
Joe'nun bizi bastığını düşünüp duruyorum.
You know, I was just thinking about how great it'll be to do this in the middle of winter.
Kış ortasında bunu yapmanın ne kadar müthiş olacağını düşünüyordum.
No matter how it was used, that's still a crime.
Ne amaçla kullanılırsan kullanılsın, yine de suç.
How terrible that it was this.
Bu olanlar çok korkunç.
As far as we know, it was just a heart attack. The silver lining, however, is we now have the opportunity to find out how and from whom he's been getting his classified information.
Bildiğimiz kadarıyla, sadece kalp kriziymiş ama umut ışığı şu ki, şimdi gizli bilgiyi nasıl ve kimden aldığını öğrenme fırsatımız var.
So, I thought it was interesting how you just happened to spot the suspect, took a whole stash house down.
Şüpheliyi tespit etmen tüm zulasını yerle bir etmen ilgi çekiciydi.
I think it's very difficult for people in our time really to understand how widespread the corruption in New York City at that time was.
Bence, bizim zamanımızdaki insanların, yozlaşmanın o zamanlar New York'ta ne kadar yaygın olduğunu anlaması çok zor.
It's very difficult for people in our time really to understand how widespread corruption in New York City at that time was.
Günümüzdeki insanlara o zamanki New York şehrinde yolsuzluğun nasıl da yaygın olduğunu anlatmak çok zor.
Where's how much it was for?
Para nerede yazıyor?
How much do you think it was for?
- Teklif ne kadardı sence?
I realized it was a full-blown cover-up, CIA style, you know, old-school dirty tricks, that sort of thing. Yeah, yeah, yeah. How deep did it go?
William Başkan Yardımcısı'nın konutundaki birini mi aramış?
Yeah, that's how it was for me.
Ben de aynı yollardan geçtim.
Well, how clever was it to take the child there in the first place?
Çocuğu oraya götürmek ne kadar doğruydu ki zaten?
Soon. It wasn't right how it was handled.
Bu şekilde ele alınmamalıydı.
How did you read my book before it was published?
- Kitabım yayınlanmadan önce nasıl okudun?
How'd you read my book before it was even published? What book?
Kitabımı yayınlanmadan önce nasıl okudun?
So, how was it?
Eee, nasıldı peki?
Oh. I was just thinking how lovely it would... be.
Çok güzel düşünmüşsün.
I understand how hard it must've been when I was gone.
Anlıyorum kaçırılmam senin için de çok zordu.
Sorry, sir, didn't realize that was how you wanted to play it.
Kusura bakmayın efendim, elinizi bu şekilde oynayacağınızı fark etmemiştim.
how was your weekend 70
how was your night 86
how was your day 546
how was your flight 94
how was work today 21
how was your evening 28
how was your vacation 16
how was your week 21
how was your trip 166
how was your summer 31
how was your night 86
how was your day 546
how was your flight 94
how was work today 21
how was your evening 28
how was your vacation 16
how was your week 21
how was your trip 166
how was your summer 31