How you feel traduction Turc
14,014 traduction parallèle
I can imagine how you feel.
Neler hisstettiğini sadece hayal edebilirim.
I know how you feel about change, Burls.
Değişikliğin neler hissettirdiğini biliyorum, Burls.
I know how you feel, my love, but if we took no risks at all, not even sensible, careful risks, our lives would be very poor.
Nasıl hissettiğini biliyorum canım ama hiç risk almazsak akıllıca, özenli riskleri bile almazsak hayatlarımız çok sıkıcı olur.
I know how you feel.
Ben nasıl hissettiğini biliyorum.
How you feel, baby?
Nasılsın yavrum?
You're face to face with greatness and it's strange You don't even know how you feel It's adorable
# Bilmiyorsun nasıl hissettiğini bile, Aman ne şahane #
Come and stay with us, see how you feel.
Gel bizle kal ve nasıl hissetiğine bak.
Perce, I know how you feel about her.
Perce, onun hakkında nasıl hissettiğini biliyorum.
How you feel?
Nasıl hissediyorsun?
Or you could try something different like manning up and just telling her how you feel.
Veya farklı bir şey deneyip adam gibi ona nasıl hissettiğini söyleyebilirsin.
How am I supposed to know how you feel?
Neler hissettiğini bilmek zorunda mıyım?
"I understand how you feel."
"Sesin kalbimde yaşıyor."
You think I don't know how you feel about Sam? Huh?
Senin nasıl hissettiğini bilmiyorum mu sanıyorsun James?
I understand how you feel, all right?
Bak nasıl hissettiğini anlıyorum, tamam mı?
Try to tell us how you feel.
Bize nasıl hissettiğini söylemeye çalış.
And not only us, very soon, many people will want to know first-hand, how you feel.
Ve sadece biz değil, yakında birçok insan senin nasıl hissettiğini ilk elden bilmek isteyecekler.
How do you feel?
Nasıl hissediyorsun?
How would you feel if I got abducted on my way home?
Eve giderken kaçırılsam ne düşünürsün acaba?
How do you feel about that?
Bu konuda nasıl hissediyorsun?
How would you feel if I gave you your copy in person?
Kopyayı kendim getirsem nasıl olur?
You know how I feel about high places.
Yüksek yerlerle ilgili durumumu biliyorsun.
Well, not to sound like a tea-bagger, but how do you feel about America?
Yüzüne vurmak gibi olmasın ama Amerika hakkında ne düşünüyorsun?
How do you feel when people call you a hero?
İnsanların size kahraman demesi nasıl bir his?
- How do you feel you're ready?
- Nasıl hissediyorsun? Hazır mısın?
You know how we feel about you here, Susan.
Hakkındaki düşüncelerimi biliyorsun Susan.
Can you, like, understand how they might feel and how these letters might be going out to kids who aren't necessarily healthy and actually shouldn't be getting the letter?
Sanırım simetride biraz sıkıntı var.
- You seem very fit, but what about, like, overweight kids, can you understand how overweight kids feel uncomfortable?
"Tanrı ve azizler yerine çağdaş olana hürmet ediliyor." "Şarkıcılar, yazarlar, oyuncular..."
You know how I feel about animals.
Hayvanlar hakkında ne hissettiğimi bilirsin.
How do you feel?
Kendini nasıl hissediyorsun?
Mary-Anne, how would you feel about seeing your husband again?
Mary-Anne, sen kocanı tekrar görsen ne hissederdin?
How does it make you feel?
Bu seni nasıl hissettiriyor?
- You'd be amazed at how much pain a man can take when he can't feel it.
Acıyı hissetmediği zaman bir insan ne kadar acı çekebilir görsen şaşırırdın.
And how do you feel?
Sen ne hissediyorsun peki?
"How do you think your father or your mother would feel if you stopped?"
"Nasıl düşünüyorsun baban Ya da annen Eğer durdun mu?"
Feel how it expands when you make a fist.
Bir yumruk attığında nasıl genişlediğini hissedin.
You know how strongly I feel about this civil rights bill.
Bu sivil haklar konusunu ne kadar önemsediğimi biliyorsunuz.
- How do you feel about him coming back?
- Geldiğine sevindin mi?
How do you think you can get pitching to feel that way again?
Atış yaparken tekrar bunları hissedebilir misin?
How do you feel about his criminal record being exposed?
Sabıka kaydının açıklamasına ne diyorsun?
How do you feel about Chinese food for dinner?
Akşam için Çin yemeğine ne dersiniz?
I say to him, "Owen, Owen, how does it feel to be you?"
Dedim ki ona, "Owen. Sen olmak nasıl bir duygu?"
Is it also about how you feel in terms of moving and all the changes going on? Yeah.
Evet.
- How do you feel about being that?
- Nasıl bir duygu?
How did it make you feel when you got to the end?
Filmin sonuna gelince... nasıl hissederdin?
How does it make you feel?
Nasıl hissediyorsun peki?
Okay, how does it make you feel a little nervous?
Peki. Neden gergin hissediyorsun?
Have you communicated with me, or asked how I feel about that?
Benimle iletişim kurdun mu, bu konuda nasıl hissettiğimi sordun mu?
Well, how do you feel about it?
Peki, nasıl hissediyorsun?
How will they feel if you go home empty-handed?
Eve elin boş dönersen ne hissederler sence?
- How do you feel, Marc?
- Marc, nasıl hissediyorsun?
How do you feel about that? I don't know.
- Peki, sen bu konuda ne düşünüyorsun?
how you feeling 834
how you feelin 71
how you doing 4787
how you doin 691
how you doing today 66
how you been 322
how you guys doing 70
how you've grown 36
how you going 21
how you like that 16
how you feelin 71
how you doing 4787
how you doin 691
how you doing today 66
how you been 322
how you guys doing 70
how you've grown 36
how you going 21
how you like that 16
how you've changed 16
how you like me now 47
how you holding up 309
how you're doing 25
how you 33
how you doing there 63
how you doing in there 26
how young 16
how you know 20
how you say 63
how you like me now 47
how you holding up 309
how you're doing 25
how you 33
how you doing there 63
how you doing in there 26
how young 16
how you know 20
how you say 63