I mean really traduction Turc
7,884 traduction parallèle
I mean, I can't really picture him doing it either, but if he's innocent, why doesn't he come forward?
Onu bunu yaparken ben de düşünemiyorum ama eğer masumsa neden ortaya çıkmıyor?
Really, I mean it.
Gerçekten, ciddiyim.
I mean, it's a cliché, but you gay guys really know how to decorate, huh?
Biraz klişe ama siz eşcinseller dekorasyon işini gerçekten biliyorsunuz, değil mi?
It's not okay, Virginia. I mean, really.
- Bu bir sorun, Virginia.
I mean, this really is the best way that this chapter could've ended.
Hayatımın bu bölümüne daha iyi bir nokta koyamazdım.
And I know I've been saying that for a long time, but this time I really mean it.
Bunu uzun zamandır söylediğimin farkındayım ama bu sefer ciddiyim.
I mean, I really just put everything...
Yani, gerçekten her şeyi yerine koydum.
i mean, not really.
Yani, tam olarak değil.
I mean, you're getting really good.
- Gittikçe iyileşiyorsun.
I mean, I was just wondering'cause I think Twist thinks you're really cute.
Yani, ben sadece merak ediyorum. Çünkü Twist senin geçekten şirin olduğunu düşünüyor.
I mean, I just thought you had really oddly high standards in women.
Kadınlarla ilgili tuhaf standartların var diye düşünüyordum bende.
I mean, if abuela gets to know us and sees that we're somewhat normal, like how I sometimes dance in my sleep and how you sometimes dye your hair blonde for no reason, then she'll see us for who we really are, okay?
Demek istediğim, ninen eğer bizi tanır ve bir şekilde normal olduğumuzu görürse, nasıl uykumda dans ettiğimi, ve senin de gereksizce arada, uykunda saçını sarıya boyamanı görürse, bizim kim olduğumuzu görmüş olur, tamam mı?
There's really no wrong way to use a Margarita pool, you know what I mean?
Margarita havuzunu kullanmanın yanlış bir yolu yoktur. Anlatabiliyor muyum?
You know, I mean, I mean, really?
Yani gerçekten neden?
I mean, we-we could use a-a strong male lead, but... Oh. I really think it's-it's gonna be something special.
Tabii, güçlü bir erkek lider de kullanılabilir ama gerçekten çok özel olacağını düşünüyorum.
I mean, I might be kind of a loser, but am I really that much of a loser?
Yani ezik olabilirim ama gerçekten o kadar ezik miyim?
Yeah, I mean, anyone named Madam Tibideaux doesn't really seem like a woman who changes her mind or stays in human form for too long.
Yani, Madam Tibideaux adındaki herhangi biri fikrini değiştiren ya da insan şeklinde kalan bir kadın olmayabilir.
I mean, how many people really get the opportunity to go back to the crossroads they faced a year ago and choose the other path?
Diyorum ki, kaç insan dörtyol ağzına, geçen seneki yere tekrar geri dönüp başka bir yol tercih etme fırsatı yakalayabilir?
I mean, if you look at all the other girls here, there's really no contest.
Demek istediğim, şuradaki tüm bayanlara bakarsan,... seninle yarışabilecek kimse yok.
I PROBABLY SHOULDN'T TELL YOU THIS BUT I REALLY THINK I PULLED SOMETHING LIKE, I MEAN GLUTS BACK THERE.
Bunu söylemesem daha iyi olacak ama sanırım midemi tıka basa doldurdum.
I mean, this whole thing has just been really hard on him.
Bu iş ona çok ağır bindi yani.
I mean, why are we really doing this?
Yani bunu gerçekten neden yapıyoruz?
Hey, I've been meaning to ask you... did you really mean what you said about me and music managing?
Sana şeyi sormak istiyordum menajerliğimle ilgili söylediğin şeyde ciddi miydin?
I just mean I am really nervous
Ve keşke benim annem de
I mean, if I gotta be honest with you, it's really an amateur move on your part.
Dürüst olmak gerekirse, amatör birinin yapacağı bir iş.
- I mean, I really do.
Gerçekten.
I mean, it's a perfect torture device really.
Yani bence mükemmel işkence aleti.
I mean, he liked boiled peanuts and all, but we don't really think that was the reason.
Haşlanmış yer fıstığını çok seviyormuş ve bunun sebebi olduğunu sanmıyoruz.
I mean, she sounded really healthy.
Sağlıklı görünüyordu.
I mean, nashville is really amazing.
Her yerde canlı müzik var.
I mean, really, who the hell would do this to her?
Gerçekten, bunu ona kim yapar ki? Tansiyonu düşüyor.
I mean there's some really complex, emotionally-wrenching stuff
Orada çok karmakarışık, duygusal-yönleri olan işler var.
Really, I mean it.
- Gerçekten, ciddiyim.
Other than that I really have no fucking clue why I'm here or why I put on a rabbit costume, I mean.
Burada olmamın başka hiç bir nedeni yok. Tavşan giysisi içinde olmamın da.
I mean, I really want to be flattered, but I ain't stupid.
Yani, gerçekten gururumun okşanmasını istiyorum ama aptal da değilim.
Well, I mean, we're not friends, not really.
Tam arkadaş değiliz, öyle sayılmayız yani.
I mean, what are we really doing here?
Yani, cidden ne yapıyoruz burada?
I mean, cool as it is to have a superpower, I really don't want to end up like all the other victims.
Yani, süper güce sahip olmak kadar havalı sonumun diğer kurbanlar gibi olmasını istemiyorum.
No, I mean, wow, you're really good.
Yılan dansçısı. Hayır, bu işte iyi olduğun için vay be dedim.
I really mean that.
Bu konuda gerçekten samimiyim.
I mean, you really think that was the guy in the mask?
Maskeli adamın yaptığını mı düşünüyorsun?
I'm really sorry about that... saying the thing about the losers. I don't mean that.
Gerçekten o ezikler konusunda söylediklerim için üzgünüm.
I mean, really fight.
Gerçek kavga demek istiyorum.
I mean, it's really nice for some girl scouts.
Tamam ergen kızlar için hoş bir şarkı.
But, I mean, can you blame me, really?
Ama beni suçlayabilir misin?
I mean, at the end of the day, we were just so different, so now, I'm just, like, really happy.
Yani sonunda anladık ki, birbirimizden çok farklıymışız, yani şu anda ben, gayet mutluyum.
I mean, don't get me wrong, his kisses were always really nice.
Yani, yanlış anlama beni ama öpücükleri her zaman çok iyiydi.
I mean, I know we're still getting to know each other, but I really like Lolly, and, like, I think she likes me.
Yani, hala birbirimizi tanımaya devam ediyoruz biliyorum, ama ben Lolly'den gerçekten hoşlanıyorum ve bence o da benden hoşlanıyor.
I mean, the thing is, I really like Jamie, and I didn't want to blow him off tonight.
Yani, konu şu ki, Jamie'den gerçekten hoşlanıyorum ve onu bu gece ekmek istemedim.
I mean, if it really was love at first sight, all I need to do is get them to meet.
Yani, gerçekten ilk görüşte aşksa, tek yapmam gereken onları buluşturmak.
I mean, I don't really know him, but you and your friends do.
Adamı pek tanımıyorum ama sen ve arkadaşların onu tanıyorsunuz.
i mean 97485
i mean it 1883
i meant every word 19
i mean everything 35
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i mean you no harm 50
i meant for you 16
i mean it 1883
i meant every word 19
i mean everything 35
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i mean you no harm 50
i meant for you 16
i mean no disrespect 26
i meant what i said 95
i meant no disrespect 29
i meant to tell you 58
i mean no harm 17
i meant to call you 19
i meant to call 19
i meant you 39
i mean yes 37
i meant to ask you 25
i meant what i said 95
i meant no disrespect 29
i meant to tell you 58
i mean no harm 17
i meant to call you 19
i meant to call 19
i meant you 39
i mean yes 37
i meant to ask you 25
i meant to ask 21
i mean me 34
i meant me 26
i mean to say 41
i mean now 23
i mean like 23
i mean us 22
i mean here 25
i meant that 30
i mean no 65
i mean me 34
i meant me 26
i mean to say 41
i mean now 23
i mean like 23
i mean us 22
i mean here 25
i meant that 30
i mean no 65