English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ J ] / Just leaving

Just leaving traduction Turc

2,433 traduction parallèle
- I was just leaving.
- Ben de tam çıkıyordum.
I'm just leaving.
Gidiyorum sadece.
Just leaving soon or...?
Sonra mı kalkacaktın...
- Just leaving.
- Ayrılıyorum.
LLOYD : I told you, she was just leaving.
Dediğim gibi, gidiyordu.
I'm just leaving.
Kalkmak üzereydim.
But we were just leaving for school.
- Konuşmak istiyorum. Ama okula gitmek üzereydik.
Peter was just leaving to go to the sound of music sing-along.
Peter da tam koroya şarkı söylemeye gidiyordu.
Oh, uh, sorry. I was just leaving.
Affedersin, ben de gidiyordum.
I'm - - Yeah, I'm just leaving an interview.
Evet, mülakattan çıktım şimdi.
I was just leaving and I wanted to say hi.
Gidiyordum ama bir merhaba demek istedim. Hayır.
She's just leaving home.
Sadece evi terk ediyor.
I was just leaving.
Ben de çıkıyordum zaten.
We were just leaving, and I- -
Sadece gidiyoruz, ve -
We were just leaving.
Biz de tam kalkıyorduk.
I was just leaving you a good-bye note.
Ben de tam bir veda notu bırakıyordum.
Hey, sweetheart, I'm just leaving.
Hayatım, şimdi çıkmak üzereyim. Evet.
- Actually, we were just leaving.
- Aslında, biz şimdi gidiyorduk.
And they were just leaving to do it.
- Var. Buradan giderek yapacaklar.
- I was just leaving. - You said I was free to come and go.
- Ben de tam gidiyordum.
So what, you're just leaving Minneapolis?
- Minneapolis'den ayrılıyor musun yani?
He's all yours. I was just leaving.
Ben de tam gidiyordum.
And, oddly, he was just leaving.
- Garip ama gidiyordu.
- by just leaving town. - You're right.
-... şehirden ayrılarak sonlandıramazsın.
- We're just leaving.
- Artık gidiyoruz.
Look, we're just leaving.
Bak, artık gidiyoruz.
Jules : Just leaving Phil Laputo's apartment.
Phil Laputo'nun evinden çıkıyoruz.
Ethan was... just leaving.
Ethan da tam gidiyordu.
Just as the iron that makes up this ship will eventually rust and be carried away by the desert winds, so we think that the matter inside black dwarves, the last matter in the universe, will eventually evaporate away and be carried off into the void as radiation, leaving absolutely nothing behind.
Bu gemiyi oluşturan demirin de bir gün çürüyüp çöl rüzgarları tarafından süpürüleceği gibi kainatta kalan son maddenin, kara cücelerin içindeki maddenin günün birinde buharlaşıp, arkasında neredeyse hiçbir şey bırakmayarak boşluğa radyasyon olarak dağılacağını düşünüyoruz.
Because when I left, I lied about the reason I was leaving, and I haven't called him since I was gone, and I can't just breeze in, breeze out...
Hayır, çünkü gittiğimde, bunun gerçek nedenini bilmiyordu, ben de gittiğimden beri onu aramadım, o yüzden - ona gel git yaşatamam...
You know, just last week I was thinking of leaving here and trying my luck elsewhere.
Daha geçen hafta başka yerlerde şansımı denemeyi düşünmeye başlamıştım.
Unfortunately surgery to remove it can be just as dangerous as leaving it.
Maalesef ameliyatla almak orada bırakmak kadar tehlikeli olabilir.
Leaving him alone is just irresponsible.
Onu tek başına bırakmak sorumsuzluk.
Just because I'm leaving, it doesn't mean that we can't still be friends.
Ayrılıyorum diye, bu arkadaş kalamayacağımız manasına gelmez.
They probably just left in a hurry when they saw everyone else leaving.
Muhtemelen çok acele kaçmışlar.
Anyway, I was just wondering if you had some advice on how to keep a woman from leaving you.
Her neyse, merak ettiğim bir kadının uzaklaşmaması için bana verebileceğin tavsiyeler olup olmadığı.
No, the airports keep just a skeleton crew at night to save them money, which means that the people who aren't staying overnight are leaving right about now with their badges.
Havaalanları geceleri paralarını korusun diye ipe sapa gelmez adamları ekibe alıyor. Bu da demek oluyor ki, gece yarısı burada çalışanlar bu saatlerde kimlikleri ile birlikte binayı terk ediyorlar.
We are just leaving.
şimdi çıkıyoruz.
[Soft knocking] Was that Quentin Sainz I just saw leaving?
Şu giderken gördüğüm Quentin Sainz'miydi?
And you are leaving me just like mom and dad.
Sen de annem babam gibi beni bırakıp, gidiyorsun.
My poor fiancé is still hobbling around on crutches thanks to that terrible crossbow incident, and I just don't feel right leaving him all by himself.
Zavallı nişanlım arbalet olayından sonra hala koltuk değnekleriyle tırmalıyor. Onu öylece bırakıp gelemem.
Well, you will be leaving - - just not alive.
Aslında çıkacaksınız ama canlı değil.
Well, Motel 6 just ain't leaving the light on anymore.
Artık ışıklı otellerde kalamıyoruz.
He had no sense of responsibility, he just breezed through life leaving the rest of us in his wake, clearing up the mess he left.
Onda hiç sorumluluk duygusu olmadı, o sadece hayatını dolu dolu yaşıyordu... ve bize de onun arkasından pisliklerini temizlemek kalıyordu.
♪ I'm leaving just in time ♪
Tam zamanında ayrılıyorum
♪ leaving just in time ♪ ♪ ♪
Zamanında...
I would just like to know why we are not leaving town.
Sadece bizim neden şehri terk etmediğimizi bilmek isterdim
I just wanted to acknowledge that we've all had a really rough week, what with Mercedes leaving.
Ben kabul etmek istiyorum ki ; Mercedes'in gidişi yüzünden oldukça zor bir hafta geçirdik.
Just so you know, um... I am leaving the Major Crimes unit, returning to professional services.
Bu arada bilmeni isterim ki teşkilâttaki görevim bitti ve eski işime geri dönüyorum.
Yeah, I just, I don't wanna feel bad about leaving.
Evet ama gittiğim için kötü hissetmek istemiyorum.
About you just picking up and leaving your husband and your problems...
Toparlanıp, kocanı ve sorunları arkada bırakıp gitmenden bahsediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]