Just tell her traduction Turc
3,020 traduction parallèle
You just tell her you're sorry.
- Sen ona üzgün olduğunu söyle sadece.
Just tell her you can't help with her campaign.
Eski eşine, ona kampanyasında yardımcı olamayacağını söyle.
You have to stop your stupid swagger and just tell her in a normal voice that you care about her.
Şu kasıntı haline bir son vermeli ve normal bir sesle onu ne kadar önemsediğini söylemelisin.
Just tell her to hang on for another four hours.
Ona dört saat daha dayanmasını söyle.
Just tell her I came by. But I should go.
Sadece ona geldiğimi söyle.
Just tell her the history, will ya?
Şu hikâyeyi anlatır mısın?
And I'll just tell her all the grotty details about what you got up to with Hayley Posner.
Olur. Ben de Hayley Posner ile yaşadığın o iğrenç şeylerin detaylarını veririm.
Just tell her how you feel.
Ne hissediyorsan söyle işte.
Uh, just tell her I said, hi, okay?
Selamımı söyle, olur mu?
Just tell her I can't come.
- Benim gelemeyeceğimi söyle gitsin.
Just tell her I said it was cool.
Tamam.
Dixon, Ade is not gonna be upset if you just tell her the truth ;
Dixon, doğruyu söylersen Ade üzülmeyecek.
You just tell her.
Ona söylemen yeterli.
All right, just tell her I'll call her back.
- Tamam, ona döneceğimi söylersin.
- just tell her you were with me.
-... benimle olduğunu söyle.
Just tell her there's been some bother.
Bir kaç rahatsız durum olduğunu söyle.
When she comes to the door, I'll just tell her to leave.
Kapıya geldiğinde geri gitmesini söyleyeceğim.
All right. Okay, just tell her something about life or something.
Tamam, ona hayattan falan bahsetsen.
Just tell her that.
Sadece bunu söyle ona.
If I tell you a story about each one of them, we'll be here all day- - let's just move on.
Her biriyle ilgili bir hikaye anlatacak olursam buradan çıkamayız, boşver yani.
I just need you to tell me everything you know about this case.
Sadece bana davaya dair bildiğin her şeyi söylemen icap ediyor.
I-I was just temporarily insane because of my Lyme disease, which I got on a camping trip that I didn't tell her about because...
Lyme hastalığımdan ötürü bir anda geçici olarak çıldırdım. Bu hastalığı da, ona bahsetmediğim bir kamp gezisinde kaptım.
And what we tried to tell her is you can be the same kind of awkward girl you are, the indie... just, you have to pump it up enough to stand out in the group, figure out a way to pop.
Bu kadar beceriksiz görünmemesini söyledik ona, ama... Sadece kendini biraz daha ortaya atmasını istedik.
Just let her tell her story, okay?
İzin verin de hikâyesini anlatsın olur mu?
So if you're really sorry and not just a presumptuous pig, you would do a girl a solid, and you will tell me whatever it is you want me to tell her.
O yüzden küstah bir domuz değil de gerçekten üzgünsen bana bir iyilik yapıp ona ne söylememi istediğini söylersin.
In fact, we're going to save that crazy lady's life just so I can tell her she's crazy.
Hatta bu deli hanımefendinin hayatını, sırf ona deli olduğunu söyleyebileyim diye kurtaracağız.
Well, anyway, I opened this one and... I was just wondering if you could tell me what that is?
Her neyse, bunu açtım ve bunun ne olduğunu söyleyebilir misin diyecektim?
- to tell you everything I'm thinking when I know you're just gonna go running to mama.
- Aklımdan geçen her şeyi söylediğim için kusura bakma.
Listen, I was just gonna ask Jen to tell you that Sam is a really impressionable kid, so if you could be a little bit careful about what you say around her, that would be great.
Bak, Jen'den Sam'in kolay etkilenebilen bir çocuk olduğunu sana söylemesini isteyecektim, bu yüzden onun etrafındayken söylediklerine bir parça dikkat edersen harika olur.
- No. He just told me that I should tell Madame de L'Oradore everything I know about the cave.
Bana sadece Madam de L'Oradore'a mağarayla ilgili bildiğim her şeyi anlatmamı söyledi.
Just tell us where we can find her.
Onu nerede bulabileceğimiz söyle.
Just, uh, tell me everything you know about your father's friend Albert.
Şimdi bana babanın arkadaşı Albert hakkında bildiğin her şeyi anlat.
Just tell everything, ok?
Her şeyi söyle, tamam mı?
I can handle anything you tell me, just as long as it's the truth.
Doğruyu söylediğin sürece her şeyle başa çıkabilirim.
I had to tell her I was going to that stupid dance just to shut her the hell up.
Onu susturmak için salak geceye gideceğimi söyledim. Gerçekten gidiyor musun?
Why don't you just tell her to get her own plan?
Niçin telefon faturasını ona sormuyorsun?
Whatever it is they can't just tell us to leave!
Her ne ise bize öylece gitmemizi söyleyemezler.
Why don't you just save us the time and tell us what you put in her drink.
Niye içkisine ne koyduğunu söyleyip bize zaman kazandırmıyorsun?
And I Used to go and tell Roger this, and He said, "It does not Matter About a Track, just let Them do something."
Ama müziksiz ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Ben her defasında bunu gidip Roger'a söylerdim, ve o da bana, "Müzik hiç önemli değil, sadece onlara birşey yapmalarını söyle dedi."
I'm just gonna go tell her she did a good job.
Ben gidip onu da tebrik edeyim.
You can't just tell people anything you want.
İnsanlara her istediğini öylece anlatamazsın.
Why didn't you just tell me about her?
Bana neden ondan bahsetmedin?
And I'm just telling you, if it was Gabby who was in your shoes, and I'm not proud to admit this, but I'd tell her to stay out of it.
Bakın size de söylüyorum. Bunu söylemekten utansam da, eğer bu işle Gabby ilgileniyor olsaydı ona bulaşmamasını söylerdim.
You know, I've--I've asked around about her, but everyone seems to want to just tell me what they think they should tell, you know what I mean?
Bilirsin işte, etrafa onu sordum ama herkes bana onun hakkında nasıl düşünmesi gerekiyorsa, o türden cevaplar verdi. Anladın mı?
I'll tell you anything you want. Just don't kill me.
İstediğiniz her şeyi anlatırım.
Okay, Pete, just tell me everything.
Tamam Pete, bana her şeyi anlat.
Sometimes I tell them they cannot just do whatever they want.
Bazen onlara her istediklerini yapamayacaklarını söylerim.
I'm just gonna tell her I'm gonna do it a different day, okay?
Sadece ona başka bir gün yapalım diyeceğim, tamam mı?
And anyway, I just well, I was just stopping by'cause I wanted to tell you that I'm really sorry about your aunt.
Her neyse, ben sadece, şey, sadece uğramıştım çünkü teyzen hakkında ne kadar üzgün olduğumu söylemek istedim.
You're just afraid to tell her.
Ama ona söylemeye korkuyorsun.
Anyway, I just wanted to tell you.
Her neyse, haber vermek istedim.
just tell her the truth 17
just tell me 828
just tell me why 30
just tell us 71
just tell him 88
just tell me the truth 78
just tell me what you need 30
just tell me what happened 78
just tell me what you know 20
just tell me one thing 56
just tell me 828
just tell me why 30
just tell us 71
just tell him 88
just tell me the truth 78
just tell me what you need 30
just tell me what happened 78
just tell me what you know 20
just tell me one thing 56
just tell the truth 55
just tell me this 22
just tell them 59
just tell me where you are 47
just tell me what you want 77
just tell me that 17
just tell me what's going on 41
just tell me what it is 17
just tell me where 21
just tell me what to do 64
just tell me this 22
just tell them 59
just tell me where you are 47
just tell me what you want 77
just tell me that 17
just tell me what's going on 41
just tell me what it is 17
just tell me where 21
just tell me what to do 64