Just tell the truth traduction Turc
1,135 traduction parallèle
Just tell the truth.
Dogru soyle.
- Maybe we should just tell the truth.
Belki de gerçeği söylemek en doğrusu olur.
Oh, my God. Do you ever just tell the truth?
Doğruyu söyleyemedin mi?
Why didn't you just tell the truth?
- Niye doğruyu söylemediniz?
Just tell the truth.
Gerçeği söyle.
I just need to know if you feel the same way, so... just tell the truth.
Sadece bilmeliyim senin de böyle hissedip hissetmediğini, yani Gerçeği söyle sadece.
I should just tell her the truth.
Ona gerçeği söylemeliyim.
But why didn't you just tell her the truth.
Ama neden sadece gerçeği anlatmıyorsun?
When he calls tomorrow, I'm just gonna tell him the truth.
Yarın aradığında ona gerçeği anlatacağım.
I'm giving you one opportunity, just one, to tell the truth.
Size doğruyu söylemeniz için bir şans vereceğim.
You were just gonna tell me some story, like I can't handle the truth?
Sanki gerçeği kaldıramayacakmışım gibi bana hikaye mi uyduracaktın?
Then if she leaves you for another man... whoever he might be, no hard feelings. Just tell Jackie the truth.
- Jackie'ye doğruyu söyle.
You just didn't tell the whole truth.
Sadece bütün gerçekleri söylemedin o kadar.
Well, you're not confused about having just taken an oath to tell the truth, are you?
Umarım ettiğiniz yemin ve sadece doğruları söyleme konusunda da kafanız karışmamıştır.
Just tell the police the truth.
Sadece polise gerçeği anlat.
Just tell them the truth.
Sadece onlara doğruyu söyle.
Just tell them the truth and this ends right now.
Onlara sadece gerçeği söyle ve herşey bitsin.
- Just tell them the truth, please.
Sadece onlara gerçeği söyle.
Just tell them the truth, and we'll get through this together.
Onlara gerçeği söyle. Bunun üstesinden beraber geliriz.
Either lover boy here is just an old gasbag, in which case you could tell me to go screw myself, but if on the other hand he is telling the truth and I open my mouth, house of cards.
Şu aşık çocuk bana gidip kendimi becermemi söyledi. Ne diyorsunuz çocuklar?
You got no reason to trust me and I know you don't want to hear any more promises so I'm just gonna tell you the truth.
Bana güvenmek için bir nedenin yok ve artık daha fazla vaat dinlemek istemediğini biliyorum. Bu yüzden gerçeği söyleyeceğim.
What do you need to tell the truth just once?
Bir kez olsun doğruyu söyleyemez misin?
I'm gonna just tell her the truth.
Ona gerçeği söyleyeceğim.
- Tell them the truth about your biggest- - l'll just say it :
- Onlara en büyük hayalin hakkında -
I mean, just tell them the truth.
Yani, onlara yalnızca gerçeği anlat.
I just can't help you if you won't tell me the truth.
Bana doğruyu söylemezsen sana yardım edemem.
Just tell me the truth.
Sadece gerçeği söyle.
Just tell me the truth.
Gerçeği söyle lütfen.
Well, we're just going to have to tell them the truth.
Tamam onlara gerçeği söylemek zorundayız.
Perhaps the time has come for me to just tell her the truth.
Belki ona gerçeği söylemenin zamanı geldi.
I may as well just tell you the truth.
Sana gerçeği söyleyeceğim.
I wish he'd just tell me the truth.
Keşke bana doğruyu söylese.
It's just time to do the right thing. We wanna help you but you gotta tell us the truth.
Sana yardım etmek istiyoruz ama bize gerçeği söylemelisin.
You just have to speak up and tell him the truth.
Çekinmeden konuş ve gerçeği anlat.
We should just tell them the truth.
Onlara gerçeği söylemeliyiz.
I just... I was too scared to tell you the truth.
Sadece sana doğruyu söylemeye korktum.
Well, I-I-I tell you the truth... I'm just...
Sana doğruyu söyleyeceğim.
I just want you to tell me the truth.
Bana gerçeği söylemeni istiyorum.
But then, she just had to tell me the truth.
Ama sonra, bana gerçeği söylemek zorunda kaldı.
Just stop the bullshit and tell me the truth.
Palavrayı kes ve bana gerçeği anlat.
Can you please just tell me the truth?
Bana doğruyu söyler misin?
Can't you just tell me the truth?
Doğruyu söyleyemez misin?
AND I JUST GOTTA TELL YOU THAT THE TRUTH IS IT IS A LITTLE CROWDED HERE RIGHT NOW,
Doğruyu söylemek gerekirse....... şu an burası biraz kalabalık.
Xplain--tell her you just got lost, tell her the truth.
Açıkla, doğruyu söyle.
Because if I just told you the truth about that... it means that I'm just a truthful person who would tell you the truth about anything.
Çünkü sana her zaman doğruyu söyleyen bir insan olduğumu... söylerken doğruyu söylüyordum.
I wanted to tell you the truth, Dawson, but after all the time we spent together just walking and talking, I mean.... lt was just like things were right between us again.
Sana gerçeği söylemek istedim, Dawson. Ama dolaşıp, konuşarak vakit geçirdikten sonra sonunda aramızdaki bazı şeylerin düzeldiğini hissettim.
Just tell her the truth.
Hadi, ona artık gerçeği söyle.
I mean, do I tell her the truth, or do I just leave it alone?
Ona gerçeği anlatayım mı yoksa hiç karıştırmayayım mı? - Hiç karıştırma.
Just tell us the truth.
Doğruyu söyle.
Just tell me the truth.
Şimdi bana gerçeği anlat. Ne oldu?
I DON'T EVEN HAVE MY OWN BATHROOM. BUT I DO KNOW THAT IF I JUST TELL THE TRUTH,
Ama eğer gerçeği söylersem biliyorum ki,
just tell me 828
just tell her 56
just tell me why 30
just tell us 71
just tell him 88
just tell me the truth 78
just tell me what you need 30
just tell me what happened 78
just tell me what you know 20
just tell me one thing 56
just tell her 56
just tell me why 30
just tell us 71
just tell him 88
just tell me the truth 78
just tell me what you need 30
just tell me what happened 78
just tell me what you know 20
just tell me one thing 56
just tell them 59
just tell me this 22
just tell me where you are 47
just tell me what you want 77
just tell me what's going on 41
just tell me that 17
just tell me what it is 17
just tell me where 21
just tell me what to do 64
just tell him the truth 21
just tell me this 22
just tell me where you are 47
just tell me what you want 77
just tell me what's going on 41
just tell me that 17
just tell me what it is 17
just tell me where 21
just tell me what to do 64
just tell him the truth 21