English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Long live

Long live traduction Turc

5,449 traduction parallèle
- Long live Don Amadeo!
- Çok yaşa Don Amado!
Long live...
Çok yaşa...
Long live the king.
Kralımız çok yaşa.
Long live the Brooklyn Dodgers.
Yaşasın Brooklyn Dodgers.
- Long live the Queen.
- Çok yaşa Kraliçe!
- Long live the Queen!
- Çok yaşa Kraliçe!
Long live your reign
Çok Yaşa
"Long live David Clarke," right?
"David Clarke çok yaşa" öyle mi?
"Long live David Clarke"?
"David Clarke çok yaşa" mı?
Long live the very glorious April 17, a day of overflowing joy
Çok yaşa olağanüstü 17 Nisan, coşkuyla sevinilen gün.
Long live the grand and extraordinary Kampuchean revolution
Büyük ve olağanüstü Kamboçya devrimi çok yaşasın.
Long live the new society without rich nor poor people
Zengin ve fakir insanların olmadığı yeni toplum çok yaşasın.
Long live the Democratic Kampuchea which made a quantum leap forward
Büyük bir adım atan Demokratik Kamboçya çok yaşa.
Long live the independent and full of control vision of the revolutionary Angkar of Democratric Kampuchea
Çok yaşasın Demokratik Kamboçya'nın devrimci Angkar'ın bağımsız ve kontrole dayalı görüşü.
Long live its extraordinary clear-sightedness
Çok yaşasın ileri olağanüstü görüşsüz lük.
Long live..
- Sen çok yaşa...
"Long live Bracknell."
"Çok yaşa Bracknell."
Long live real humans!
Gerçek insanlar çok yaşa!
Long live the king.
Çok yaşa kralım.
They live for up to 100 years or more, which makes them amongst the most long-lived of all vertebrates.
100 yıla kadar ya da daha uzun bir süre yaşabilirler. Bu da onları tüm omurgalılar arasında en uzun ömürlü canlı yapar.
I promise to keep you alive as long as I live.
Ben yaşadığım sürece sen de yaşayacaksın, söz.
Because I want to live long enough to see Spencer arrest you.
Ama atlamayacağım. Çünkü Spencer'ın seni tutukladığını görecek kadar yaşamak istiyorum.
Assuming I live long enough.
Tabii o kadar yaşarsam.
For as long as we both shall live?
Ömrümüzün sonuna kadar?
And it filled him up with so much sadness, because in a life that's long and well lived, there's gonna be pain and darkness that can't be understood by those who live day to day like it's any other.
Ve buna çok üzüldü. Çünkü uzun bir hayatta mutlaka acı ve karanlık olur. Sıradan bir hayat sürenlerin anlayamayacağı kadar çok.
May you live a long and healthy life.
Uzun ve sağlıklı bir hayat sürün.
People like you and I aren't meant to live long.
Senin ve benim gibiler uzun yaşamaz.
To laugh with you and cry with you, to be open and honest, and to cherish you for as long as we both shall live.
Seninle gülmek, seninle ağlamak, açık ve dürüst olmak, ve yaşadığımız sürece sana değer vermek istiyorum.
I need you, because I'd be really terrible at prison. That's if I'm lucky enough to live that long.
Hapishaneye girecek kadar uzun süre yaşarsam tabii.
If you don't help us take down Marcel, so help me, Hayley won't live long enough to see her first maternity dress.
Eğer Marcel'i devirmemize yardım etmezsen Tanrı şahidimdir Hayley ilk hamile giysisini görecek kadar bile yaşayamaz.
Deep down in parts you never let see the light of day you want to live a long normal life away from creepy old things like me.
İçinde bir şeyler hiç gün yüzü göremeyeceğini düşünüyor. Benim gibi ürkütücü şeylerden uzak uzun ve normal bir hayat istiyorsun.
Tell me where Splinter is, and i'll let you live long enough to watch him perish.
Bana Splinter'ın nerede olduğunu söyle, sizi onun ölümünü izlemenize kadar canlı tutayım.
How long will you live in the past?
Daha ne kadar geçmişle hesaplaşacaksın?
I'll feel like I'll live forever as long as everybody wants me dead.
Herkes benim ölmemi istediği sürece... sonsuza dek yaşayacak gibi hissedeceğim.
They used to live like most jellyfish, cruising the open ocean, catching tiny creatures, zooplankton, in their long tentacles.
Tıpkı diğer denizanaları gibi okyanusta dolaşıp ; küçük canlıları, zooplanktonları uzun dokunaçlarıyla yakalarlardı.
Bryan, do you take this man to be your partner in life, in love, committed to one another's joy and sustenance from this day forth, so long as you both shall live?
Bryan, bu adamı hayat arkadaşın ve sevdiğin olarak kabul edip bugünden itibaren ölene kadar birbirinizin neşesine ve rızkına kendini adıyor musun?
And do you, David, take this man to be your partner in life, in love, committed to one another's joy and sustenance from this day forth, so long as you both shall live?
Ve sen David bu adamı hayat arkadaşın ve sevdiğin olarak kabul edip bugünden itibaren ölene kadar birbirinizin neşesine ve rızkına kendini adıyor musun?
May you live long!
Çok yaşa.
And make sure they live a long and happy life, don't you agree?
Uzun ve mutlu bir hayat yaşadıklarından emin oluruz. Sizce de öyle değil mi?
As long as you live.
Yaşadığın sürece...
May you live long.
Ömürlü ol.
- Bless you son. May you live long.
- Ömürlü ol, evlat.
When you live abroad for a long time, a family becomes very tight
Uzun süre yurtdışında yaşayınca bir aile birbirine çok bağlı olur.
What you deserve is to live a very long, very painful, tortured life.
Senin hak ettiğin çok uzun, acı dolu, işkence dolu bir hayat yaşamak.
In our profession, only those who zip their lips, live long
Bizim işimizde, sadece ağzını mühürleyenler uzun yaşar
So help me, Hayley won't live long enough to see her first maternity dress.
Eğer bize Marcel'i alt etmede yardım etmezsen Hayley daha ilk hamilelik giysisini görecek kadar bile yaşayamaz.
I don't ever want to talk to another hockey parent as long as I live. [chuckles]
Hayatım boyunca başka bir hokey ailesiyle konuşmak istemiyorum.
Well, now he's probably gonna live a long time.
- Artık büyük ihtimalle, uzun bir süre daha yaşayacak.
M.I.6. was a long time ago, and I have no desire to re-live my service.
M.I.6. çok uzun zaman önceydi ve o günleri tekrar yaşamak arzusunda değilim.
How long do you think I'll live?
Daha ne kadar yaşayacağımı sanıyorsun?
They only need to live long enough to pay the check.
Hesabı ödeyecek kadar yaşasınlar yeter.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]