English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Need i remind you

Need i remind you traduction Turc

633 traduction parallèle
Need I remind you, sir, that I too have contracted the same affliction?
Ben de aynı hastalığa yakalandım.
Need I remind you what happened?
Ne olduğunu hatırlatmaya ihtiyacım var mı?
Gentlemen, need I remind you, you are in a court of law?
Beyler, buranın bir mahkeme salonu olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
Need I remind you, jezebel, that curiosity killed the cat?
Hatırlatmama gerek var mı kediyi merak öldürürmüş.
Need I remind you that the commanding officer of a Mother Ship... is not required to account for his whereabouts.
Size bir Ana Gemi Komutanının gittiği yerin hesabını vermesine gerek olmadığını hatırlatırım.
Need I remind you that if the last petal falls from this rose the spell will never be... broken!
Size hatırlatmalıyım ki, eğer bu gülün son yaprağı da düşerse büyü bir daha asla... bozulamaz!
Need I remind you that while your grandfather's father was no more than a pirate... my great-grandfather was chancellor to our king?
Senin büyükbabanın babası bir korsanken benim büyük büyükbabamın kralımıza danışman olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
- Need I remind you how I worried?
- Ne kadar endişelendiğimi hatırlatmam gerekiyor mu?
Need I remind you of Patricia from Applied Pathology 101?
Uygulamalı Patoloji'den Patricia'yı hatırlatmamı istemezsin herhalde?
Need I remind you what that means?
Bunu açıklamama gerek var mı?
Need I remind you that the social experiments of the'60s and the'70s were an abject failure?
Sosyal deney olduğunu hatırlatmama gerek var mı? 60'lar ve 70'ler, korkunç bir başarısızlık oldu.
Need I remind you we are in their camp?
Onların bölgesinde olduğumuzu hatırlatmama gerek var mı?
Need I remind you men of the reward that my bank has offered And the $ 1,000 a head bounty?
Size bankanın yakalanacak haydut başına vereceği 1000 doları hatırlatmam gerekli mi?
Need I remind you, this timepiece was once owned by Marie-Antoinette.
Hatırlatmam gerekir ki, bu saat bir zamanlar Marie-Antoinette'a aitti.
Need I remind you, 007, that you have a licence to kill, not break the traffic laws.
Hatırla, 007, öldürmeye yetkin var, trafik kurallarını çiğnemeye değil.
Need I remind you, madame, that we are investigating a murder?
Bir cinayet soruşturduğumuzu hatırlatmak isterim, madam.
Need I remind you?
Perde 10 dakika içinde açılıyor.
Need I remind you last month she served you with divorce papers? I'm aware of that.
Daha geçen ay sana boşanma belgesi gönderdiğini hatırlatayım mı?
Need I remind you people that we have to go through a tunnel?
Bir tünelden geçmemiz gerektiğinin farkındasınız değil mi?
They won't be here for five hours, and need I remind you a lot can happen in that time.
O gemiler ancak beş saate burada olacak ve hatırlatmalıyım ki bu zaman diliminde birçok şey olabilir.
Need I remind you that we are confined behind an electrostatic force field?
Bir elektrostatik güç alanının arkasında hapis tutulduğumuzu hatırlatmaya ihtiyaç duyuyorum.
Need I remind you that it was I who first began the scenario.
Bu senaryoyu yazmaya başlayan kişini ben olduğumu, hatırlatmama gerek var.
Need I remind you that you all have signed contracts?
Ayrıca hepinizin birer kontrat imzaladığını hatırlatmama bilmem gerek var mı?
Need I remind you of Flik's tunnel-within-a-tunnel project?
Flik'in Tünel Projesini hatırlatmalı mıyım?
I need not remind you that in the eyes of the law, men and women are equal.
Hatırlatmama gerek yok. Yasaların gözünde kadınlar ve erkekler eşittir.
... and in conclusion, I need not remind you... that James Allen has kept his part of the bargain.
... ve sonuç olarak, size, James Allen'ın pazarlığın kendisine düşen tarafını yerine getirdiğini hatırlatmama gerek yok.
However, I don't need to remind you that the pleasure of such an acquaintance depends upon the recognition by all parties of the fact that Miss Mapen is now my wife.
Bununla birlikte, böyle bir dostluğun devamının Bayan Mapen'in karım olduğu gerçeğinin herkesçe kabul edilmesine bağlı olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım.
I don't need to remind you of the advantages... of appointing one of our own pupils as teacher.
Kendi öğrencilerimizden birini öğretmen olarak atamanın... avantajlarını hatırlatmama gerek yok.
I don't need you to remind me of my loneliness.
Bana yalnızlığımı hatırlatmana ihtiyacım yok.
I don't need you to remind me.
Hatırlatmana gerek yok.
I need not remind you what might happen if they're let loose on the streets.
Başıboş sokağa salıverilirlerse olacakları size hatırlatmama gerek yok.
Do I need to remind you whose child you are?
Kimin çocuğu olduğunu anımsatmama gerek var mı?
Do you think I need you to remind me?
Hatırlatmalarına gerek mi var sanıyorlar? !
I don't think I need to remind you of the tremendous responsibility we have.
Üzerimizdeki büyük sorumluluğu hatırlatmam gerektiğini, sanmıyorum.
And I need not remind you to speak of this to no one.
Bundan kimseye bahsetmemenizi tekrar söylememe gerek yok.
I need hardly remind you that you're still bound by the Official Secrets Act.
Sana hala Resmi Sırlar Kanununa tabi olduğunu hatırlatmaya gerek yok.
- Thank you. I don't need to remind you that anything about this incident is classified.
Elbette sana bu olayla ilgili şeylerin gizli olduğunu hatırlatmama gerek yok.
Do I need to remind you... that we are a network affiliate?
Hatırlatmama gerek var mı... biz bir yayın ağıyız?
I let him stay here, when he need a place. Doe he remind you of anyone?
Yeri olmayınca benimle kalmasına izin veriyorum.
But I want to remind you, how much I love you, how much I want you, and need you!
Ama ben sana seni ne kadar sevdiğimi, ne kadar istediğimi ve ihtiyacım olduğunu hatırlatmak istiyorum!
I'll need you to remind me of what's important.
Bana önemli şeyleri hatırlatmana ihtiyacım var.
Do I need to remind you your wedding is in ten days?
Düğünün 1 0 gün sonra.
Don't need to remind you that he later hanged himself in a police cell, do I?
Sonrasında kendisini bir polis hücresinde astığını hatırlatmama gerek olduğunu sanmıyorum, haksız mıyım?
I don't need to remind you that it's treason for you to be hiding something from me, no matter how sensitive.
Senin bu kadar duyarlı olmanın, benden birşey saklamak için bir sebep olduğu anlamına gelmez, bunu sana hatırlatıyım da.
I don't need to remind you that this company has a higly lucrative order due in Australia at the end of the month.
Şirketin, ay sonunda Avustralya'da yüksek kârlı bir siparişi olduğunu sizlere hatırlatmama gerek yoktur heralde.
Do I need to remind you that Wall is not part of our universe?
Duvar'ın bizim evrenimize ait olmadığını hatırlatmama gerek var mı?
You know, Miss Parker, I don't need to remind you what the Yates account would be worth to this firm.
Biliyorsunuz Bayan Parker, Yates firmasının şirketimiz için ne kadar önemli olduğunu hatırlatmama gerek yoktur sanırım.
Well, I need not remind you what effect a Ferragamo sighting can have on Maris's hand-eye coordination.
Ferragamo'nun Maris'in el göz koordinasyonunu nasıl etkilediğini hatırlatmama gerek yok.
I don't need you around to remind me and everybody else that I come from fucking Hicksville, U.S.A.
Hİcksvilleden geldiğimi senin veya başka birinin hatırlatmasına ihtiyaçım yok.
AND I NEED YOU TO REMIND ME THAT WE NEED MORE CHARCOAL.
ve bu arada unutturma biraz daha kömür alalım.
No need to remind you that I'm the legitimate heiress to my father's fortune, but since I'm a woman, people have reservations.
Babamın servetinin meşru mirascısı olduğumu.. hatırlatmama gerek yok. Ama bir kadın olduğumdan halkımın bazı çekinceleri var,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]