Not for traduction Turc
100,700 traduction parallèle
- We're gonna be delayed, but not for long, hopefully.
Kısa bir süre gecikeceğiz... umarım.
Not for us.
Bizim için yok.
Not for me, but for my son.
Benim için değil, oğlum için.
Not for me, not anymore.
Benim için artık yok.
Not for you, Vanna Very White.
Senin için değil, sarı şeker.
- Yes, but not for you.
- Evet. Ama sen buna dâhil değilsin.
Not for... all that.
- O tür şeylerde değilim.
None of these folks will die, not tonight, not tomorrow, maybe not for a long time.
Bu insanların hiçbiri bu gece ölmeyecek, yarın da ölmeyecek, uzun bir süre ölmeyecekler.
But this... Is not for tourists'eyes.
Ama bu turistler için değil.
There is a significant chance that she may lose some, if not all of them. And without a clean neural imprint to work from, they'll be inaccessible for the rest of her life.
Hepsini değil ama bir kısmını kaybetme olasılığı büyük ve çalışacak sinirsel iz olmadığından kalan hayatında erişilmez olacaklar.
We're not fighting your battle for you.
Sizin savaşınızda savaşmayacağız.
I am not signing on for this.
Bunu onaylamıyorum.
You're not prepared for this fight. You're outgunned. You said as much yourself.
Bu çatışmaya hazırlıklı değilsiniz silahsızsınız, bizzat sen söyledin.
Well, I'm not the only one responsible for that particular attack. But I don't deny it, because those civilians weren't so innocent.
O saldırının tek sorumlusu ben değilim ama inkar etmiyorum, çünki oradaki siviller masum değillerdi.
You may not agree with my ways, but you have to admit that I am the best chance these people have for survival.
Yöntemlerimi onaylamıyor olabilirsin ama itiraf et, bu insanların en iyi kurtuluş şansları benim.
It's not just for me.
Sadece benim için değil.
I'm not trained for this. I'm not a combat officer.
Ben bunun için eğitilmedim, asker değilim.
I'm not asking for anything more than this moment.
Bu andan daha fazlasını istemiyorum.
Ladies gentlemen, friends, we are not here for mere vengeance, petty victories.
Bayanlar baylar ve arkadaşlar, burada sadece ufak intikam zaferi için toplanmadık.
And not just for you.
Hem yalnız senin için de değil.
But I'm not out here for your bounties.
Ama sizin ödülleriniz için burada değilim.
But you never asked for anything. Not even the regency.
Fakat benden hiçbir şey hatta naiplik bile istemedin.
That's not many klicks for McCarthy to cover.
Kaza alanı bu kadar uzak değil.
- It stands for "Better not ask if you like your face the way it is." - Wordy.
"Yüzünü olduğu gibi seviyorsan sormasan iyi olur" demek oluyor.
Not just for our kind.
Hem de sadece kendi türümüz için değil.
If he's not here to pay for his crimes, they're going to take it out on me.
Suçlarını ödemek için burada olmadığına göre hınçlarını benden alacaklardır.
Whatever the reason for that is, he's not ready to learn it.
Sebebi ne olursa olsun bunu öğrenmeye hazır değil.
Not counting us five, enough for about 52 people.
Bizi beş saymazsak Yaklaşık 52 kişi için yeterli.
I understand that this might be a fun game for you, but this is not fun for me.
Anlıyorum, bu senin için eğlenceli bir oyun olabilir. Fakat benim için eğlenceli değil.
I pray to God for good health, more business, and that my children and my grandchildren will not be sick.
Tanrı'dan sağlık dilerim, işlerin daha da açılmasını çocuklarımın ve torunlarımın hasta olmamasını isterim.
And if you're not in it for the right reasons, it'll shorten your life span, I think.
Doğru nedenlerle işin içinde değilseniz ömrünüzden yer bence.
And there's not a day that goes by that I don't think about the amount of animals it took for us to serve our menu for the day.
Gün geçmiyor ki günün menüsünü sunmanın kaç hayvana mal olduğunu düşünmeyeyim.
But not for you. You want a session, see someone else. My office is off-limits.
Bu tarz reklamlar, özellikle Sandicot'a özel olanlar Sandicot iflas ederse zarar görecek olanların orta batıdan öğretmenler gibi çalışkan, özverili insanlar olacağı fikrini yatırımcılarımıza aşılayacaktır.
On the other hand, he owns a small trucking company, so he's not hurting for cash.
Connerty başa geçerse devam edebileceğimi zannetmiyorum.
That is not the marriage that I signed up for, and that is not one that I will accept going forward.
Hazırlıklı ol çünkü yalnızca kaçınılmaz çöküşü erteliyorsun. Peki ya şimdi?
I'm all for it, but his company's not publicly traded.
Buna her zaman varım ama şirketi halka açık değil.
If you start to feel yourself not feeling, do what you did the other day and come find me... before it's too late... for both of us.
Olur da bir şey hissetmediğini hissetmeye başlarsan geçen gün yaptığın gibi gelip beni bul. İkimiz için de çok geç olmadan.
But it's not enough for me, not anymore.
Artık değil.
But play out those dominoes first, and not just for Axe.
Ama önce diğer domino taşlarını dene. Sadece Axe için değil tabii.
I have decided not to pursue Thayer or Sandicot, for strategic reasons.
Thayer'ın veya Sandicot meselesinin peşine düşmemeye karar verdim. Stratejik nedenlerden dolayı.
I'm sure it must be hard for you to not have access to him, but we think it's best for everyone.
Ona erişimin olmaması senin için de zordur herhalde ama böylesinin herkes için en iyisi olduğunu düşünüyoruz.
Not seeing him was one of your conditions for coming back.
Onunla görüşmemek senin geri dönme koşullarından biriydi.
Please, it is not about money for me.
Lütfen, benim için mesele para değil.
The ranch was set up as a refuge for the end of democracy, not the end times.
Demokrasinin sonu için, bu bölge sığınma evi olarak kullanıldı, ahir zaman için değil.
He may not have planned for it, but he did something right.
Bunun için plan yapmış olamaz, ama bir şeyleri doğru yaptı.
Not gonna wait for them to finish off my entire family.
Bütün ailemi almalarına izin vermeyeceğim.
I meant for you to step up inside the camp, Jake, not to go out on some suicide mission.
Kampın içinde ön plana çık demek istemiştim, Jake... kendi başına bir intihar görevine çık demedim.
I'm not gonna be here for that long.
O kadar süre burada kalmayacağım.
We should take the fight to them, man, not sit and wait for it.
Kavgayı biz başlatmalıyız dostum, burada oturup beklememeliyiz.
"Last words are for fools who have not said enough."
"Son sözler yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir."
Do not wait for your deathbed to enjoy your champagne, Victor.
Şampanyandan keyif almak için... ölüm döşeğini bekleme, Victor.
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for the moment 17
not for now 20
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for the moment 17
not for now 20