English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not for sale

Not for sale traduction Turc

716 traduction parallèle
- However, that's not for sale.
Amma velakin, satılık değil o. Ve bu?
- That's not for sale at present.
Şimdilik satılık değil.
Hes not for sale.
Satılık değil.
- Well... but... they're not for sale.
- Şey, aslında, onlar satılık değil.
- It's not for sale.
- Satılık değil.
- It's not for sale at any price.
- Hiçbir fiyata satılık değil.
You don't have to start talking it down because the idea is not for sale.
Onu konuşmaya başlamak zorunda değilsiniz çünkü bu fikir satılık değil.
Anyway, this shell is in the conchological wing of the Salt Lake Museum... and it's not for sale, so I assigned a man to watch it constantly.
Neyse, bu kabuk Salt Lake Müzesinin "Konkoloji" bölümündeydi. Satılık olmadığından oraya devamlı bir gözcü koydum.
- They're not for sale.
- Satılık değiller.
It's not for sale.
Satılık değil.
The painting of Mount Kumotori is listed as not for sale.
Kumotori Dağı tablosu satış listesinde yok.
It's not for sale!
Satılık değil.
I'm afraid our food is not for sale.
Maalesef yiyeceğimiz satılık değil.
She's not for sale.
O satılık değil.
It's not for sale.
SatıIık değil.
The honor of this house is not for sale.
Bu evin onuru satılık değil.
I'm afraid that's not for sale, either.
- O da satılık değil.
Unfortunately, though, it's not for sale.
Maalesef, yine de satılık değil.
He's not for sale.
Satılık değil.
Sir, my socks are not for sale.
- Mösyö, çoraplarım satılık değil.
I'm not for sale.
Ben satılık değilim.
Because the Lord's bounty is not for sale.
Çünkü Tanrı'nın lütfu satılık değildir.
- Is not for sale.
- satılık değildir.
No friend, I'm not for sale.
Hayır dostum, ben satılık değilim.
Enough to let you name his price. Not for sale.
- Fiyatını söyletmeye yetecek kadar.
Scusi, signorina, but it is not for sale.
Affedersiniz sinyorina, bu satılık değil.
- No, no, it's not for sale.
- Hayır, satılık değil.
The horses are not for sale.
Atlar satılık değil.
She's not for sale.
Satılık değil çünkü.
- Seńor, it is not for sale.
- Señor, satılık değil.
It is not for sale!
Satılık değil!
That is not for sale.
- Pervane ve radyatör. - Hayır, olmaz.
Why is it not for sale?
Neden satmıyorsunuz?
I said it's not for sale.
Yapacak işim yok. Hanımefendi tekrar ediyorum, bende satılık hiçbir şey yok.
Look, mister, that stock is not for sale.
Bakın bayım, hisselerim satılık değil.
That stock, Mr Davis, is not for sale.
Şu hisseler, Bay Davis, satılık değil.
Well, that's too bad, because the stock is not for sale.
Bu çok kötü, çünkü hisselerim satılık değil.
- The ranch is not for sale.
- Çiftlik satılık değil.
Yes, you're a war hero. You're not for sale.
Tamam, hayatınızı savaşlarda tehlikeye attınız, anladım.
- The stone is not for sale.
- Taş satılık değil.
She is not for sale at any price.
Hiçbir fiyata satılık değil.
This house is not for sale.
- Bu ev satılık değil!
And a pair of ex-german u-boat commander's binoculars. Really, they're not for sale.
- Gerçekten, satılık değiller.
If he catches fish and takes it to the market... he's not allowed to offer it for sale.
Balık tutar da, pazara götürürse satmasına izin verilmez.
Not bad for a husband who don't know any better than to buy cattle in the spring without a bill of sale.
Baharda satış senedi olmadan sığır almamayı akıl edemeyen bir koca için hiç fena sayılmaz.
Could not the agent for that sale be he... who shares this tiny moment of history with Your Honour?
Acaba bu satışın mezatçısı, tarihte şu küçük anı... sizinle paylaşan kişi olamaz mı, Saygıdeğer Efendim?
The Lord's bounty may not be for sale but the devil's is, if you can pay the price.
Endişelenme evlat. Tanrı'nın lütfu satılık olmayabilir ama Şeytan'ınki öyle, eğer bedelini ödeyebiliyorsan.
This long-lost masterpiece will not be for sale for a long time.
Bu uzun zamandır gün ışığına çıkmamış tablolar bir süreliğine satılık olmayacak.
We're not sure they're for sale, captain.
Satmak istediğimizden emin değiliz.
Not many horses around here for sale.
O burada nadir görülen bir hayvandır.
Well, I have 3,000 for sale, not 500.
- Ancak benim 3000 baş satılık hayvanım var, 500 değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]