English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Nothing's missing

Nothing's missing traduction Turc

168 traduction parallèle
There's nothing missing.
Kayıp hiçbir şey yok.
But since there's nothing missing, we've dismissed it.
Ama kayıp herhangi bir şey yok, bunu gözden çıkardık.
All the things were disarranged, but there was nothing missing.
Her şey dağılmış, ama hiçbir şey kaybolmamıştı.
There's nothing missing.
Eksik bir şey yok.
No, there's - there's nothing missing.
Hayır, kaybolan bir şey yok.
Mrs. Palmer, there's nothing illegal about being missing.
Palmer Hanım, kayıp olmanın yasadışı bir tarafı yok.
There's nothing missing.
Kaybolan hiçbir şey yok.
No, there's nothing missing.
Hayır, kayıp bir şey yok.
- Sure there's nothing missing here?
- Gözümüzden kaçan birşey olmadığına emin misin?
Nothing's missing.
Eksik bir şey yok.
There's nothing wrong with missing people.
İnsanları özlemek yanlış bir şey değil.
Nothing's missing, let him go.
Bir şey kaybolmamış, bırakın onu
Lucky for you, my man, that nothing's missing.
Hiçbir şeyin kaybolmaması senin için bir şans, adamım.
Nothing's missing.
Hayır.
They said he didn't steal anything and nothing's missing.
Hiçbir şeyin çalınmadığını ya da kayıp olmadığını söylüyorlar.
Miss Hathaway, if the immediate family isn't concerned enough... to file a missing persons report, then there's nothing we can do.
Eğer ailesi kayıp bildirimi yapmayacaksa bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
nothing's missing, right?
Her şey yerinde.
i can't believe this is happening! i should be out there! ... missing big Dean Portman, it's one-nothing iceland.
Bunun olduğuna inanamıyorum Orada olmam lazımdı... büyük Dean Portman'ın da eksikliği yanında 1-0 izlanda üstünlüğü var.
There's nothing missing.
Hiçbir şeyi eksik değil.
Are you sure nothing's missing?
Bir şey kaybolmadı ya?
Nothing's missing.
Hayır, her şey tamam.
Nothing's missing.
Kayıp bir şey yok.
And he walks with a limp, because one of his legs is missing and where his leg should be, there's nothing but
Çünkü bacaklarından biri eksik. Ve bacağının olması gereken yerde Patrick Duffy var.
- Nothing's missing.
- Gözden kaçırdığın bir yer.
Nothing's missing.
Hiçbir şey çalınmamış.
Are you sure nothing's missing?
Hiçbir şeyin çalınmadığından emin misiniz?
It ´ s all right, nothing ´ s missing.
Eksik falan değil.
At least nothing seems to be missing.
En azından hiçbir şey kaybolmamış gibi gözüküyor.
- and nothing's missing. - Actually, there is stuff missing.
- Aslında, bir şeyler kayıp.
There's nothing missing.
Eksik birşey yok.
No, there's nothing missing here.
Hayır, burada eksik bir şey yok.
And nothing's missing?
Eksik bir şey yok mu?
Statements like that convince me that I was missing nothing.
Bu tür açıklamalar gösteriyor ki, pek bir şey kaçırmamışım.
They leave nothing for us Except those missing faces
Hatırlamak dışında.
No, nothing except the fact that one man is missing and another is dead.
Hayır, bir adamın kayıp diğerinin ölü olması dışında hiçbir şey değişmedi.
Almost all of them... and nothing's ever gone missing.
Neredeyse hepsi için... ve hiçbirşey daha kaybolmadı.
There's nothing wrong with missing sex.
Seksi özlemekten utanma.
When he found out about the missing 100,000 dollars he pretended it was nothing.
Kayıp 100 bin doları öğrendiğinde olmamış gibi davrandı.
- Nothing's missing. - Except the driver's side window.
Sürücü tarafındaki yan cam hariç.
Nothing out of the ordinary, except he's missing.
Olağandışı hiç bir şey yok, kayıp olması dışında.
You had nothing to do with it. I just suddenly had a whim... after 11 years of never missing an inning, to suddenly not go to a Yankees game.
Yapabileceğin bir şey yoktu. 11 senedir hiçbir vuruş sırasını kaçırmadıktan sonra aniden saçma bir arzuya kapıldım ve Yankee maçına gitmedim.
No sign of forced entry. nothing's missing.
Zorla girildiğine dair bir iz yok, bir şey kaybolmamış.
I'm sorry she's missing, but I-I did not plant a camera and I had nothing to do with her disappearance.
Kızın kaybolmasına üzüldüm ama ben kamera falan yerleştirmedim. Ortadan kaybolması ile de hiçbir ilgim yok.
There's nothing missing!
Hiçbir şey eksik değil!
Her car's not there, but nothing from the home seems to be missing.
Arabası orada değilmiş. Evde kayıp olduğuna dair hiç bir emare yok.
Well, I do, and I'm telling you this man had nothing to do with his wife going missing.
Benim var ve size söylüyorum. Bu adamın karısının kaybolmasıyla hiçbir ilgisi yok.
Nothing's missing or out of order.
- Eksik gedik yok.
- And nothing missing. - Great, great, great.
- Ayrıca hiçbir şey alınmamış.
Okay, uh, so nothing's missing.
Tamamdır, öyleyse kayıp yok.
The trouble is we know almost nothing about the missing bay ship's status
Sorun, kaybolan Ana Geminin durumu hakkında hiçbir şey bilmememiz.
No AMBER Alerts, no missing person's report, nothing.
İlanlarda yok, kayıp raporlarında yok, hiçbiryerde yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]