Only two traduction Turc
8,931 traduction parallèle
- [screaming] - Repeat... only two shooters.
Tekrarlayın... yalnız iki tetikçi..
There were four of us and only two of you.
- Biz dört kişiyken siz iki kişisiniz.
See, you think there are only two options.
Bak, burada iki seçenek olduğunu sanıyorsun.
Seth and I are the only two soldiers you have.
Elinizde kalan son iki asker Seth ile benim.
There's only two things left for you to do, Kai.
, Kai yapmak için sadece iki şey kalmadı.
There are only two months left. "
Geriye sadece iki ay kaldı. "
Only two days left.
Geriye sadece iki gün kaldı.
From there it is only two kilometers.
Ordan sonra geriye iki kilometre kalıyor.
Are those my only two options?
Sadece iki seçeneğim mi var?
Because as powerful I am, I still have only two hands.
Çünkü o kadar güçlüyüm. Ve hala 2 elim var.
It's one of only two roads that cuts through the Everglades.
Everglades'e giden kestirme yollardan birisi o.
Just'cause there was only two of them don't necessarily mean there's only two of them. No, look.
- 2 kişi olmaları, sadece 2 kişi oldukları anlamına gelmez.
We've made enemies aplenty, but the only two with the sway to pull off this kind of thing are the marshal, Givens, or the criminal, Crowder.
Çok düşman edindik ama böyle bir şeyi yapabilecek ikna gücüne sahip iki kişi var. Şerif Givens veya eşkıya Crowder.
I'm the only reason what you did isn't ending with you back in prison, courtesy of the U.S. Marshal service, or dead by Boyd's hand or one of them other knuckleheads, and that is the only two ways this little stunt of yours could have ended.
Yaptığın yüzünden kendini hapiste bulmamanın tek sebebi benim, Federal Şerif Teşkilatına borçlusun. Ya da ölümün Boyd'un veya o dangalakların elinden olacaktı. Çünkü bu yaptığın küçük numara ancak bu iki şekilde sonlanırdı.
Why not the two girls that Nina had just humiliated only two hours before?
Neden Nina'nın iki saat önce rezil ettiği iki kız olmasın ki?
There's only two roads into and out of Maple.
Maple'a giriş-çıkış için sadece 2 yol kullanılıyor.
I only get two, same as you.
.. bira fişlerini alırım. İki tanecik kaldı.
We only have two hours left on ABADDON's clock.
ABADDON'un geri sayımında geriye iki saatimiz kaldı.
It's not enough to lose two wives, you've now driven away your only son.
İki karınızı da kaybetmek yetmedi, tek evladınızı da kaybettiniz.
Nashville is only a two-hour flight.
Nashville sadece iki saat uzaklıkta.
Number two, we believe that it can only be in one place at a time.
İki numara, sadece tek bir yerde bulunabileceğini düşünüyoruz.
A cocktail at the bar, a conversation held only with the eyes, and then the two of you retire to the bathroom.
Barda kokteyl gözlerin kurduğu bir sohbet ardından banyoda inziva.
Mr Strange, I... You have only... only given me two.
Bana yalnızca iki tane verdiniz.
Not that I don't admire what you're trying to do... to change the world... with nothing but desire and your own two hands... secure in the knowledge that you're doing the right thing, the only thing.
Yapmaya çalıştığın şeyi takdir etmediğimden değil.. ... dünyayı değiştirmek arzun ve o iki elinden başka hiçbir şeyle doğru şeyi yaptığından emin bir şekilde tek bir şeyi.
I only want to hear two words.
Sadece iki kelime duymak istiyorum.
I only had two books with me down in the... reading nook when I was growing up and this was one of them.
- Büyürken sadece iki kitabım vardı şeyde okuma köşemde, bu da onlardan biriydi.
Because look, the two rapes that we know of, they were post-mortem and they were brutal, which means he can only achieve an erection after the satisfaction of that rage.
Çünkü kesin olarak bildiğimiz iki tecavüz de ölümden sonra gerçekleşmiş ve ikisi de acımasızcaymış. Buradan, yalnızca o öfkenin hazzına ulaştıktan sonra ereksiyon olabildiğini çıkarabiliriz.
This is only valid if you buy two bouquets.
Bu kupon sadece iki buket alırsanız geçerli.
Look, Sheriff, I can only imagine how boring and insignificant your life must be, but honestly, I don't give two shits.
Bak Şerif, hayatının ne kadar sıkıcı anlamsız olduğunun farkındayım ve hayatın zerre sikimde değil.
I'm only gonna ask you two more times. If you're lucky.
Şanslıysan son iki kere daha soracağım.
I got two russians who both reportedly died in finow Only to show up alive here, looking for stark's gizmos.
Finow'da öldüğü söylenen iki Rus var burada ve burada hayata gelip Stark'ın zamazingolarını arıyorlar.
Only 39 cents for two bars.
İki kalıbı sadece 39 sente.
I only have two days to tag along.
Takılmak için sadece iki günüm var.
They only need a point or two and he's in the margin of error.
Sadece 1-2 puana ihtiyaçları var ve hata payı da var.
I'm only doing this because you two are hilarious.
Bunu sırf siz ikiniz acayip eğlenceli olduğu için yapıyorum.
It only stopped two weeks ago.
2 hafta önce kesildi.
~ And she only had two numbers in her phone.
- Bir de telefonunda sadece iki numara vardı.
People only go to college for two reasons, really, anyway : To hook up or to throw up.
İnsanlar üniversiteye aslında sadece iki sebep için giderler ilişki kurmak ya da kusmak.
And it's the only shipment of its kind for the last two months,
Ve 2 aydır gelen tek teslimat bu.
Except, instead of two particles moving in opposite directions, colliding at the speed of light in the inner ring, we're only going to inject one particle into the accelerator.
Ama bu sefer, iç halkanın içinde iki parçacığı birbirinin tersi yönünde ışık hızında çarpıştırmak yerine Hızlandırıcıya sadece tek bir parçacık sokacağız.
I think I only sprained a leg or two.
Sanırım bir ya da iki bacağımı incittim.
I'll only be a minute or two.
Bir, iki dakikaya hazır olurum.
'Cause we only have two masks, and I sure as shit ain't going as a princess.
Çünkü yalnızca iki maskemiz var ve boktan prensesi ben takmayacağımdan eminim.
We've only been on two rides.
Onu şimdi alamazsınız. Sadece 2 oyuncağa bindik.
We only felt two seals break.
Sadece iki mühür kırılması hissettik.
Not only did I get my back pay, but I made two commissions!
Sadece maaş çekimi almadım, iki de komisyon aldım!
Two girls in his class like him and Tariq only likes one.
Sınıfta iki kız ondan hoşlanıyormuş ama Tariq sadece onların birinden hoşlanıyormuş.
We've only got one hall boy and two housemaids, and as kitchen staff have left, we've not replaced them.
Tek bir salon görevlisi ve sadece iki oda hizmetçisi kaldı. Mutfaktan ayrılanların yerine de kimseyi almadık.
The only name on this letter is mine, and the only option I'm considering is serving my country like you two did.
Mektubun üstündeki tek isim benim ve düşündüğüm tek seçenek ; ikiniz gibi ülkeme hizmet etmek.
They call the Seine the only river in the world that runs between two bookshelves.
Onun yaptığını düşünüyorsun, değil mi?
Two addicts made it to sobriety, only to fall off the wagon.
İki bağımlı durup tekrar kullanmaya devam etmek için ayık kaldı.
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two months ago 182
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two months ago 182
two hearts 28
two more 130
two beers 79
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two hands 45
two thousand dollars 17
two years 509
two more 130
two beers 79
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two hands 45
two thousand dollars 17
two years 509
two and a half 63
two people 83
two minutes 637
two thousand 72
two weeks 445
two men 105
two brothers 30
two sugars 100
two words 186
two things 153
two people 83
two minutes 637
two thousand 72
two weeks 445
two men 105
two brothers 30
two sugars 100
two words 186
two things 153