English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ O ] / Ove

Ove traduction Turc

242 traduction parallèle
They're comin'on ove...
Gelip... - Kapa çeneni!
-'sti ove you more than anyone.
- Seni yine de herkesten çok seveceğim.
MacGYVER : You are here to answer questions, not ask them. Till what is ove
Ne bitene kadar?
"But now I've come to lo-o-ove your quirks"
* * Ama artık tuhaflıklarınızı seviyorum * *
I gave my / ove a cherry That had no stone
Sevgilime çekirdeksiz bir kiraz verdim
- I gave my / ove a chick en
- Sevgilime kemiksiz...
I gave my / ove a baby
Sevgilime bir bebek verdim.
- ~ Lo-o-ove ~ - ~ Boy, ya know it's true ~
- ¢ İ Seeevgi ¢ İ - ¢ İ Evlat, biliyorsun bu doğru ¢ İ
~ Lo-o-ove... is the waywe feel foryou ~
¢ İ Seeevgi... senin için hissettiklerimizin tanımı ¢ İ
* I'll come back above, * Where there is only lo-o-o-ove...
Aşağı yanıma gel Aşk burada seni bekler
"Calling for first | ove..."
"İlk sevgiyi istemek..."
LO-OVE YOUR OUTFIT.
Elde etmek için fazla çabalıyor, bir erkekte bunu severim.
You know, Julian probably ha s everything to do with it'cause she fell for him back in junior high and you never really get ove r that kind of shit, you know?
Julian'ın parmağı var bunda galiba... çünkü lisedeyken ona aşık oldu... ve bu tür şey hiçbir zaman unutulmaz, bilirsin.
RAMU : That's right. Send that / ove through your / oins.
Evet Aşkı belinize yollayın.
They way you ove your family...
Böylece bir aile sahibi oldun...
She and I, loved each other very much
Ove ben, birbirimizi çok sevdik.
OVE. 800 HAPPY, SATISFIED CUSTOMERS, AND A LINE AROUND THE BLOCK WAITING TO GET IN.
800'ün üzerinde mutlu, tatmin olmuş müşteri ve dışarıda içeri girmeyi bekleyen koca bir kuyruk var.
very happy card Luo, come over once take the gun to pay to come ove r
Düşündüğün için sağ ol. Carlo geliyor musun? Masamdan silahımı almam gerekiyor
I fee / / ike makin'/ ove
Aşk yapmayı istiyorum
M ove ove
Yana geç.
Huh? "/" ove'em. "
Pantolonunu sevdim.
You're gonna knock those beakers ove, right after you have the breakthrough.
Bu gelişmeden hemen sonra, şu geniş şişeleri devireceksin.
- Ove Ternberg?
- Ove Ternberg'in ofisi?
Ove.
Ove.
Zoran Primorac, Jan-Ove Waldner, Wong Tao,
Zoran Primorac, Jan-Ove Waldner, Wong Tao,
I'm not talking about what I've given you ove the last 2 years.
İki sene önce verdiğimden bahsetmiyorum.
This is Ove.
Bu, Ovey denen adam.
ove your fingers.
Parmaklarını oynat.
Come on, Valerie, ove the fingers of your hand.
Hadi, Valerie. El parmaklarını oynat.
It's a problem that's keeping Ove Hoegh-Guldberg up late into the night.
Bu, Ove Hoegh - Guldber'ün uykularını kaçıran bir sorun.
A marine biologist at the university of Queensland in Australia, Ove is tracking changes in coral reefs.
Avustralya Queensland Üniversitesinde deniz biyoloğu olan Ove, mercan resiflerindeki değişiklikleri takip ediyor.
All the doctors remark on it.
Tüm doktorlar öve öve bitiremiyor.
Rich and poor alike would sing your praises
Hem zengin, hem de fakir sizi öve öve bitiremezmiş.
I sing the praise of never change
# Bense değişmemeyi öve öve bitiremem
She can't brag enough about me.
Beni öve öve bitiremiyor.
Everyone raves about this place.
Fakültedekiler burayı öve öve bitiremedi.
Carol Lombardo really bragged about that night.
Carol Lombardo o geceyi öve öve bitiremedi.
- Mr Peabody told us how terrific you are.
- Bay Peabody seni bize öve öve bitiremedi.
Jennifer can't say enough about you.
Jennifer da seni öve öve bitiremiyor.
Well, I don't want to embarrass you but Caven could hardly contain himself.
Seni utandırmak istemem ama Caven seni öve öve bitirememiş.
I'm in / ove.
Âşık oldum.
The lo-ove doctor.
Ben Frasier Crane. Aşk Doktoru.
Anyway, I sent them both ove r to a friend of mine who's a veterinarian.
Bilmiyorum. Her neyse, ikisini de veteriner olan arkadaşıma gönderdim.
When we make / ove... CROWD : conversation RAMU :... we re / ease our fears and we...
Aşk yaptığımızda korkularımızı salıveririz ve ruhumuza dokunuruz.
He always brags about you.
Seni öve öve bitiremez.
He sings your praises.
Sizi öve öve bitiremedi.
And back at the model home... three of the Bluth men struggled with their manliness.
Ve model öve döndüğümüzde üç Bluth erkeği, erkeklikleriyle mücadele ediyorlardı.
Ulla has praised your children's work ethic to the utmost.
Ulla çocuklarınızın etik çalışmalarını öve-öve bitiremedi.
Yazeed always spoke highly of his time in your Navy.
Yezit donanmanızda geçirdiği zamanı öve öve bitiremezdi.
'Cause I could really use one of those mother / daughter talks all the other girls are raving about.
Çünkü tüm kızların öve öve bitiremediği şu anne-kız sohbetleri gerçekten çok işime yarar.
Hi Shankar, Anita keeps singing your praises.
Merhaba Shankar, Anita seni öve öve bitiremiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]