English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Pretty much everything

Pretty much everything traduction Turc

427 traduction parallèle
We've tried pretty much everything - single transposition, double transposition.
Neredeyse her şeyi denedik. Tek devirme matris, çift devirme matris.
- Pretty much everything.
- Hemen hemen herşey.
I had pretty much everything I ever wanted.
İstediğim hemen herşeye sahip oldum.
Holling's bar - and a general store, which has pretty much everything you need.
... Holling'in barı ve bir bakkal var ki burada ihtiyacınız olan hemen herşey bulunur.
I just told you pretty much everything.
Aslında, herşey fazlasıyla iyi.
I put your T-shirts in the second drawer... your underthings, I put those in the top drawer... and pretty much everything else I put in the closet... left to right, light to dark.
Tişörtlerini ikinci çekmeceye, iç şeylerini en üst çekmeceye geri kalanları da gardıroba soldan sağa, koyudan açık renge doğru yerleştirdim.
Pretty much everything I have.
Her şeyimi harcadım.
That's pretty much everything you need to know.
İşte bilmeniz gereken şeyler kabaca böyle.
- Pretty much everything.
- Her şeyi.
I already told the police pretty much everything I know.
Zaten polise de bildiğim her şeyi anlatmıştım.
Doesn't pretty much everything make us horny?
Hemen hemen herşey bizi azdırmıyor mu ki?
A bomb capable of destroying pretty much everything in about 13 seconds.
13 saniyede her şeyi yok edecek bomba.
Gallagher, you can keep the space john working, and Pettengil's passed out and I can handle pretty much everything else, you know.
Gallagher, sen uzay kapıcılığı işiyle uğraşırsın ve Pettengil de bayıldı ve ben de geri kalanları hallederim.
Who have pretty much everything they need in a material sense and in a family sense too.
Her şeye sahip olan kadınlarda... Hem maddi anlamda hem de ailevi anlamda.
It's pretty much everything I expected.
Herşey tahminimden de güzel.
Well, Darren, the front man handles pretty much everything except robbing the bank.
Aslında, üçüncü adam banka soyma dışında çok şey yapıyor.
Pretty much everything.
Her şey için.
The first thing you've gotta understand is we recycle pretty much everything on a starship.
Bir yıldız gemisinde ilk anlamanız gereken kullanılan şeylerin yeniden kullanılır hale getirilmesidir gerektiğidir.
PRETTY MUCH EVERYTHING.
Aynı tas aynı hamam.
She's easy to get along with... considerate of others, a real team player... pretty much everything you're not.
İletişim kurulması kolay biri. Diğerlerine değer veren tam bir takım oyuncusu. Senin olmadığın hemen her şey.
I have a friend with just one son, and they've got him, so spoiled that his nickname is the emperor which tells you pretty much everything.
Bir arkadaşımın sadece bir oğlu var. Lakabı,.. ... "imparator".
Pretty much everything.
Neredeyse her şeyi.
Bulgogi, sea bass soup and pretty much everything I cook.
Bulgogi, levrek çorbası ve neredeyse pişirdiğim her şeyden.
We deciphered pretty much everything except these.
Bunlar hariç her şeyin şifresini çözdük.
Ruby, you can ask why about pretty much everything to do with me,
Benimle ilgili her konu için bu soruyu sorabilirsin.
I guess everything else is pretty much the same. Yeah.
Sanırım diğer her şey aynı.
You could pretty much see everything she had.
Neredeyse her yeri ortadaydı.
So far, Jim Douglas seems to have everything pretty much to himself.
Şimdiye dek, Jim Douglas kendisi için hemen hemen her şeye var gibi görünüyor.
Everything is pretty much a mess still.
Herşey hala çok karışık.
In Vietnam you didn't know a lot that was going on, but here you're pretty much up to the moment on everything, so...
Martin Luther King, önemli bir insandı,... ama kendisi insan hakları hareketi değildi.
Well, we pretty much tried everything.
- Her şeyi denedik.
Pretty much everything we asked for.
Cezamızı düşürebilirler bile.
Which is pretty much true of everything.
Her konuda çok doğru bir sözdür.
Well, you're pretty much too old for everything.
Aslında aklına gelebilecek her şey için fazla yaşlısın.
It sounds pretty simple, but it pretty much applies to everything.
Kulağa çok basit geliyor. Ama bu neredeyse her şey için geçerli.
I think the fire pretty much took care of everything.
Sanırım yangın herşeyi halletmiş.
- I think we've pretty much done everything we can.
- Burada yapabileceğimiz her şeyi yaptık sanırım.
Actually I was pretty much offended by everything you said, sir.
Aslına bakarsanız söylediğiniz her şey beni kırdı, efendim.
He pretty much admitted to everything.
Bana herşeyi güzelce itiraf etti.
In OB, doing everything was pretty much automatic.
Doğumhanedeyken, her şeyi yapmak için otomatiğe bağlanmıştık.
Everything's pretty much like when you you know, went away on your trip.
Herşey aynen senin yolculuğuna çıktığındaki gibi.
The thing is, Dad Roberta and I and Jill... we've pretty much got everything under control.
Baba, Roberta, Jill ve ben her şeyi hallettik.
You know, I mean, we pretty much use science for everything we do these days, and I think you know, as long as there's people involved, there's, there's going to be mistakes.
Bilirsin, yani, bu günlerde her yerde bilimi bir şekilde kullanıyoruz işin içine insan karıştığında hata mutlaka olacaktır.
I pretty much lost everything.
Neredeyse her şeyimi kaybettim.
I think we got everything pretty much under control.
Sanırım herşeyi kontrol altına aldık.
Well, I can see everything's pretty much the way I left it.
Her şey bıraktığım gibi kalmış.
If we can move the structures and the rigs... everything should look pretty much like it did yesterday.
Bu yapıları ve donanımları taşırsak... herşey dünkü halindeymiş gibi görünücek ozaman.
So is everything in the materials clear to everyone? Pretty much.
- Herkes konuyu anladı mı?
And so, through high school and college, I pretty much played everything because I needed to compete.
Lisede ve üniversitede de hemen her sporu yaptım çünkü yarışmam gerekiyordu.
And I wake up every day pretty much surprised... that everything is still here.
Ve her sabah uyandığımda her şeyin yerli yerinde olduğunu görünce... çok şaşırıyorum.
Thank you so much for everything Bob's pretty useless, isn't he?
Biraz da aksiyon yaşarsın. Erkek olduğumuz için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]