She can't be trusted traduction Turc
46 traduction parallèle
- then she's a pig, and can't be trusted. - It's not gonna work.
O zaman güvenilmeyecek bir kadın demektir.
She can't be trusted, Richard.
Ona güvenemeyiz Richard.
She can't be trusted.
Ona güvenilemez.
She can't be trusted, Xena.
Ona güvenilmez, Zeyna.
Then she'll feel like we can't be trusted on our own!
Her şeyi mahvedecekler ve sonrasındaysa Lois'in gecesi de mahvolacak.
I guess she's all right till that saloon-keep decides i can't be trusted to betray her interests.
Sanırım kadın güvende. Meyhaneci, dulun çıkarlarına hıyanet ettiğim... konusunda bana güvendiği sürece.
She can't be trusted.
- Güvenilmezdir. - Hayır.
Well... she is over 65, Helen, and old people can't be trusted.
İyi ama 65'ini geçmişti, Helen. Yaşlı insanlara da güven olmaz.
She can't be trusted.
Ona güvenemem.
You know, your sister is my best friend, so when she says you can't be trusted, I trust her.
Kızkardeşin benim en iyi arkadaşım, bu yüzünden sana güvenilmeyecegini söylediyse ben ona güvenirim.
She can't be trusted.
Güvenilmez.
She Can't Be Trusted.
Ona güvenemezsin.
She can't be trusted.
Ona güvenemeyiz.
She can't be trusted.
Yanındaki kadına güvenemezsin.
You know, I think she can't be trusted to stay alone.
Dinle, bence tek başına kalmaması gerekiyor.
It proves that in her state of mind she can't be trusted.
Bu onun aklına güvenilmeyeceğini kanıtlar.
- She can't be trusted.
- O güvenilmez biri.
She told me herself she can't be trusted.
Hayır. Ona güvenemeyeceğimi kendisi söylemişti.
The one person who can read Cal and know if he's still a gnome is C.J., but even she doesn't know if she can make a reading on him that can be trusted.
Cal'i okuyabilecek ve cüce olup olmadığını bilebilecek tek kişi C.J. Onu okuyup güvenilir olup olmadığını öğrenebileceğini..... bilmese bile.
God, I can't believe I trusted Jane to be who she said she was.
Tanrım, Jane'in kendisiyle ilgili söylediklerine nasıl inandım anlamıyorum.
She can't be trusted, can she?
Güvenilmez biri, değil mi?
Ezra : She can't be trusted.
Ona güven olmaz.
She wants you to turn against me and convince you that I can't be trusted.
Seni bana karşı doldurmak ve güvenilir biri olmadığıma seni inandırmak istiyor.
She's a fair-weather fiancée who can't be trusted to stay with you for better or worse.
O, yalnızca iyi günlerinde yanında olacak bir nişanlı ve iyi ya da kötü günde seninle kalmasına güvenilemeyecek biri.
Catherine has sworn to keep our secret, in trade, but she can't be trusted.
Catherine karşılık için sırrımızı korumaya yemin etti ama ona güvenemeyiz.
Catherine has sworn to keep our secret, but she can't be trusted.
Catherine sırrımızı koruyacağına yemin etti ama onu güvenemeyiz.
She almost overdosed, okay, she just can't be trusted.
Neredeyse aşırı dozdan, tamam mı, sadece ona güven olmaz.
She's the one who can't be trusted.
Asıl güvenilmeyecek olan o.
The other one, she can't be trusted.
Diğeri, o kadın güvenilmez.
She can't be trusted.
Güvenilmez biri.
She's a strategist who can't be trusted.
Güvenilmez bir strateji uzmanı.
She can't be trusted.
Ona güvenemezsin. Bunu biliyorsun, değil mi?
She said that Jonas can't be trusted... that he worked with BPO.
Jonas'a güvenilemeyeceğini ve BKO için çalıştığını söyledi.
I told you she can't be trusted.
Ona güven olmaz demiştim.
And if she can't be trusted, I can't force her to reveal things she doesn't want to.
Güvenilecek biri değilse, onu istemediği şeyleri açıklamaya zorlayamam.
She can't be trusted.
Güvenilmez birisi.
She can't be trusted.
Güvenilir değil.
She can't be trusted... not in the O.R., not with patients.
Güvenilmez biri. Hem ameliyathanede, hem de hasta bakımında.
Just knowing that she can't be trusted is helpful.
Güvenilmez olduğunu bilmemiz bile yeter.
She can't be trusted.
Ona güvenilmez.
She still can't be trusted.
Hala güvenilmez biri.
Until I've worked out whether she's lying or not, she can't be trusted.
Doğru söyleyip söylemediğini öğrenene kadar kendisine güvenilmez.
She can't be trusted.
Hiç güvenilmez.
She can't be trusted.
Ona güvenemezsin.
she can't 238
she can't do that 47
she can't help it 16
she can't be 45
she can't hear you 51
she can't stay here 16
she can't be dead 17
she can't breathe 50
she can't die 19
she comes 18
she can't do that 47
she can't help it 16
she can't be 45
she can't hear you 51
she can't stay here 16
she can't be dead 17
she can't breathe 50
she can't die 19
she comes 18
she chose me 21
she came back 47
she couldn't 58
she can 125
she came 41
she came to me 61
she came here 21
she called you 54
she could 44
she can help 23
she came back 47
she couldn't 58
she can 125
she came 41
she came to me 61
she came here 21
she called you 54
she could 44
she can help 23