Shouldn't be long traduction Turc
268 traduction parallèle
I shouldn't be long, dear.
Gecikmem, tatlım.
I shouldn't be long.
Fazla geç kalmam.
Old boats shouldn't be salvaged after resting for so long.
Yaşlı batıklar, böyle uzun süreler geçtikten sonra kurtarılmamalı bence.
Oh, shouldn't be long now.
Az kalmış olmalı.
As long as he's respectable, we shouldn't be picky.
Saygın olduğu sürece, seçici olmamalıyız.
Well, I was just telling Mr. Crocker here, as long as the kids love each other, why shouldn't they be married?
Bay Crocker'a da az önce söylediğim gibi çocuklar birbirlerini sevdikleri sürece neden evlenmesinler ki?
He shouldn't be long, if you want to come in.
Çok kalmaz, içeri gelmek isterseniz...
Anyway, one shouldn't be away too long from his true profession.
Her neyse, kimse asıl işinden fazla uzak kalamaz.
Shouldn't be long now.
Fazla kalmadı.
It shouldn't be too long before they start searching for the yacht, right? Naturally.
Bizi aramaya başlamaları fazla uzun sürmez, değil mi?
- I shouldn't be too long, should I?
- Çok geç kalmam, değil mi?
It won't be so lovely if the Captain's report isn't ready when he asks for it... Oh. ... which shouldn't be long.
Kaptan'ın raporu istediğinde hazır olmazsa ortada pek bir sevgi olmayacak, ve şimdi gelir.
At the rate we're going, it shouldn't be too long.
Bu hızda gidersek fazla uzun sürmeyecektir.
You shouldn't be so silly! I knew him long before you did!
Aptal olma, ben onunla senden önce tanıştım.
Shouldn't be long.
Uzun sürmez.
We shouldn't be long.
Fazla sürmez.
After this visit Pooh figured he shouldn't be staying that long so as not to find himself in a Tight Place
O günden sonra, Puh misafirliğe gittiğinde, kapana kısılmak istemiyorsa... o kadar çok oturmaması gerektiğine kanaat getirdi.
Oh, that shouldn't be too long then, should it?
o zaman çok beklemeyeceğiz değil mi?
It shouldn't be long but I can't now.
Çok uzun sürmez ama şimdi olmaz.
I shouldn't be long.
Uzun süre kalmam.
In shouldn't be long now before I get it going.
İşe başlamam çok uzun olmayacak.
I shouldn't be long.
Uzun sürmez.
... as long as you do exactly as you're told there shouldn't be anything to worry about.
Denilenin dışına çıkmadığınız sürece endişelenecek bir şey olmaz.
Which shouldn't be too long, okay?
Çok uzun sürmeyecektir, tamam mı?
Viviane shouldn't be long.
Viviane neredeyse gelir.
She shouldn't be long.
Bu kadar geç kalmaması lazım.
I know, but that's where he and his friends like to sit around and talk about all they could have been in life, so it shouldn't be long.
Biliyorum, ama baban ve arkadaşları orada toplanıp hayatta neleri kaçırdıklarını konuşurlar. Yani uzun sürmez. Niye sordun?
Shouldn't be long.
Çok uzun olmayacaktır.
- It shouldn't be too long.
- Fazla uzun sürmez.
It shouldn't be a long delay.
Büyük bir gecikme olmayacaktır.
We shouldn't be too long.
Çok uzun sürmez.
You shouldn't be outside so long.
Dışarıda çok uzun kalmamalısınız.
He shouldn't be that long.
Birazdan gelir.
Shouldn't be too long, though. Eh, she bloody changed, ain't she?
Amma değişti, değil mi?
I shouldn't be too long, right.
Ben de gecikmem. Birazdan gelirim.
- Well, that shouldn't be long now.
- O kadar uzun sürmez.
Shouldn't be long now.
Bu kadar uzun sürmemeliydi.
It shouldn't be a long conversation.
Uzun bir sohbetten söz etmiyorum.
Which shouldn't be long once these women realize how united we men are.
Bu kadınların fark etmeleri uzun sürmez erkeklerin birlik beraberliğini.
- It shouldn't be long.
- Fazla sürmese gerek.
Shouldn't be long now.
Fazla sürmez artık.
It shouldn't be too long.
Fazla sürmez.
We shouldn't be long.
Uzun sürmez.
Not long after that day, Granma took me aside and told me again about how her and Granpa were moving closer to the understanding, so that I shouldn't be sad because when their bodies died, they'd still be together, always, their spirits knowing.
O günden kısa bir süre sonra, Büyük anne beni kenara çekip, kendisinin ve Büyük babanın anlamaya ne kadar yaklaştıklarını, bedenleri öldüğünde benim üzülmemem gerektiğini, hep birlikte olacaklarını, bunu da ruhlarının bildiğini söyledi.
Shouldn't be long, we're almost done.
Fazla değil, işimiz bitti sayılır.
I've gotto meet a colleague for a drink, but I shouldn't be long.
Bir iş arkadaşımla görüşüp birşeyler içeceğim, ama fazla geç kalmam.
Okay, well, I shouldn't be long, Nick.
Pekâlâ. Çok geç kalmam Nick.
And I shouldn't be talking to a little kid... about terrible stuff that happened a long time before she was born.
Bir çocuğa kendisi doğmadan çok önce yaşanmış... korkunç şeyler anlatmamalıyım.
I shouldn't be long.
Birazdan sana yetişirim.
I shouldn't be long.
Çok uzun sürmez.
It shouldn't be too long now... before I can issue the check.
Çeki hazırlamam uzun sürmeyecektir.
shouldn't be a problem 52
shouldn't be 18
long 842
long island 52
longer 83
longing 24
longinus 18
longmire 43
longo 16
longitude 31
shouldn't be 18
long 842
long island 52
longer 83
longing 24
longinus 18
longmire 43
longo 16
longitude 31
long live the king 168
long live the queen 48
long night 48
long time no see 414
long time 721
long hair 55
long may she reign 18
long legs 25
long live the emperor 20
long john 18
long live the queen 48
long night 48
long time no see 414
long time 721
long hair 55
long may she reign 18
long legs 25
long live the emperor 20
long john 18
long hours 24
long story short 168
long live 36
long live liberty 21
long day 136
long life 29
long way 22
long overdue 19
long gone 44
long enough 113
long story short 168
long live 36
long live liberty 21
long day 136
long life 29
long way 22
long overdue 19
long gone 44
long enough 113