So close traduction Turc
6,113 traduction parallèle
Magic mirror, not so close.
Sihirli ayna daha yakından.
So close.
Çok yakın.
Somehow it's all so close, the storm, sinking ships,
Hepsi birbiriyle alakalı.
I'm so close to walking outside those doors.
O kapıların dışına yürümeye çok yakınım.
We're so close, all right?
Çok yakınız, tamam mı?
I'm so close to retirement and then this fucking happens.
Emekli olmama ramak kaldı ve bu oluyor amına koyayım.
The things that we've shared, the experiences that we've had, have brought us so close.
Paylaştığımız şeyler geçirdiğimiz deneyimler bizi çok yakınlaştırdı.
One more time, we're so close.
Bir daha, çok yaklaştık.
You're so close to life and death... all at once.
Hayata ve ölüme aniden çok yaklaşıyorsun.
So close to his face, they either begin to flight or begin to kiss.
Yüzüne çok yakın duruyor, ya dalacaklar ya da öpüşecekler.
You're so close to having everything you've wanted.
İstediğin her şeyi elde etmene ramak var.
Mate, I'm so close, I can smell her.
O kadar yakınız ki kokusunu alabiliyorum.
People getting so close and tugging at you.
İnsanlar sana çok yaklaşıp çekiştiriyorlar seni.
Look, I don't like the guy very much either, but we're so close to putting Apollo 1 behind us and getting this thing back on track.
Bak ben de o herifi çok sevmiyorum ama Apollo 1'i uçurup her şeyi tekrar yoluna koymak üzereyiz.
I just can't believe Wally's leaving the program when they're so close to the moon.
Aya bu kadar yaklaşmışken Wally'nin programı bırakmasına inanamıyorum.
You stay close--so close he can feel your breath.
Dibine gir, o kadar gir ki nefesini ensesinde hissetsin.
You're so close to having everything you've wanted.
İstediğin her şeye sahip olmana ramak kaldı.
How can you stand so close to him knowing what he's capable of and that sooner or later you'll be next?
Er geç başına gelecekleri bildiğin halde nasıl oluyor da yanında durabiliyorsun?
♪ So close to here
* Buraya çok yakın *
We're so close.
Çok yaklaşmıştık.
Elizabeth, we are so close now.
Elizabeth, şu an çok yakınız. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.
We are so close. Couple of years, she goes to college, she's an adult.
Birkaç yıl sonra üniversiteye gidecek, yetişkin olacak.
So close, it's passing me the baton.
Öyle yakın ki bana sorumluluk yüklüyor.
Today we came so close.
Bugün çok yaklaştık.
Oh, and I thought we were so close.
Ben de yakın olduğumuzu düşünürdüm.
But I think these two are so close to it, they can't see there are ways to make it much, much better.
Ama ben bu ikisi çok yakın olduğu için daha da iyi hale getirmek için olan yolları göremiyorlar diye düşünüyorum.
It's the only way that we could fix things and we are so, so close to fixing things.
Bu olanları düzeltebilmemizin tek yolu ve şu an gerçekten düzeltmeye çok ama çok yakınız.
I'm so close.
Çok yaklaştım.
But I'm so close, sir.
- Ama çok yaklaştım efendim.
We're so close, she can't be sick for long.
Çok yaklaştık, uzun süre hasta kalamaz.
... she wouldn't have cared to take you all the way to Kolkata so close your eyes and sit quiet for sometime...
Seni Kolkata'ya kadar götürmeyebilirdi. Gözlerini kapat ve bir süre sessizce otur.
At the same time, so close at hand yet so far away.
Çok yakın ama aynı zamanda bir o kadar uzak.
You guys, in the vault, I was so close to Charles I could feel his breath.
Kızlar, gizli odadayken Charles'la dip dibeydim.
Man, don't say "eat" and "ass" so close together while I'm trying to eat breakfast.
Kahvaltıda "kıç" ve "yeme" kelimelerini birbirine o kadar yakın kullanma.
- So close. Here she is, page 11.
- Tüh be, çok yakındı. 11. sayfa.
My heart was saying that you're somewhere close and so I couldn't impress him.
Kalbim yakınlarda bir yerlerde olduğunu söylüyordu. Bu yüzden onu etkileyemedim.
So, you just sit there and um, maybe close your eyes and just try to believe what we're doing is real.
Sen sadece şurada oturuyorsun, gözlerini kapatabilir yaptıklarımızın gerçek olduğuna inanmaya çalışabilirsin.
That's why they got so close.
Bu yüzden yakınlaşmışlar.
So now I close down the old military system from the previous dynasty and have it restructured as one great army controlling three services.
... bu günden başlayarak eskiden kalma olan askeri yasayı kaldırıp büyük ve güçlü bir orduya sahip olabilmek için askerleri bir araya getiriyorum.
Sure, well actually, those curtains do close there so...
Elbette, yani açıkcası, bu perdeler bu yüzden kapalı...
Be so good as to close the door on your way out.
Çıkarken kapıyı kapatma nezaketini gösterin.
If you're close with Craigslist Maggie, then so am I.
Eğer sen... Craigslist Maggie ile yakınsan, ben de yakınım.
So were you and your dad close growing up?
Büyürken babanla aranız iyi miydi?
Now that I see them up close, they seem so much less frightening than I supposed.
Şimdi onları yakından görünce sandığımdan çok daha az korkutucu görünüyorlar.
Not only am I gonna play in the major leagues, but I'm gonna be so good, you're gonna have to put my picture up in your office, and it's gonna look down on you every time you go in there and you close the door
Sadece Birinci Ligte oynamakla kalmayacağım o kadar iyi olacağım ki fotoğrafımı ofisine koymak zorunda kalacaksın. Ve ne zaman içeri girsen sana yukarıdan bakacak.
If I could choose, you know how it's so hot, sometimes it rains too much and I have to close the truck's window, and I would like to ask a favor here...
Havalar çok sıcak, mümkünse sürekli yağmur yağsın. Sizden bir ricam olacak...
A day that I pride myself on, a day that I've never failed on and I don't plan to begin failing now, so listen to me and listen close, like you've never done before.
Kendimle gurur duyduğum, hiç başarısız olmadığım gün. Başarısız olmasına izin vermeyeceğim. Şimdi beni daha önce dinlediklerinizden daha iyi dinleyin.
You're so very close after all.
Ne de olsa çok yakınsınız.
Well, I've had sex with her, and by kissing her I would close the loop so that we basically all just kissed each other.
Onunla yatmıştım ve onu öperek döngüyü kapattım, hepimiz birbirimizi öpmüş olduk.
We need to get you close to Ruiz so you can identify this distributor.
Ruiz'e yakın olman gerek, böylece dağıtıcının kimliğini tespit edeceksin.
I'll find you a rehab center, somewhere near Northampton so you'll be close to home.
Sana Northampton'a yakın bir yerde rehabilitasyon merkezi bulacağım. Eve yakın olacaksın.
closet 47
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close one 17
close enough 217
close range 54
close the gate 44
close the door 763
close the door behind you 29
close friends 22
close it 165
close the gates 31
close the door on your way out 20
close enough 217
close range 54
close the gate 44
close the door 763
close the door behind you 29
close friends 22
close it 165
close the gates 31
close the door on your way out 20
close it up 54
close the doors 37
close friend 18
close the curtains 19
closer to 16
close call 26
close up 29
close by 23
close to you 34
close to 36
close the doors 37
close friend 18
close the curtains 19
closer to 16
close call 26
close up 29
close by 23
close to you 34
close to 36