Straight traduction Turc
34,825 traduction parallèle
None of us wanted to, but we couldn't see straight.
Hiçbirimiz istemiyordu, ama kimse normal bakamıyordu.
Hey, someone's got to keep things straight.
Hey, Birilerinin işleri doğru yapması gerekli.
Some final event, a meteor heading straight for town big enough to blow up Idaho or the world, even, so everybody took off.
Son olarak, bir gök taşı İdaho'çarpacak.. ... İdaho'yu, ülkeyi, hatta dünyayı bile yok edecekti.. Bu yüzden de herkes çekip gitti.
I'd like to keep going straight up.
Ben buradan gideceğim.
Paperweights these days, and I tell'em straight, I tell'em all both less and great, it is the beast from the East where the boat of Ra pulls out from every morning, oh, my chicks and Chicklets.
Bugünlerde kağıtların ağırlığı size doğrudan söyleyeyim daha hafif ve harika Doğu'nun en iyisi Ra'nın her sabah doğduğu yerden benim tavuklarım ve horozlarım.
He wrote this piece straight after he came out of prison.
Bu parçayı hapisten çıkar çıkmaz bestelemiş.
338,000 men evacuated, 100,000 of them straight from the beach, and you are one of them.
338,000 adam tahliye edilmiş bunlardan 100,000 tanesi direk olarak sahilden ve siz de bunlardan birisiniz.
And stuff like did he go straight across to her as though he knew her...
Ve adam onu tanıyormuş gibi doğrudan ona mı gitti
I'd be like, " Damn fucking straight, it's a red fire truck.
" Çok doğru, bu kırmızı bir itfaiye aracı.
If you've ever said this sentence, "I like him because he's a straight talker," you're as dumb as shit.
Şu cümleyi kurduysanız "Onu seviyorum, dobra konuşuyor" süzme salaksınız demektir.
Just because someone says something simple that you understand... doesn't mean they're a straight talker.
Birinin, sizin anlayacağınız kadar basit konuşması dobra olduğu anlamına gelmez.
You're a straight talker. "
Dobra konuşuyorsun. "
Yeah, we straight, we were just saying "What's up" to Paper Boi's boy.
Evet, sıkıntı yok. Paperboi'un kankasına bir selam verelim dedik.
You're gonna master it, little girl, and you're gonna ride it straight to the majors.
Bu atışta uzmanlaşacaksın ve Major Lig'e doğru yol alacaksın. - Ne atışı?
That's when I got to get his head straight.
Hata yaptığında da onu benim düzeltmem gerekiyor.
- Baker's thrown Shiazzo two straight screwballs.
Baker, 2 tane falsolu atı yaparak Shiazzo'ya top vurdurtmadı.
And so have you, my favorite straight "A" student.
Aynı şekilde sende.
No, uh, not straight "A's."
En sevdiğim hep yüksek not alan öğrencim. Hep yüksek not almadım.
That is some straight-up "Cat's in the Cradle" shit right there. Plus, look at my dope maze.
Tam Cat's in the Cradle tarzı hüzün kaynağı burası, ayrıca kıyak labirentime baksana hele.
The way the Tharsis Plateau affects the wind flow, it would have blown straight into the recurring slope lineae. On these elevated bedrock outcrops just to the west.
Tharsis Platosu'nun rüzgar akışını nasıl etkilediğine bakılırsa doğruca tekrarlayan yamaç çizgilerine esmiştir hemen batıdaki şu yüksek taş yatağı çıkıntılarına.
You went to war. And straight berserkered on fools.
Savaşa gittin yahu, düşmanın üstüne yardırdın.
It won't work coming at the Smiths straight on, so my people want you to take a more indirect approach.
Smith'lere doğrudan yaklaşmak işe yaramaz, bu nedenle halkım senden daha dolaylı yaklaşımda bulunmanı istiyor.
- Let me get this straight.
Doğru mu anlamışım?
She just wants to put the record straight.
- Ortada yanlış falan yok.
- The record is straight. - Not according to her roommate.
- Oda arkadaşı öyle demiyor ama.
Get your story straight, bro!
Tam istediğin gibi!
( LAUGHS ) Nowhere to go, other than straight down.
Doğruca dibe gitmek dışında gidecek başka bir yer yok.
Keep it straight, otherwise we're gonna tip the building over.
Düz tutmaya çalış yoksa bina yana eğilecek.
Straight out of children's storybooks.
Çocuk hikâye kitaplarından çıkmış gibi.
That should set things straight.
Bu işleri yoluna koyar.
Straight from his battles with the zombies in Congress, the 357th President of the United States,
Kongredeki zombilerle kendi başına savaştı. Amerika Birleşik Devletlerinin 357. Başkanı.
I was on a post for ten hours straight.
On saattir nöbetteydim.
Let me get this straight.
Doğru mu anlamışım.
Okay, let me get this straight.
Doğru mu anladım?
Then you better get your facts straight, because I did file it.
Sağlam bilgilerle gel bana çünkü çoktan gönderdim.
Let me get this straight. I hire you, and the first thing you do is come to me for a favor?
Seni avukatım olarak alıyorum, ilk yaptığın iş bana gelip iyilik istemek mi?
You can tell me if you do straight-up therapy or not.
Ayakta terapi yapıp yapmadığını söyleyebilirsin.
I didn't think I needed to, since we've been doing straight-up therapy since you got here.
İhtiyacım olacağını düşünmemiştim ancak, Sen buraya geldiğinden beri ayakta terapi yapıyoruz.
But, Leonard, I'm telling you, if you're not straight with me, this isn't gonna work.
Ama Leonard, sana söylüyorum eğer bana karşı dürüst olmazsan... bu iş yürümez.
Then he came to tell you that, so the two of you would have your stories straight so you could string me along.
İkinizin anlattıkları uyuşsun diye buraya sana söylemeye geldi. - Böylece beni oyalayacaksınız.
Let me get this straight.
Doğru anlamış mıyım?
It's just... I can't get it straight.
İşleri toparlayamıyorum.
Look at him, he can barely see straight.
Bak şuna, zorlukla görebiliyor.
Which is odd, cos Claire's so straight.
Bu çok garip çünkü Claire hiç içmez.
I know this beautiful soap shop. I mean, this stuff just gets you straight in the bath.
Bu şey seni doğruca banyoya sokuyor.
I'm getting this straight from the skull features you are a lover of animals.
Bunu kafatası özelliklerine bakarak söylüyorum... - Sen bir hayvanseversin.
- You straight?
- iyi misin?
You straight, man?
İyi misin adamım?
You take Flora and go straight to the truck.
- Flora'yı al ve doğruca kamyonete git.
All right, now, once you go through the front door, go straight to the truck.
Pekâlâ, ön kapıya vardığın anda, doğruya kamyonete git.
I am here to set the record straight.
Yanlış anlaşılmaları düzeltmek için buradayım.