Take it to him traduction Turc
1,885 traduction parallèle
Yeah, and you know what the funny thing is, is I almost didn't take it to him, because, you know, it's one thing when he asks me for help, but to go in completely unsolicited is like...
Evet, biliyor musun işin komiği neredeyse ona sunmayacaktım. Çünkü, benden yardım istemesi ayrı bir şey ama, talep edilmeden yardım etmem başka bir şey.
Okay, fine, so we take it to him.
Peki, tamam. Ona da sunarız.
You gotta take it to him.
Ona dayanacaksın.
Take it to him.
Dayan ona.
- Oh, I'll take it to him.
- Ben götürürüm.
I don't care if it's the President having to take a piss, you tell him to turn the hell around.
Başkan laf ederse umrumda değil, tüm olanları anlatırsın.
And it is going to take someone like you to stop him.
O'nu ancak senin gibi biri durdurabilir.
I think it's gonna take one of us dying'to get him to come back down here.
Sanırım onu buraya getirebilmek için birimizin ölmesi gerekiyor.
You know, it taught him how to be on his own, to take his comedy seriously, that this was what he was gonna do for the rest of his life.
Mizahını ciddiyetle yapabilmek için kendisine nasıl davranması gerektiğini öğretti bu süreç, ki hayatının geri kalanında da burada öğrendiklerini uyguladı hep.
You're the Papa, take it from him and give it to me.
Sen babasısın, ondan al ve bana ver.
I'm gonna take Sammy home and make him better, and then we're gonna hunt you down and make you feel what it's like to have your bones broke and your insides ripped out!
Sammy'yi eve götürüp iyileştireceğim ve sonra peşinize düşeceğiz kemikleriniz kırık ve içinizin dışarı çıkması nasıl oluyormuş göreceksiniz.
All I can say is any more of my chickens goes a missin and I will have to call the sheriff, have him take that animal out and put it down.
Merak etme Jolene. Kimseyi rahatsız etmeyecek.
Here, let me take it in to him.
Dur, ben götüreyim.
I'm going to take that sword, and I'm going to kill him with it... after I killed you.
O kılıcı alacağım ve onunla seni öldürdükten sonra Rahl'ı öldüreceğim.
I'm going to take that Sword, and I'm going to kill him with it. After I kill you.
O kılıcı alacağım ve onunla seni öldürdükten sonra Rahl'ı öldüreceğim.
I asked him to take some more time to confirm it.
Durumun netleşmesi için beklemesini rica ettim.
So I need two of his good days in a row... one to persuade him to let me take the exam, and the other to pass it.
Gününde olmasına iki kez ihtiyacım var. Biri telafi sınavı yapması için diğeriyse sınavı geçebilmek için.
It's gonna take him a couple of days, so you've got to be patient.
Alışması birkaç günü bulacak, o yüzden biraz sabırlı olun.
The teacher made him take it off and his hair was all shook up, and he smiled at me while trying to straighten it.
Çıkardığında, saçları kafasına yapışmış durumdaydı. Düzeltmeye çalışırken, bana gülümsedi.
I think it's my turn to take something from him.
Sanırım ondan bir şeyler almak için benim sıram.
It would have been really rude to take one look at him and say, "See you."
Görür görmez, "Hadi, görüşürüz" demek çok kaba olurdu.
Then, let's take a photo and send it to him.
Öyleyse, Fotorafını çek ve, yolla ona.
The more stress you put on monsieur Seville, the longer it will take him to recover!
Bay Seville'ye ne kadar stres verirseniz iyileşmesi o kadar uzun sürer!
It's- - You can't ask him to take it down.
Kapatmasını isteyemezsin.
He might not take it, but I'll make sure it gets to him.
Bunu almayacaktır, ancak O'na ulaştıracağım.
No, let's take him to cell 211. It's empty.
Yok, yok. 211 nolu hücreye götürelim.
Look, If Tracy's revenge plan involves him being good at his job... you might have to just take it.
Bak, eğer Tracy'nin intikam planı işinde iyi olmayı içeriyorsa, buna katlanmak zorunda kalabilirsin.
It is a lot of steps for him to take.
Banyoya gitmek onu yoruyor da.
But when it comes to making the rules, creating a structure for him, for a long time, you let Bess do that job, and then you hoped that, uh, Nina would - - take her place.
Ama iş kurallar koymaya, sınırlar belirlemeye geldiğinde uzun zaman boyunca bunu Bess'in yapmasına izin verdin. Ve şimdi de Nina'nın onun yerini alacağını umuyorsun.
If Luke was offered a job out of town, would you be telling him that he's got to give it up, he's got to stay home and take care of Oliver?
Eğer Luke şehir dışından iş teklifi aldığını söylese ona da vazgeçmesini ve evde kalıp Oliver'la ilgilenmesini söyler miydin?
It's just impossible for me to take him on full-time right now.
Şu anda onun tam sorumluluğunu alabilmem imkansız.
So... maybe he's right, to try for a millionaire's death, as he calls it, to take control for himself on his terms, instead of letting the universe continue to... torture him.
Bu yüzden onun ifadesiyle milyoner ölümünü denemekte, evrenin ona işkence etmesine izin vermek yerine, kendi şartları altında kontrolü ele almakta belki de haklıdır.
And you're gonna have to take it, just let him be who he is.
Ve onu olduğu gibi kabul etmelisin.
Kyle offered to take me to the hospital to see my oncologist, schedule my treatments, and I almost... I almost let him do it, because I... I wanted to see him again so badly.
Kyle beni hastaneye götürmeyi teklif etti onkologumla görüşüp tedavimi ayarlamayı ve ben neredeyse kabul ediyordum çünkü onu tekrar görmeyi o kadar çok istiyordum ki.
It's the story of a hopeful young karate enthusiast whose dreams and moxie take him all the way to the All Valley Karate Championship.
Hayalleri onu zorlu bir karate turnuvasına katılmaya kadar götürmüş umut dolu, karate sevdalısı bir gencin hikâyesi.
No. But showing him it's all right to take advantage of people during a crisis, it's just not a very... Not a very good example.
Değil, ama ona, kriz sırasında insanlardan faydalanmayı göstermen pek de iyi iyi bir şey değil.
Well, you're gonna have to, because until Brian grows up and realizes that being in a relationship doesn't mean zigzagging between saving and betraying somebody, but that it's actually about being continually present and continually faithful, I'm not gonna take him back.
Ama artık mecbursun. Çünkü Brian olgunlaşıp birlikteliğin ne anlama geldiğini birini sevip de ona ihanet etmek arasında mekik dokumak olmadığını tam tersine sürekli sevdiğinin yanında olup ona hep sadık kalmak olduğunu anlayana kadar, onu geri almayacağım. Andrea.
I'll tell him to take it back.
Ona geri almasını söylerim.
But, Mom it's gonna take him 20 minutes to get through the'90s alone.
Tamam, ama anne sadece 90'ları kontrol etmesi 20 dakikasını alır.
When he denied it to my face, I warned him that i would take action.
Yüzüme karşı reddedince, harekete geçeceğim konusunda uyardım.
If the killer was trying to take it with him after he killed the girl, then it stands to reason that the killer brought it in the first place.
Katil kızı öldürdükten sonra onu almaya kalktıysa, onu yanında getirmiş olması da kuvvetle muhtemel.
I wanted to take the stand, but my public defender told me it was a bad idea, and I trusted him.
Temyize gitmek istedim, Ama avukatım bunun kötü bir fikir olduğunu söyledi. Ben de ona güvendim.
Hitler wants to take over Europe, and we are letting him do it so long as he doesn't bother us.
Hitler bütün Avrupa'yı ele geçirmeye şartlandı. Bize dokunmadığı sürece buna izin veriyoruz.
What excuse did you give, Papa, to make him take it all away?
O şeyleri götürmeleri için neyi gerekçe gösterdin, baba?
I was going to take him to the vet, but now you're here, could you do it?
Bu yüzden kediyi veterinere götürmeyi düşündüm, ama madem sen buradasın...
Whenever the Lord calls one of his flock up to him, it's good to take a moment to reflect on the happy memories you had together.
Tanrı, kullarından birini her ne zaman kendisine çağırırsa, birlikte geçirdiğiniz mutlu anları düşünmek için zaman ayırmak gerekir.
He's dropped into the conversation that he's just had a massive windfall, so I will stake my life that Stone and his crew are now trying to work out how to take it from him.
O da büyük bir enayi zannettiği adamla konuşmaya dalacak. Hayatıma bahse girerim ki Stone ve tayfası onu nasıl dolandırcakları üzerine çalışıyorlardır.
How did tyler take it when you asked him to leave the band?
Gruptan ayrılmasını istediğinizde... Tyler bunu nasıl karşıladı?
I think i kinda want to take it slow with him.
Sanırım onunla işleri biraz yavaştan almak istiyorum.
Son... After breakfast fetch 8 kg of poppy seed from the storeroom take it to Ali the oilman and have him press some oil.
- Oğlum kahvaltıdan sonra ambardan bir şinik afyon al, Yağcı Ali'ye git bize yağ çıkarttırıver.
The energy it must take him, every minute, not to be like that...
Onlar gibi olmamak için her dakika sarf ettiği çaba.
take it easy 3777
take it away 239
take it 3226
take it slow 68
take it down 128
take it up 36
take it or leave it 210
take it down a notch 45
take it off 554
take it home 26
take it away 239
take it 3226
take it slow 68
take it down 128
take it up 36
take it or leave it 210
take it down a notch 45
take it off 554
take it home 26
take it from me 172
take it back 224
take it like a man 22
take it outside 56
take it with you 38
take it out 200
take it and go 23
take it all 88
take it easy there 31
take it in 45
take it back 224
take it like a man 22
take it outside 56
take it with you 38
take it out 200
take it and go 23
take it all 88
take it easy there 31
take it in 45
take it all off 18
take it easy now 42
take it now 28
take it easy on him 18
to him 225
to himself 21
take me away 98
take care 2154
take your time 1039
take care of yourself 629
take it easy now 42
take it now 28
take it easy on him 18
to him 225
to himself 21
take me away 98
take care 2154
take your time 1039
take care of yourself 629
take me 491
take me back 66
take me there 54
take that 698
take off your dress 19
take a nap 62
take off your coat 49
take them off 138
take me out 21
take a shower 102
take me back 66
take me there 54
take that 698
take off your dress 19
take a nap 62
take off your coat 49
take them off 138
take me out 21
take a shower 102