English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / That is a shame

That is a shame traduction Turc

220 traduction parallèle
- Oh, that is a shame.
- Çok yazık.
Mm. That is a shame.
Bu ayıp.
That is a shame.
Yazık.
Yes, well, that is a shame.
Evet, yazık olmuş.
Now that is a shame, locking up a big, good-looking hunk-o-mutant like that.
Demek ki onun gibi iri yarı yakışıklı bir Mutant'ın hapse gitmesi yazık olmuş.
That is a shame.
Ne şanssızlık.
- Yeah. Yes, that is a shame.
Evet, çok kötü.
- Well, that is a shame.
Çok yazık. - Kesinlikle.
That is a shame!
Ne kadar utanç verici!
That is a shame.
Çok yazık.
What a cruel shame that any man is made to suffer so.
Ne zalim bir utanç bir adamın böyle bir acı çekmesi.
It's a shame to say that is the standard of a boxer.
Normal bir boksör olduğunu söylemek ayıp olur.
When I'm behind one of my lady guests in jodhpurs I think what a shame it is that elegance has disappeared from the equestrian scene.
Binici kıyafetli bir hanım konuğumu görünce, atçılıkta eski zarafet kalmadı diyorum kendi kendime.
That's what it is. It's a shame.
Bir ölünün arkasından bunu yapmanız utanç verici bir şey.
You see, the trouble with places around here is that, um, well, people keep dumping all kinds of things off the boat You know, bottles, cans Oh, it's a terrible shame Criminal
Görüyorsunuz, buralarda yerler konusundaki sorun şu ki... insanlar her türlü şeyi, şişeleri, kutuları tekneden dışarı atarlar.
Well it's a disgrace, it's a shame... it's absurd, ridiculous and its just plain silly and there's nothing else... to add unless it's to say that your stable is infamous, oh Caesar! But you really do have to face the facts oh Queen, that Egypt is decadent.
Ama Kraliçe, yüzleşmek zorunda olduğunuz gerçek, Mısır'ın itibarını yitirmekte olduğudur.
It will be a shame to let you live in a place like this? Once you understand that gold is only lead. He will not be pleased.
Böyle bir rüyanın sona ermesi çok kötü Sandıkların içinde kurşun olduğunu anlarsa yüzünün ne hal alacağını merak ediyorum.
To feel shame for a cause is also a waste for you must rather spend time correcting that of which you are ashamed.
Sebep varken utanmak da boşunadır çünkü zamanını, seni utandıran şeyi düzeltmek için harcamalısın.
It is truly a shame that such a great man had to be the disciple of such a lowly rural warlord.
Bağlı olduğu yörenin savaş efendisi olan öylesine muhteşem bir adam için, gerçek bir utanç kaynağıdır.
Otherwise Radu won't get near Targoviste and it's a shame that his spike is still empty.
Aksi takdirde Radu Targoviste'ye gelmez *
A shame they stopped filming because I was just about to undress her and rape her, although that would have been quite a job.
Filmi kesmek ayıptı çünkü soyunmadan üstüne çıkmıştım... ona tecavüz ettim, buna karşın iyi bir iş çıktı.
Except it's a shame that son of a bitch is paying a player like you rock-bottom salary.
O alçak herifin senin gibi bir oyuncuya berbat bir para ödemesi yazık.
That's a crying shame, it really is.
Bu düpedüz ayıp, gerçekten öyle...
It's a shame that a bright woman is stuck here cleaning toilets.
Akıllı bir kadının tuvalet temizlemesi çok yazık.
This is a shame that has never occurred in the history of Paro.
Paro, tarihinde böyle bir utancı hiç yaşamadı.
It's a shame that's secondary smoke that stinks so bad,'cause the stuff we're sucking up is fucking great man ;
Sigara dumanının bu kadar berbat kokması çok kötü. Çünkü nefes çektiğimiz şu zımbırtı oldukça harika.
Well, that is a shame.
Yazık.
How stand I then, that have a father kill'd a mother stain'd excitements of my reason and my blood and let all sleep while to my shame I see the imminent death of 20,000 men that, for a fantasy and trick of fame go to their graves like beds fight for a plot whereon the numbers cannot try the cause which is not tomb enough and continent to hide the slain?
Ne duruyorum öyleyse. Babası öldürülen anası lekelenen ben yeterli değil midir bunlar? Beynimi ve kanımı uyarmaya.
It's a shame, that the portrait of the actress Marguerite is in Spain.
Bu bir utanç, bu portre İspanyol aktris Marguerite'e ait.
I long to die! which craves as desperate an execution as that is desperate which we would prevent. then it is likely thou wilt undertake a thing like death to chide away this shame.
Can atıyorum ben ölmeye! Bir umut görür gibiyim, Bu önlemek istediğimiz şey kadar umutsuz bir çaba gerektirecek.
However, it is such a shame that we cannot have a proper funeral for them.
Onları, uygun bir şekilde, cenaze töreni düzenleyip gömemeyişimiz, içimi parçalıyor.
That is just a shame.
Bu sadece bir utanç.
Someone else in your place would have died of shame it'll be you both who is going to die... and that too a dog's death
Senin yerina başkası olsa utancından ölmüştü Ölecek olnan ikinizsiniz... Ve o da, bir köpeğin ölümüdür
- You know, that's really a shame because it's a great job.
- Haydi Carter, kes artık! - Bu çok yazık... ... çünkü harika bir iş yaptım.
- whose allegiance to the truth is at best questionable. - Mr. Rodman... it's a shame that your client didn't use as much sense... in choosing what he planted... as he did in choosing his attorney, but, lately, the only variation...
Bay Rodman... müvekkilinizin ne ekeceğini seçerken gösterdiği özeni... avukatını seçerken göstermemesi... çok utanç verici.
That's a... That's a shame. It truly is.
Çok yazık.
That's a shame. The answer is a B-1 secret matter.
Maalesef sorunun cevabı gizli bilgi.
That is a fucking shame!
Bu kahrolası bir rezalet!
- Nobody has, which is a shame... because she wrote 16 amazing novels, nine plays and there are some who claim... it was Powell who made the jokes that Dorothy Parker got credit for.
Çok yazık, çünkü 16 tane muhteşem roman, 9 oyun yazmış. Hatta Dorothy Parker'ın şakalarının aslında Powell'a ait olduğu iddia ediliyor.
While, to my shame, I see the imminent death of 20,000 men that, for a fantasy or trick of fame go to their graves like beds, fight for a plot whereon the numbers cannot try the cause which is not tomb enough or continent to hide the slain?
While, to my shame, I see the imminent death of 20,000 men that, for a fantasy or trick of fame go to their graves like beds, fight for a plot whereon the numbers cannot try the cause which is not tomb enough or continent to hide the slain?
Now that really is romantic. It's a shame we're not in love and that it's so darn cold.
Bu iyi bir fikir ama durunca daha da soğuk oluyor sanki.
Do you know that in that continual consciousness of shame there is perhaps a sort of awful, unnatural enjoyment for her, a sort of revenge on someone.
Biliyor musunuz,... onun için yüz karası biri olmak,... belki olağanüstü korkunç bir haz kaynağıydı ; ... birinden intikam almak gibi bir şeydi.
AND THAT WOULD BE A SHAME. IS THERE ANY WAY THAT I CAN DEFER TUITION
Bir yerden borç bulana kadar borcu erteleme şansımız var mı?
That would have sent me into a shame spiral, but now I'm just gonna get over it at my own pace. What does bother me is that no one is ever allowed to make fun of you.
Ve o zamana kadar benimle dalga geçmen umurumda değil ama beni asıl rahatsız eden kimsenin seninle dalga geçmesine izin vermiyorsun.
Shame on you, that is such a cliché.
Yazıklar olsun, çok klişe.
Besides, I got a caper in mind that is gonna put that horseshit to shame.
bunun dışında onu gerçekten çok zor durumda bırakacak bir fikrim var.
And, Mrs du Maurier, what a shame it is that we've not met until this evening.
Ve, Bayan du Maurier, ne yazık ki bu akşama kadar tanışamamıştık.
You know, it's a shame that this stuff is toxic as hell.
Bu maddenin son derece toksik olması ne kötü.
That is a damn shame.
Çok yazık.
This is a damn shame. But, you know, we're like a family here and that's just... that won't fly.
Kahrolası bir utanç, ama burada bir aileyiz, bu böyle devam edecek.
We're keeping the gravediggers too busy... and that's a damn shame.
Mezar kazıcılarına bolca iş çıkarıyoruz ve bu çok utanç verici bir durum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]